Oy ve yorumlarınızı bekliyorum.
İyi okumalar!
Bay Kim, adını hala bilmiyordum, konuştuktan sonra tekrar önümde diz çökmüş ve bileklerimi eline alıp iplerden kurtarmıştı. Oluşan kızarıklığa bakıp bir iç geçirmiş ve hafifçe kaldırarak dudaklarına götürmüştü. Hafif bir öpücük kondurmuştu iki bileğimede. Ben onu tepkisizce izlerken o da bunu umursamamış ve bir kaç öpücük daha kondurmuştu.
"Özür dilerim, güzelim. Çok acıyor mu?" Sorun çıkarmak, onu beni kaçırdığına pişman etmek istiyordum ama o kadar güzel ve pişman bakıyordu ki, ters davranmadım ona.
"B-biraz acıyor." Boğazlarım hala acıdığından titreyen sesim beni şaşırtmamıştı. Bay Kim tekrar bileklerimi öpmüş ve ayağa kalkarak beni kucağına almıştı.
"Evimize gidince krem süreriz, bebeğim. Boğazların içinde sıcak bir şeyler hazırlarım sana." Kucağındaki benle kapıya yönelirken kıpırdandım.
"Beni yere bırakır mısınız? Kendim yürüyebilirim."
Yanağıma küçük bir öpücük koydurdu.
"Yorulmanı istemiyorum Jungkook, yeterince hırpalandın zaten." Gözlerimi devirmekten kendimi alamamış, söylenmeyi de ihmal etmemiştim.
"Neden acaba?"
"Sabrımı sınama bebeğim." Demiş ve kafamı göğsüne iyice bastırmış, tepesine de bir öpücük kondurmuştu. Kendimi bebek gibi hissediyordum. "Şimdi biraz uyu. Uyanınca evimizde olacağız."
Bu sırada odadan çıkmış koridorda ilerleyerek dış kapıdan geçmiş ve evden çıkmıştık. Kapının önündeki arabaya bindiğimizde bile beni kucağından indirmemiş ve öpücüklerini saçlarımın üzerine bırakmayı ihmal etmemişti. Arabanın sıcaklığı ve onun daha önce duymadığım kadar güzel olan kokusu uykumu getirmiş ve zaten yorgun olan bedenimi uykuya mahkum etmişti.
🍂
Gözlerimi açtığımda geniş bir odada yatakta yatıyordum. Perdesi açık olan pencereden baktığımda günün çoktan aydığını görmüş, ağrıyan omuzlarımı ovalayarak ayağa kalkmıştım. Genelde beyaz ve gri renginin hakim olduğu odada makyaj masası, kitaplık ve yataktan başka hiçbir şey yoktu. Kapılardan banyo olduğunu tahmin ettiğime doğru ilerlemiş ve açarak emin olmuştum.
İşlerimi hallettikten sonra odadan çıkabileceğimi düşündüm. Sonuçta beni bağlamamışlardı? Yine de emin olamadım ve odadaki diğer kapıya ilerledim. Dolap olmadığına göre giysi odası gibi bir yer olabilirdi. Kapıyı aralayıp düşüncelerimde haklı olduğumu gördüm.
Oda çok büyük değildi ama dizaynı çok fazla kıyafeti barındırılabilecek kadar iyi tasarlanmıştı. Çok fazla kalmadan çıktım. Tekrar yatağa ilerleyip uzanmış ve örtüyü üzerime çekmiştim. Ne yapacağımı bilemiyor, kendimi neyin içinde olduğumu bulmaya zorluyordum. Beni sevdiğini söylemişti, karşıma çıkacağını. Neden yapmamıştı? Neden beni zorla alıkoymuştu?
O sırada kapı açılmış ve içeriye o girmişti. Elinde yiyeceklerin olduğu bir tepsi de vardı. Kapıyı kapattıktan sonra bana dönmüş, ona baktığımı görünce sevimlice gülümsemişti.
"Oh, uyanmışsın." Dedi ve elindeki tepsiyle yatağa oturdu. Bende yerimde doğruldum. "Gece bileklerine kremi sürdüm, yemeğini yedikten sonra tekrar sürelim." Hafifçe kafamı salladım. Bana zarar vermeyeceğini anlamıştım. Bir de itiraz ederek bunu tersine çevirmeye niyetim yoktu.
Tepsiyi daha düzgün bir konuma getirmiş ve çatalı peynire batırmışken eline hafifçe dokunarak durdurdum.
"Kendim yiyebilirim, lütfen." Beklenti içinde yüzüne bakıyor, en azından bazı şeyleri kendim yaparak daha iyi hissetmeyi umuyordum. O ise tereddütlü bir ifadeyle yüzüme bakmış ama umutlu bakışlarıma teslim olması çok da uzun sürmemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
stockholm syndrome . ^Taekook^
Fanfiction"Benim," dedi fısıldayarak. "Benimsin ve ömrünün sonuna kadar benim olacaksın." Killer!Taehyung !Stockholm Syndrome! Five shot