Ben Karayipli bir baba ve İspanyol bir annede tarafından 7 temmuz 1608 Karayipler de dünyaya geldim. Annemin adı Rosita babamın adı ise Scott idi. Babam ben daha 2 yaşındayken ölmüş. Aradan 15 yıl geçti. Ben babamın ölümünü bilmiyordum. Anneme her sorduğumda baban denizlerde insanları kurtarıyor diyordu. Ta ki o güne kadar. Annem beni uyandırdı. "George hadi kalk işe geç kalacaksın." "Tamam anne hemen giyinip çıkıyorum." Üstüme eski uzun kollu bir t-shirt altıma ise eşofmanımı ve yeni aldığım deri çizmeleri giydim. Anneme öpücük attıktan sonra işin yolunu tuttum. Her zamanki gibi dışarda insanlar açlık içindeydi. Genelde buralarda hırsızlık çoktu. Yolda giderken eski dostum Micheal'a selam verdim ve yola devam ettim. Her yerde yıkık dökük evler vardı. Buranın valisi adaya çok iyi bakmıyordu. Vergileri alır ve çeker giderdi. Her seferinde insanlar ayaklanırdı ancak her seferinde de bu ayaklanmayı bastırırdı. Bu yüzden artık insanlarda ayaklanacak güçte kalmamıştı. Bir müddet yürüdükten sonra iş yerim olan tavernaya geldim. Burada garsonluk yapıyordum. İnsanlar içki söyler bende onların siparişlerini getirirdim. Patron "bugün yerleri temizleyeceksin evlat" dedi bende "tamamdır patron" diyerek süpürgeyi elime aldım. Aradan bir saat geçti. Tavernaya iki kişi girdi. Serseri tiplere benziyorlardı. Bana sert bir tavırla " çocuk bize şuradan içki getir yada sen dur direkt gidip biz alalım" dedi. Burnuma kötü kokular geliyordu. Ardından barmene doğru ilerlediler ve kılıçlarını çıkardılar. "Dostum ya buradaki içkileri bize verirsin ya da ölürsün" dediler. Birşey yapmam gerekiyordu. Elimdeki süpürgeyle adamın kafasına çok sert bir şekilde vurdum. Elimdeki sopa kırıldı ve adamda bayıldı. Arkadaşı ise "bunun bedelini ödeyeceksin" diyerek kılıcını bana doğru savurmaya başladı. Bende hemen sol tarafımda ki tahta tepsiyi alarak bir kalkan gibi kullanıp kılıcın bana gelmesini engelledim hemen ardından adamın suratına tepsi ile vurarak adımı yere düşürdüm. Adam kılıcını düşürdükten sonra kılıcını almak için oraya koştum ancak adam ayağımı tutarak beni yere düşürdü. Üstüme doğru atıldı. Elimdeki tepsiyi tutarak boğazıma doğru ittirmeye başladı. Adam benden daha güçlüydü. Tepsiyi boğazıma iyice yaklaştırdı. Artık gücüm tükenmeye başladı. Tepsi neredeyse boğazıma geldi. Tam o sırada bir silah sesi geldi. Suratıma kan fışkırdı. Adamın kafasına mermi geldi ve üstüme düşüp öldü. Adamı üstümden sağ tarafa doğru ittirdim. Ayağa kalkıp beni kimin kurtardığına baktım. Tanımadığım birisiydi ve yüzü kapişonu ile kapalıydı. "Birşey değil" dedi. Ben hala üzerimdeki şoku atlatamamıştım. Gizemli kişi masaya oturdu ve hiçbir şey olmamış gibi "bana bir adet içki" dedi. Suratımda ki kanı üstüme silerek gizemli kişinin içkisini getirdim ve yanına oturdum. "Beni kurtardığın için teşekkür ederim. Adınızı öğrenebilir miyim?" "Bunun için teşekkür etmene gerek yok ama sana daha önemli birşey soracağım. Adın George mu?" "Evet ama sen kimsin" dedim ve gizemli kişi bana sarıldı. "Sonunda seni buldum. 15 yıldır seni arıyorum. Benim adım Jack babanın mürettebatında kaptan yardımcısıydım. Baban Connor tarafından öldürüldü. Ben de gemiden tek sağ kurtulan kişiyim." Şaşkın bir tavırla "sen neyden bahsediyorsun böyle." "Babanın ölümünden yoksa haberin yok muydu?" Benim gözlerim doldu ve bağırarak "yalan söylüyorsun" dedim. Koşarak tavernadan çıkıp eve gittim. Anneme seslendim. "Anne babam ölmüş bunu biliyor muydun?" "Bunu sana kim söyledi ve bu üstündeki kanda ne böyle?" "Bu seni ilgilendirmez. Bunu biliyor muydun?" "Evet ama..." "Biliyordun ve bunu benden sakladın." Dedikten sonra evden sinirli bir şekilde çıktım. Koşarak en sevdiğim yer olan rüzgarlı uçuruma olanları düşünmek için gittim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
George Wilson: İntikam
AdventureBabası Scott, Connor tarafından öldürülür. George Wilson' da babasının katilini bulmak için bir mürettebat kurar ve denizlere yelken açar. Bu hikayede onun başından gelenleri anlatır.