2. Bölüm

42 14 5
                                    

Kendilerini zorla da olsa uykunun tatlı kollarına bıraktılar. Ertesi gün uykularını tam olarak almadan kalkmak zorunda kaldılar. Çünkü sabahın erken saatlerinde kapıları hızlı hızlı çalıyor, susmak bilmiyordu.
Onlar teker teker kapılarını ne oluyor dercesine açtıklarında gördükleri manzara karşısında adeta donup kaldılar. Karşılarında elleri silahlı tepeden tırnağa kadar siyahlar giyinmiş, birtakım adamlar vardı ve bu adamlar hangi dilde konuştukları belli olmayan bir dille konuşuyorlardı. Ayrıca siyah gözlük takmışlardı.
Onların niçin kapılarının önünde durdukların bilmediklerinden korku içerisindeydiler. Adamlar ne yerlerinden canlanıyor, ne de ağızlarını açıp konuşuyorlardı.

Tam ağızlarını açıp bir şeyler diyeceklerken siyah giyimli adamlar parmaklarıyla sus işareti yapıp onları susturdular. Ardından peşimizden gelin dercesine el hareketi ile arkalarını döndüler.
Onların hareketleri karşısında ne yapacaklarını bilemedikleri için bir süre öylece durdular. Ardından geri dönüp eve girecekleri sıra siyah giyimli adamlar arkalarına dönmeden sanki önlerini görüyormuş gibi hareket edip yanlarına geldiler. Yine arkalarını dönmeden ellerini geri döndürüp bu sekiz kişinin yakalarından tutup içeriye gitmelerine engel oldular.

Onların el hareketleri adeta hipnoz etkisi meydana getirmişti. O yüzden istemsiz bir şekilde hareket edip o adamların peşinden munis bir kedi gibi yol aldılar.
Evlerinden aşağıya indiklerinde kapılarının önünde simsiyah bir araba vardı. Arabaların camları bile siyahtı. Öyle ki arabalar da tek bir beyazlık bile yoktu.
Arabanın önüne geldiklerinde onları gördüklerinde korkularından ödlerini patlatacak birileri bekliyordu. Öyle ki gördükleri adamlar iki buçuk metre boyunda, sakalları göbeklerine kadar uzun ve kıvrım kıvrım, kolları dizlerine kadar uzun, ayakları eğri büğrü, burunları sivrice, göz yuvarları simsiyah, kulakları yok denecek kadar küçük ve yüz hatları ise yara bere içerisindeydi.
Onları görünce korku içerisinde gerisin geriye kaçmak istediler ama bu seferde o korkunç görünümlü adamlar onları tutup zorla arabanın içine bindirdiler. Ardından onları bilinmeyen bir yere doğru götürdüler.
Arabanın içindeyken korku içerisindeydiler. Acaba kendilerini nereye götürüyorlardı. Kendilerine ne yapacaklardı. Yoksa öldürecekler miydi? Ama onlar kendilerini kaçıranları tanımıyorlardı ki, o yüzden niçin kendilerini öldürsünlerdi. İşte bu şüpheler içerisinde arabanın içinde bilinmeze doğru yol alıyorlardı.
Arabanın içinde, korku içerisinde uzun bir müddet aldıktan sonra etrafı çalılıklarla kaplı, orta alanında kayalıkların olduğu bir yere geldiler. Ardından arabadan indirilip kayalıklara doğru götürüldüler.
Uzay oyunlarında başarılı olan sekiz kişi, kaçırıldıkları kişiler tarafından öldürülecekleri zannıyla kaçmak için plan yaptılarsa da bunda muvaffak olamadılar. Çünkü o siyah takımlı adamlar onları öyle tutmuşlardı değil kaçmak, kımıldamaları bile imkânsızdı.
Siyah takımlı adamlar onları kayaların üstüne çıkardıktan sonra el ele verip çember oluşturdular. Çember oluşturmakla kalmayıp, dans eder gibi sağa sola hareket etmeye başladılar.
Kaçırılan sekiz kişi onların ne yapmaya çalıştıklarını anlamaya çalışırken üstlerinde bir ışık zümresi oluştu.
Işık zümresi o kadar güzel görünüyordu ki adeta büyülenmiş gibiydiler. Büyülendikleri ışık zümresi onların başlarının dönmesine sebep olmalarına rağmen bir türlü ona bakmaktan kendilerini alamıyorlardı.
Işık zümresi bir müddet üzerlerinde dolaştıktan sonra ortadan kayboldu. Işık zümresi kaybolur kaybolmaz baş dönmeleri durdu ama bu seferde etraflarında gördükleri şeyler karşısında şaşırdılar. Çünkü etraflarında yüzlerce elektronik aletler ve bu aletlerin başında da tuhaf varlıklar vardı. O varlıkları görür görmez haberlerde dinledikleri ufolar akıllarına geldi. Yoksa onları uzaylılar mı kaçırmıştı.

Uzay Oyunları Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin