1. Okulun İkinci Haftası

28 3 0
                                    

Başlama tarihinizi buraya bırakabilirsiniz.




Yağmur yağıyordu ve sağanak olduğu için su damlaları yere hızlı hızlı düşüyordu. Sınıfın penceresinden içeri giren rüzgar, açık bıraktığım kumral saçlarımı uçuşuruyor, saçlarım gözlüğümün önüne geliyordu.

"Ne demek on iki kişi hazırlık atlamış?"

Mercan, henüz yeni tanıştığım sınıf arkadaşımdı. Okulun ikinci hastasının ilk günündeydik. Dokuzuncu sınıftım ve okuduğum okulda hazırlık olduğundan dolayı burada ikinci yılımı geçiriyordum. Mercan'la daha bir hafta önce yakın arkadaş olup iyi bir samimiyet kurmuştuk. Öte yandan Özlem ve onun arkadaşı Yelda, önümüzde oturuyordu. İyi bir dörtlü olduğumuzu söyleyebilirim.

Sınıflar değiştirilmişti ve ben bundan oldukça mutluydum. Ahmak B sınıfını asla çekemezdim. Yine de sinirlerimi bozan bir şahısla aynı sınıfa düşmüştük; Töre!

Aptal.

Onun köpekliğini yapan diğer insanlarla farklı sınıflara düşmesi benim içimdeki intikam isteyen küçük kızı sevindiriyordu.

Yelda "Evet," dedi.

"Bak, biz dokuzlar üç kişiyiz ama bu sene yeni gelenler çok fazla rakip sahibi oldular. LGS'ye sadece 2006'lılar değil, 2007'liler de girdi. Bu yüzden kontenjan arttı. Haliyle çok öğrenci geldi ve hazırlık atlayan kişi sayısı da bayağı arttı." Lafımı bitirdiğimde kapının önünde dikilen ikisi kız, ikisi erkek dört kişiyi gördüm. Sırtlarında çantalar vardı. 

"Bunlar hazırlık atlayanlar olmalı," dedi Özlem.

Aptal Töre ise onlara bakıyordu ve ben, onun bu sınıfta yalnız kalmasını istiyordum. Beni içine soktuğu kaosun bedelini ödemeleri gerekirdi. 

Ben duvar kenarı üçüncü sırada Mercan'la oturuyordum. Özlem ve Yelda önümüzde oturuyordu ve ilk sıra boştu! Bu yüzden fazlasıyla utanıyor olmama rağmen dördünün yanına gittim ve duvar kenarının ilk sırasını göstererek "İsteyen oraya geçebilir," dedim. 

Kahverengi saçlı çocukla aynı saç rengine sahip olan kız, ilk sıraya ilerledi. O esnada Töre'ye baktığımda onunla göz göze geldik. Umarım kuduruyorduk.

Ayakta kalan iki kişiye baktığımda "Size de şimdi bir sıra getirirler," dedim ve sevimlice gülümsedim.

Kendi sırama otururken ön sıraya oturan çocuk bana bakarak "Teşekkür ederim," dedi. Çocuk gerçekten çok yakışıklıydı. Açık tondaki kahverengi saçları, bal gözleri ile sınıftaki kızların ilgisini çekebilirdi. Belki ben de ondan hoşlanabilirdim. Geçen sene aynı sınıfta olduğum bir çocuktan hoşlanmıştım ve şu an onunla ayrı sınıflardaydık. Bunu kızlar bile bilmiyordu. 

Ön sırada oturan kız, arkasını dönerek bize doğru baktığında "İlk ders ne?" diye sordu.

"Matematik," diyen Yelda ile bozguna uğradım. Bu dersten nefret ediyordum ve bu sene fazlasıyla mücadele edeceğim kesindi.

"Bu arada ben Gülce," dedi kız. "On üç yaşındayım."

Biz on beş yaşındaydık. "2007'li misin?" diye sorduğumda "Evet," dedi. Bir insan neden 2007'li olduğu halde sınıf arkadaşlarından zaten bir yaş küçük olmasına rağmen hazırlık atlayıp bunu ikiye çıkarır ki?

"Ben de Aras. 2006'lıyım," dedi gülerek. Aras, çok tatlısın.

"Ben de Berra," dedim gülümseyerek.

Ayakta kalan iki kişi, kapının önündeki bir hocayla konuştuktan sonra yeni tanıştığımız Gülce'yle Aras'ın yanına geldiler ve çantalarını onların sırasına koydular. Sonra gittiler ve yaklaşık 2-3 dakika sonra ellerinde iki tane tek kişilik sıralarla döndüler. Bizim kümede bir sıra eksik vardı, bu yüzden tekrardan onların yanına gidip "Bizim kümede eksik var, sırayı duvar kenarının önüne koymalısınız. Hocalar bu konuda simetri hastası gibi oluyor," dedim. Onlar da öyle yaptılar. Amacım Töre'nin bu sınıfta yalnız kalmasıydı. O kızdan nefret ediyordum ve ölüm haberini alsam sevinecek raddeye gelmiştim.

İkisi de önümüze oturduğunda yeniden Töre'yle göz göze geldik. Ona gülümsedim, şu an o kadar mutluydum ki kelimeler kifayetsiz kalıyordu. 

"Teneffüste dışarı çıkalım mı?" diye sordum. "Bahçedeki çardaklardan birine otururuz, hem birbirimizi daha iyi tanırız. Çok iyi bir grup olacakmışız gibime geliyor!" dedim coşkuyla. 

"Olur," dedi Arasları arkasında bırakıp en öne oturan kız.

İki tek kişilik sırayı yan yana koyup oturuyordur ve bu, bir sıraya eşit oluyordu.

"Adınız ne?" diye sordum bu kez.

"Miray," dedi kız, gülümseyerek. Miray tatlı birisine benziyordu. Kahverengi ve kıvırcık saçları, ela gözleri onun güzelliğine güzellik katmıştı.

"Meftun," dedi diğer çocuk. Saçları düz, gözleri kahverengi olmasaydı Miray'la kardeş olduklarını düşünebilirdim.

Dersin başlamasına daha on beş dakika vardı. Telefonumu kontrol etmek istedim, sessize alıp almadığıma bakacaktım. Çantamdan çıkarıp baktığımda açık unuttuğum internetimin etkisiyle bir mesajla karşılaştım.

...08: Ben de Töre'yi sevmiyorum.

Bu kim?

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 16, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Umrum Dışı • TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin