BATAKLIK-

124 2 0
                                    

Ama dizimde yatan o çocuğun gittiğini anladım etrafa baktım fakat kimse yoktu not bile bırakmamıştı... Toparlandım. Bir düşünce belirdi kafamda hiç gitmediğim o paspal eve gittim.

Odama attım kendimi bir duş almanın bana iyi geleceğini biliyordum ve üstümü çıkarttım, sıcak suyla duş  almazdım hiç soğuk tek vazgeçilmezimdi.

Odamın kapısı çalındı ve içeri babam girdi "Hiç iyi değilsin, bunu bir de ben söyleyim" diyerek odadan çıktı. Birkaç dakika sabit kaldım, öyle benden erittiğim yok ettiğim ruhu tekrar canlandırmamı bekliyorlardı.

Anlamalarını beklemiyorum zaten.

Üstümü giyindim, dışarı çıktım hiç bilmeden yürüyordum. Hava hafif kararmaya başlamıştı bir bahçe gördüm fakat olabildiğince sessizdi merak uyandırıyordu.

İçeri girdim, büyük kırmızı yaprakları olan milyon ağaçların olduğu bir başka evrene geçmiştim sanırım.

Birden gözlerim kapandı, o parmaklardan arındırmaya çalışıyordum kendimi. Sonra ona dönmemi sağladı ve yavaşça gözlerimi açtı, ama ben gözlerimi açmak istemiyordum.

Bunu bir rüya olma ihtimali, beynime yapılan en büyük işkence olabilirdi. Dudak kıvrımımdan bir öpücük aldığımı hissettim. Soğuk bir tendi ama dudaklarının ateşi müthişti.

Gözlerimi aralıyordum, yavaşça açtım ve geçen gece karanlığıma yoldaş olan o çocuğu gördüm. Hala bir rüya olma endişesi ile içim içimi yiyordu. Elimi tuttu ve beni bir yere götürmek istermiş gibi çekiyordu, deniz kıyısına gitmiştik ellerim hala onunlaydı.

Bir an afalladım, ne yapacağımı tam kestirmeden.

Elinde bir şarap vardı ona bakarak gülümsedim 'Çok masumsun' dedi. Bir an surat ifadem değişti, kimsenin bana böyle bir şey dememiş olmamasından dolayı alışagelmemiştim. Elinden şarabı aldım ve içmeye başlarken yattım, önümde ki manzaranın eşsizliğine bıraktım kendimi...

'Sence' dedi. 'Sence yaşayan bir ruh ölmüş bir bedendeki ruhu yeniden alevlendirir mi?

Ona döndüm ve 'Ruhlar bizden uzaktadır aslında, içimizde olduğunu itimat etselerde. Acı onların yaşam kaynağıdır, asla başka bir bedenle birleşmez çünkü onlar kendilerini yalnız olmaya adamıştır.'  dedim.

Şaşkınca baktı 'Sen seçilmiş kişisin benim ve karanlığımın seçilmişi' dedi.

Dedikleri yeterince kafa karıştırıcıydı, ama onu anlamaya çalışıyordum yinede.

Yanıma yaklaşıyordu, bu sefer bir sigara yoktu. Elini boynuma getirdi ve öptü, sonra başını kaldırıp kulaklarıma değecek kadar yakınlıktaki dudağını getirdi 'İşte benim mührüm' dedi.

Sonra...

Başımı aniden kaldırdım o banktan. Dizime baktım durmadan kimse yoktu. Ve bunun sadece bir hayalden ibaret oluşu ile tekrardan sarsıldım.

Tanrının herşeyimle kusurlu kıldığı bu yaşamda,ışığımın bile bir karanlıktan ibaret olduğunu anladım.

Ve ben hep yine o köşe başındaydım...

1 Hafta sonra tekrar paylaşım yapılacaktır. Yorum ve beğenilerinizi bekliyorum. Takipte kalın..

BATAKLIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin