Aşk Kumarı

3.9K 68 15
                                    

Tanıtım

İlk görüşte aşk değil… Mükemmel uyum değil… Alışılmış hiç değil… Çünkü aşkta elinize ne geleceğini bilemezsiniz! Çünkü aşk kumarın ta kendisi! Kazanmak için oynarken kaybetmeyi göze alabilir misiniz? Aşk Kumarı sadece kazanmaya alışmış oyuncuların romanı değil…Erkekleri parmağınızda oynatabilmek için illa çok güzel olmanıza gerek yok… Onları iyi tanımanız yeterli. Tıpkı Lara gibi!

Tolga gözlerini dikmiş ona bakıyordu.
“Eee? Kararın ne?”
Lara da bakışlarıyla ona meydan okurcasına karşılık verdi.
“Karıştır bakalım.”
Tolga imalı bir şekilde güldü. “Ben 500 koyarım.”
“Yuh! O kadar kaybedecek lüksüm de param da yok.
“Ama,” dedi Tolga sakin bir şekilde “Sende benim çok istediğim başka bir şey var.”
Lara boş boş baktı. Bir ahlaksız teklif gelmeyecekti ya arkasından?
“Neymiş?” diye sordu aynı sakinlikle.
Tolga yamuk bir gülüşle karşılık verdi…

 Birinci Bölüm

“Hello darling…”

“Nanny! Bu ne harika sürpriz. Artık beni hiç aramıyor­sun,” dedi Lara heyecanla.
Margaret huysuzca homurdandı. “Nonsense! Asıl arama­yan sensin. Biliyorsun ben büyüğüm senin arayıp sorman gerekir.”
Lara İngiltere’de yaşayan ve dördüncü kocasını altı ay ka­dar önce kaybeden anneannesinin huysuzluğunun tamamıy­la sevgiden kaynaklandığını biliyordu.
“İyi de Nanny’cim seni arayıp sorabilmem için ya evinde durman gerek ya da cep telefonu alman. İkisi de mümkün görünmüyor.”

Margaret kendi kendine söylenir gibi konuşmaya başladı. “Evde olsam ne fark edecekse artık. Sürekli bir koşturmaca­dır gidiyor hayatın. Üstelik sevgilin bile yok!”

“Çünkü sevgiliye ihtiyacım yok!” dedi Lara, bir yandan masasına bırakılan kâğıda göz gezdirerek.

“Nonsense! Her kadının onu sevip şımartacak bir erkeğe gereksinimi vardır. Senin kadar özel bir kızın bu şekilde ken­disini dış dünyaya kapatmasını aklım almıyor.”

“Ben de senin yaşında bir kadının aklının fikrinin erkekte olmasını anlamıyorum,” diyerek güldü Lara. “Üstelik dör­düncü kocanı toprağa vereli henüz altı ay olmuşken…”

Lara kendini bildi bileli en yakın arkadaşı anneannesi ol­muştu. Diplomat dedesi görev nedeniyle Londra’da bulun­duğu sırada anneannesi Margaret’ı görür görmez ona vurul­muş, tanıştıktan kısa bir süre sonra da evlenmişlerdi. Dedesi anneannesinin ikinci kocasıydı. Kendisinden on yedi yaş bü­yüktü. Evliliklerinden doğan ve Türkiye’de Suzan adını kul­lanan Lara’nın annesi Susan, en az anneannesi kadar çekici bir kadındı. Anneannesi daha doğrusu Margaret -çünkü Lara’nın başkalarının yanında onu yaşlılığını vurgulayacak herhangi bir isimle çağırmasını kesinlikle yasaklamıştı- ömrü boyunca hiç erkeksiz kalmamıştı. Hep çevresinde ona sahip olmak için dört dönen erkeklerden istediğini seçme lüksü olmuştu. Dedesi öldükten kısa süre sonra tekrar evlenmiş ve ondan sonra da dördüncü evliliğini yapmıştı. Annesi Susan sadece bir kez ev­lenmiş olmasına rağmen güzellik konusunda anneannesinden aşağı kalır yanı yoktu. Aslına bakarsanız, Lara’nın ailesindeki tüm kadınlar sıra dışı bir çekiciliği olan, baş döndürücü kadın­lardı. Lara dışında…

Lara her şeyiyle ortalama bir kızdı. Boyu, kilosu, güzelliği, saç rengi… Hoş gerçek saç rengini kendi bile unutmuştu ya. Zavallı saçlarını sürekli olarak tuhaf ve değişik renklere boyar­dı. Onunla ilgili sıra dışı tek şey zekâsıydı belki de. Ah elbette bir de espri kabiliyeti…

Ailesinin kadınlarında nesilden nesle aktarılan güzellik bel­li ki ona gelmeden son bulmuştu. Ne yazık ki Lara’ya, ondan sonraki nesle aktarabileceği elle tutulur bir şey kalmamıştı. Ama çok küçük yaşta yüzleştiği için artık ona çok da korkutucu gelmiyordu bu gerçek. Dünya güzeli kadınlar arasında büyü­mek nasıl mıydı? Oldukça güven kırıcı. Bu tıpkı sizin dışınızda herkesin normal olduğunun söylenmesi gibi bir şeydi. “Herkes çok güzel bu ailede ama bir saniye durun bakın orada kuğuya dönüşememiş bir çirkin ördek yavrusu var!” denmesi gibiydi.

Vefa Enver PembesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin