Y/N:
Saçma bir one shot ile karşınızdayım. Önceden yazmıştım ama yayinlamamıştım neyse bari okuyun..."Sehun kendine dikkat etmelisin..."
Sehun doktorun yanındaydı. Ama doktor pek iç açıcı şeyler söylemiyordu sarışına...
" Çığlık atmaman lazım. Ses tellerin fazla hassas en ufak çığlığında..."
Sehun gülümsedi.
" Konuşamayacağı değil mi Suho"
Bunun bir soru olmadığı belliydi.
" Evet Hun"
Sehun Suho'ya el salladı.
" Neyse hyung, görüşürüz"
Suho Sehun gitmeden son kez arkasından bağırdı.
" Kendine dikkat et genç adam..."
" Bakarız"
Hastaneden çıktığında soğuk hava yüzüne vurmuştu. Rüzgarı yok etmek için montunun yakalarını kaldırdı. Sadece bir denemiydi. Tabiki de yok etmemişti rüzgarı...
Luhan ile kaldıkları eve doğru yürümeye başladı. Luhan yoktu ama onun varlığı evin içinde kesinlikle vardı. Kokusu, sesi,sıcaklığı...
Luhan gittiğinden beri eve kimseyi almıyordu. Sanki bakasini alirsa içerideki büyü bozulacakmis gibi hissediyordu...
GEÇMİŞ"Gidiyorum Sehun"
Sehun eve girdiğinde hissetmişti kötü birşeyler olacağını...
" Nereye?"
" Başkasını seviyorum"
Sehun biliyordu Luhan'ın kimi sevdiğini ama asla ona gideceğini düşünmemişti.
" O mu geldi"
Luhan kafasını sallamakla yetinmişti.
" Git"
Luhan hazırladığı bavulu sıkı sıkı tutmuştu. Sehun'un kırılgan sesi ile tuttuğu kapının kolunu bıraktı.
"Son kez... yüzünü... son kez göreceğim... değil mi?"
Arkasını dönmedi Luhan...
" Son kez"
" Ben... senin yüzünü ezberleyemedim Luhan... ama senden tek isteğim... yada boşver... seni seviyorum... benden ne kadar uzağa gidersen git *gözünden akan yaşları elinin tersi ile itti* beni unutma... ben seni unutmayacağım... kalbi olmayınca yaşayamaz insan değil mi Lu... şuan benim kalbimide götürüyorsun... sen gittiğinde yaşayamayacağım... senden son kez birşey isteyebilir miyim? Beni sevdiğini söyleyebilir misin?"
Luhan hiç birşey söylemeden kapının kulbunu itip dışarı çıkmıştı. Sehun sadece bakmıştı. Ne yapabilirdi ki... gitme dese giderdi... gidecekti.
GEÇMİŞ BİTTİ...
Onun gitmesinin üzerinden 2 yıl geçmişti. O evlenmişti. Bir çocuğu vardı. Sehun düğüne de gitmişti. Hayalindeki düğündü Luhan'ın düğünü... bir kilisede olsa da Luhan'ın beyaz bir damatlığın içinde görmek onu çok mutlu etmişti... Luhan sevdiği adama bakarken o kadar huzurlu gözüküyordu ki Sehun o adamın yerinde olmak istedi... Kısa bir süre çok kısa bir süre o adamın yerini tutmuştu. Yaşadıkları hayatının en mutlu zamanlarıydı... Bunları düşünürken eve geldiğini fark etmemişti. Cebindeki anahtarı çıkarıp kapıyı açmıştı. İçerde ki huzuru adım attığınız an fark edebilirdiniz... salonda duran Luhan'ın resimine gitti eli Sehun'un...
"Özledim... bana kısa süreli olsada beni sevdin değil mi? Suho dedi ki çığlık atarsam bir daha konuşamaycakmışım Lu... Sen her zaman benim ilahi bir sese sahip olduğumu söylerdin... Söyle ne yapmalıyım... bir daha gelemeyeceğim,bir daha koklayamayacağım seni,bir daha sıkı sıkı sarılamayacağım sana,bir daha o melek sesni duyamayacağım diye hergün seni rüyamda gördüm. Ama her seferinde sonunda beni bıraktın. Gittin Lu... Çığlık atarak kalktım hergün... Bugünde bırakırsan beni rüyamda ne yapmam gerekiyor... Ben sadece sevdim Lu... Seni özledim..."
İki yıl boyunca hergün rüyasında görmüştü Sehun Luhan'ı her seferinde onu bırakıyordu. Ve Sehun o rüyalardan çığlık atarak kalkıyordu. Luhan yanında yoktu sarılıp ona geçecek diyen bir Luhan yoktu. İşte bu yüzden geçmiyordu... Montunu alıp dışarı çıktı. Yürümeye başladı... Luhan ile her zaman yürüdüğü parka gelmişti. Fark etmemişti. Sonbahar geliyordu. Yapraklar sararıp yer ile buluşmuştu. Yaprakların hışırtısını sevdiği için onlara basarak yürüyordu Sehun... Sonra birine çarptı. Başını kaldırdığında bunun Luhan olduğunu fark etti.
"O-ohh ben özür dilerim"
Luhan sadece bunu söyleyip yanından geçip gitmişti. Arkasını dönüp baktığında Luhan'ın karşındaki eşine doğru koştuğunu gördü. Luhan'a bağırmak istemişti sadece adını söylemek...
"LUHAN!"
O ilahi isim ağzından döküldüğünde Luhan arkasını dönüp Sehun'a bakmıştı. Fakat Sehun'u tanımadığı için tekrar dönüp gitmeye başlamıştı. Sehun tekrar bağırmak tekrar adını söylemek istemişti ama...
30 YIL SONRA
" Bu mektup"
Luhan kargo ile gelen mektuba baktı. Bu teknolojide mektup ilginçti. Mektubu alıp gerekli yerleri imzaladı. Salona geçip mektubu açtı. Yaşanmıştı gözüde görmüyordu artık bo yüzden çocuğunu çağırdı.
" Oğlum gekebilir misin?"
Oğlu koşarak içeri girmişti.
" Bana şu mektubu okusan"
Oğlu babasının elindeki mektubu alıp okumaya başladı.
" Lu...
Nasılsın?
Ahh sanırım ben öldüm...
Yani sen bu mektubu okuyorsan öyle...
Benim Sehun sanırım unuttun, olsun ben seni unutmadım unutamadım...
Senin benden ayrılmadan önce de dediğim gibi, yüzünü asla ezberleyemedim. Resimlerin ile konuştum yıllarca, sen benden ayrıldığında çok acı çektim. Ama toparlandım. Ben sadece seni sevdim. Ama gittin. Başkasına âşık olmuştun. Önceden de ona aşıktın. Çok ama çok kısa bir süre sevdiğim beni... yada hiç... şuan yaşlı halini hayal ediyorum... yine güzelsin ve bir o kadarda yakışıklı... hep hayal ettim seninle birlikteyken yaşlı olup çocuğumuz ile ilgilendiğimiz zamanları... seninle evlendiğimiz zamanları... düğünde bende vardım biliyor musun? Sen o damatlığın içinde bir melekten farksızdın Lu... Benimle beraber değildin ama... mutluydun gördüm gözlerim ile... sonra çocuğun ile gezdigin zaman gördüm. Çocuğundan aynı sana benziyordu... Güzel ama erkeksi... ona bir anne şevketiye bakıyordun... Sonra arkadan eşin çıktı beline sarıldı ve kendine çekti. O kişinin ben olmasi için nelerimi vermezdim. Sonra çarpıştık... hatırlamadın beni ama ben seni gördüğüm an sarılmak istedim. Arkandan bağırdım ve o gün senin bende en sevdiğin şeyi kabettim. Sesimi olsun bana gitmeden son kez daha baktın ya bana yetti o... neyse Lu öldüm sonuçta o yüzden fazla kafana takma beni Seni Seviyorum "
Oğlu mektubu yan koltuğa bırakıp babasına döndü. Hatırlamıştı. O,yüzü hatırlamıştı. Gözünden akan yaşları durduramıyordu. Ama kalp ağrısı ölene kadar sürecekti...