Bölüm 15-Yeni Güçler

93 3 0
                                    

Sabah olduktan sonra herkes hazırlandı. Gitmeye hazırlandıkları sırada Ken Maou'nun yanına geldi ve lafa girdi,

[Ken] Size soracağım son birkaç soru var. 

[Maou] Nedir? Yoksa şu arkandaki kılıç ile ilgili mi?

[Ken] Ne o mu? O melek kralının verdiği bir kılıç.

[Maou] O kılıcı bilirim adı Leonel değil mi?

[Ken] Evet biliyorsunuz sanırım?

[Maou] O kılıcı şeytan ırkından birileri de kullandı sanırım. Fakat emin değilim.

[Ken] Kılıç hakkında pek bilginiz var mı?

[Maou] Pek bilgim yok ama pek güzel bir kılıç olduğunu sanmam.

[Ken] Peki nadir kılıçlar ve efsaneviler hakkında ne biliyorsunuz?

[Maou] Onlar biraz sırra kadem basmış şeyler. Binlerce yıl önce Ostium savaşından sonra dünyanın etrafına yayıldığını biliyorum sadece.

[Ken] Peki bu sırtımda ki?

[Maou] Dedim ya bilmiyorum fakat daha önce bir şeytan da görmüştüm. Gerçi pek de hatırlamak zor.

[Ken] Bu bilgiler için teşekkür ederim.

Ken ve Maou konuştuktan sonra herkes yola çıkmaya hazırdı. 

Maou haricinde İltir diye bir Şeytan Kralı olduğunu duyan Ken grubundaki diğer kişilere de onun varlığı hakkında duyduklarını söyledi.

Ekip o sırada da karar verdi cüce diyarının sağındaki orman bölgelerine gitmeye karar verdiler. Hayato ekibi yöneten kişiydi fakat hep kararları orman bölgelerindeydi. Diğer krallıkların sağına,soluna tarzı yerlere gidiyordu.

Bu sefer de cücelerin sağına gidiyorlardı. Ken orada da yeni bir taş bulacağından ümitliydi. Arada bir kalbine giren ağrılar da artıyordu. Ormandan ormana geçerken geceleri herkes uyuduktan sonra ağaç yapraklarını alıp sağ eline sürüyordu. Bu sayede acı ve leke iniyordu. Fakat taşları yanında tuttukça leke yavaşça büyüyor aynı zaman da acısı da artıyordu.

Sabah olduktan sonra ormana yaptıkları yolculuk başlamıştı. Her zamanki gibi ellerinde ki mühür'e sürekli bakıyorlardı. Diğerlerinin aksine alanı neredeyse onlarca kez dolaştılar. Daha sonra ise cüce diyarına daha da yaklaştılar. Bu yaklaşma sonucu mühür daha da sarardı ve turunculaştı. Ama neredeyse cüce krallığının içine girmişlerdi. 

Cüce diyarının kapısına gelen ekip görevli ile konuşmaya girdiler,

[Bekçi] Cüce Diyarına hoş geldiniz! Burası ticaretin merkezlerinden biridir. Her giriş 30 gümüştür. Tabi ki kişi başına!

Bunu duyan ekip hoş karşılayarak paraları verdi ve içeri girdi.

[Ek bilgi olarak bu dünyada ki para birimi bronz,gümüş ve altın olarak ilerliyordu. 

100 bronz=1 gümüş

100gümüş=1 altın

100altın ediyordu.]

Herkes içeri girdikten sonra elleri mühür ile aramaya başladılar. İlerlediler,ilerlediler ve sonunda bir havuzun ortasına geldiler. Herkes havuza girmeden uzaktan havuzun içini incelemeye başladı.

Biraz süreden sonra İkizlerden biri Tilo elleriyle taşı aldı ve hızlıca Hayatoya verdi. Ekip bu sayede taşlardan birini bulmuştu. Hayato daha önceki gibi olmasın diye hızlıca onu ellerine aldı ve çantasına koydu.

Bu sırada da Ken hiçbir şey yokmuş gibi numara yapıyordu. Fakat daha ilk dakikadan o taşı nasıl alacağının hayalini kuruyordu.

Herkes ararken harap olmuş ve yorulmuştu. Hem de cüce diyarına gelmişken ellerindeki silahları cilalatmak ve temizletmek istediler. Hepsi birlikte bir demircinin önüne geldiler ve içeri girdiler. 

Toplu silah bakımı yapacakları için normalden biraz daha ucuza bakımlarını yaptırmışlardı.

Hayato ise kalkan kılıç kullandığı için zırh almak için biraz daha gezmeye başladı. Eninde sonunda buldu ve aldı. 

İşler bittikten sonra da cüce şehrinde bulunan hanlardan birine kalmaya gittiler.

Herkes farklı odalara çekildi fakat Hayato ile Ken aynı odada kalıyordu.

Ken gece olmasını bekledi ve Hayato uyuyunca taşı çantasından gizlice aldı. 

Aldıktan sonra tekrar tekrar kontrol etti. Hayato uyuyordu. Kapının önüne çıktı. Taşı daha önceki taşların yanına koydu. Takırtıları duyan Yami de Kenin arkasından geldi. Uykulu biçimde duran Yami sırtına çıktı ve uyumaya devam etti. Ken taşları bir anlığına dışarı çıkardı ve düzenlemeye başladı. O sırada şans eseri oradan geçen Azusa onu gördü. Şoklu bir biçimde Ken'e bakarken Ken ne yapacağını bilemedi. Dili tutuldu tam açıklama için Azusaya adım atarken 4 taş birbirine değdi ve kocaman bir ışık saçıldı. Ken ve Yami ne yapacağını bilmez halde taşlara bakarken aynı zamanda deprem oluyor gibi bir hisse kapıldı. Bu bir his değildi. Bu taşların birbirine değmesi sonucu ortaya çıkan bir güçtü. 

Karanlığın son raddesine kadar yayılan bir ışıktan sonra Ken ve Yami güçlü bir portal büyüsüne girdi ve ne olacaklarını onlar da bilmiyordu...

OstiumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin