0.4

357 80 18
                                    

Arabanın içinde oturmuş öylece kapısından içeri bir saat önce girmiş taşıma aracının eşyalarını yüklemesini bekliyordum. Aslında buraya gelirken bekleme işini onların yanında yapmayı planlamıştım ama buraya gelince tüm planlarım kendilerini sineye çekmişlerdi.

İçeriye girip onların birlikte yerleştirdikleri eşyaları kaldırmalarını büyük bir zevkle izleyeceğimi düşünüyordum. Sadece buraya gelince kalbimde öyle bir boşluk hissetmiştim ki o boşluk içeriye girmeme engel olmuştu.

Bir saattir gözümü ayırmadan ilerideki beyaz evi izlemekten başka bir şey yapmamam Earl'u sinirlendirmişti ve küçük bir tartışma yaşamıştık. Kendime eziyet etmeyi bırakıp eve gitmemizi teklif etmişti ama ben kalmak istediğim için beni koruma içgüdüsüyle sesini yükseltmişti. Asla ona kızamazdım. Ama yine de tartışmayı ben kazanmıştım.

Onların evi terk ederken ki yüz ifadelerini görmekten daha çok istediğim bir şey yoktu bugün. Kendimi toparlamayı başardığımda arabadan inip lanet eve doğru yürüyecektim ama hiç toparlanacak gibi hissetmiyordum.

"Gidelim artık." Dedi Earl. Bunu belki de bugün beşinci kez söylüyor olmasına gözlerimi devirdim. Gerçekten söylediklerimi anlamıyor muydu yoksa anlamamış numarası mı yapıyordu bilmiyordum ama anlamamış numarası yaptığını tahmin ediyordum. Aksi takdirde kafasının içinde beyin yerine başka bir şey olduğunu düşünecektim.

"Bunu son söylediğinden beri fikrim değişmedi ama istiyorsan sen gidebilirsin." Dedim. Bakışlarımı bir saniye bile evden ayırmıyordum. Sanki oraya bakmayı kestiğimde onlar evi terk etmeyeceklermiş gibi.

"Saçmalama. Seni burada bırakıp hiçbir yere gitmem." Dedi kendinden emin bir şekilde. Bunu zaten biliyordum, o yüzden gülümseyerek bakışlarımı bir saniyeliğine evden çeksem bir şey olmayacağından ona bakıp dizinin üzerindeki elini tuttum. Bana aynı şekilde gülümseyerek karşılık verdiğinde elini tutan elimi parmaklarıyla çevreleyip baş parmağını elimin üzerinde hareket ettirdi. Bunu yapması her zaman hoşuma gidiyordu.

"Biliyorum." Dedikten sonra uzanıp yanağından öperek geri çekildim. Yüzündeki gülümseme büyürken küçük bir kahkaha attı. "O yüzden mi şoför koltuğunda oturuyorsun?" Dediğinde ona uyarak ben de kahkaha atmıştım. Uzun zamandır gülümsemiyor olduğum için bu ona biraz tuhaf gelmiş olacak ki bir kaç saniye bakışının gülüşümde takılı kalmasını izledim.

"Beni buradan kaçırmaman için şoför koltuğunda oturuyorum. Yoksa şu an çoktan evde oturmuş kavga ediyor olurduk." Dedikten sonra bakışlarımı tekrar eve çevirdim. Earl'la konuşmak beni rahatlatmış ve üzerimdeki tüm kötü enerjiyi atmıştı.

Arabanın kapısını açıp kendimi dışarıya attığımda az önce gittiğini sandığım tüm düşüncelerim tekrar bana hücum ederek köşeye sıkıştırmışlardı. Yine de daha fazla burada durmanın bana bir faydası dokunmayacağını anlamıştım. Ne olacaksa olsun gidip onların yüzündeki ifadeyi görmem gerekiyordu.

Earl da benimle birlikte arabadan indiğinde bakışlarımı ona çevirip kaşlarımı çattım. "Sen burada bekle beni." Dediğimde arabanın önüne doğru yürüyordum. O da peşimden yürümeye başladığında bir kaç adım sonra yan yana gelmiştik.

"Bu sefer seni o şerefsizin yanına tek başına göndermeyeceğim." Dediğinde ona engel olmadım. Yanımdaki varlığı kendimi güçlü hissetmeme sebep oluyordu çünkü. Birlikte yürüyerek evin önüne geldiğimizde içerideki telaşı kapının önünden gördük. Eşyaları hızlı bir şekilde arabaya yerleştirilirken kapının önünde birbirlerine sarılmış bir şekilde izliyorlardı tüm olanları.

Nerede kalacaklardı ya da ne yapacaklardı bilmiyordum. Açıkçası umurumda bile değildi. İnşallah bir yaprak gibi oradan oraya savrulup kaybolurlardı. Tıpkı benim yıllar önce kaybolduğum gibi.

Souvenir | BieberHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin