Yoongi her zamanki gibi Jennie'nin yanına gitmiş ve isteklerini yerine getirmeye başlamıştı.
Jennie, pahalı mücevherlere ve paraya bu kadar düşkünken Yoongi'yi sever miydi?
Yoongi onu sevmişti. Ama ona açılamazdı. O bu dünyada yüzyıllardır yaşıyordu. Ne zaman öleceği belli olmayan insancığı mı sevecekti?
Tabii ki de hayır. En azından Yoongi bu şekilde düşünüyordu. Jennie daha önce birini sevmişti fakat üstünden 1300 yıl geçmişti. O şu an başka bir bedende başka bir hayat yaşıyordu.
Bugün 1300.yıla girmişlerdi. Jennie ona karşı hala bir şeyler hissediyor muydu? Kendiside bilmiyordu. Sadece özlemişti.
Her zamanki gibi terasa çıkmıştı. Tüm Seul ayakları altına almış bir şekilde ayı izliyordu.
Yoongi de her zamanki gibi Jennie'nin yanına gitmişti. Artık harekete geçmeliydi.
-Ne düşünüyorsun?
-Niye?
-Merak ettim.
-Siz çok meraklı yaratıklarsınız.
-Teşekkürler. Sende çok güzel bir yaratıksın.
-Bana mı yürüyorsun?
-Bilmem.
-Bana bir şey sormuştun ya.
-Evet.
-Birini düşünüyordum.
-Kimi?
-İlk aşkımı...
Yoongi bir şey diyememişti. Ne diyebilirdi ki? Şu an tek yapabileceği onu dinlemekti. En azından bunu yapabilmeliydi.
-1300 yıl oldu. Yine de onu özlüyorum.
-Şu an yanında olsa da özler miydin?
-Bilmem. Onu tanımıyorum bile. Belki öldü veya başak bir hayat yaşıyor. Belki de hayatının son evresini tamamlamıştır. Bunu bilemiyorum.
Yoongi sadece dinliyordu. Ne diyebilirdi ki? Sevdiği kız burada aşkını anlatırken o kendi aşkını anlatazdı. Bencillik olurdu.
-Sen kimseyi sevmiyor musun?
-Seviyorum.
-Kim o şanssız kişi?
-Boşver.
-Neden ya? Hadi ben sana anlattım fakat sen hile yapıyorsun. Burada karşılıklı duygularımızı anlatıyoruz.
-Seni.
-Ne?
-Seni seviyorum.
Yoongi artık dayanamamış ve Jennie'nin dudaklarına hızlıca bir öpücük kondurmuştu.
-Özür dilerim.
Yoongi koşarak terası terk etmişti. Hatta oteli terk etmişti. Hemen eve gitmişti.
Hotel del luna dizisinden uyarladım. Diziyi izlemenizi şiddetle tavsiye ediyorum.
Kısa bir kurgu olacak.