Gizemli Adam (Bölüm 1)

35 3 0
                                    

Aman tanrım,işe yine geç kalacağım!
Acele etmem lazım yoksa Mine beni öldürür.
Ben çalıştığım restorana göre şehrin diğer ucunda bulunan öğrenci yurdunda yaşıyordum.Benim günlerim genelde çok yoğun geçiyor çünkü bütün gün derslerim var,sonra da işe gidiyorum bu işi kaybetmeyi göze alamam çünkü bu okul aidatını ödemenin tek yoluydu.
Telefonum çaldı ekrana bakıp tam da tahmin ettigim gibi arayanın Mine olduğunu gördüm ve açtım

"Melike yine mi geç kalıyorsun?"
"Geliyorum Mine 5 dakikaya kadar oradayım,merak etme"
"Tamam,aslında ben bu yüzden aramadım seni"
"Tamam neden aradın o zaman?"
"Restoranda son anda yapılan rezervasyon hakkında sana haber vermek istedim.Bir doğum günü,yani gece uzun süreceğe benziyor"
"Off kahretsin!Bunu daha ne kadar yapabileceğimden emin değilim Mine
"Biliyorum tatlım,ama pek seçeneğin de yok,yani içinde ki tüm gücünü topla ve restorana gel artık"
"Tamam yaklaştım hemen orda olacağım"

Telefonu kapattım ve ben koşar adımlarla restorana doğru ilerlemeye devam ettim.Nereye yürüdüğümü görmüyordum,çünkü hâlâ telefonuma bakıp mesajlasıyordum ki birisi birden bana sert bir şekilde çarptı,çarpmanın etkisiyle telefonu ve kendimi tutamayıp yere düştüm.

"Cok özür dilerim" Diyen adama bir bakış atıp "Sorun yok,bende nereye yürüdüğümü görmüyordum" Dedim
"Yaralandın mı?Haydi elini ver bana"
Parmakları tenime dokunduğu saniyelerde,bütün vücudumda elektriğin dolaştığını hissettim.Bu erkekle alakalı tuhaf ve gizemli bir şey vardı ve ben neden böyle bir izlenim edindim bilmiyordum.Beni yukarıya çekerken göz göze geldik ve ben kendimi zaman durmuş gibi hissettim,öylece bakarken kendime gelip konuştum
"Hayır yaralanmadım,sordugun için teşekkürler ama telefonumun iyi olup olmadığından emin değilim"
"Bir bakayım"
Hâlâ yerde duran telefonuma uzandı ve ekranın üzerinde kocaman bir çatlak gördü
"Ah hayır, bu kötü oldu işte,bunu yaptırmak için seni hemen bir telefoncuya götürüyorum"
"Olmaz,bunun için şimdi zamanım yok,işe geç kalıyorum zaten"
"Ama bunun için ben kendimi tamamen sorumlu hissediyorum,daha dikkatli olmalıydım çok özür dilerim"
"Önemli değil,şu an önemli olan benim zamanında işe varmam"
"En azından seni yerine bırakmama izin ver"
Bu adam gerçek mi?Onu tanımıyorum bile...
Ama dürüst birine benziyor,artı tonlarca parası varmış gibi görünüyor.Sadece şu kıyafete baksana
Ben onu süzerken konuşması yine dikkatimi böldü
"Haydi ama, en azından bunu yapabilirim"
"Peki o halde,teşekkür ederim böbreklerimi alıp satmayacaksın ve beni ormanın bir yerinde bırakmayacaksın diye ümit ediyorum"
Bu dediğime gülmeye başladı
"Merak etme, ben dünyanın en kibar insanıyım ve bu dediklerini yapmayacağım söz,ama aslında kim olduğumu bilmemen daha iyidir"
"Kim olduğunu neden bilmem gerekiyormus?"
"Bu önemli değil,bırak şu anın tadını çıkarayım sadece"
"S-sen çok garipsin"
Gülümseyerek "Sen ise çok açıksözlü, dürüst ve bir o kadar da sevimlisin,benim adım Sinan bu arada"
"Ben de Melike"
"Tanıştığımıza memnun oldum Melike,bu şekilde tanışmak istemezdim doğrusu"
"Ben de Sinan"
O göz kırptı bana ve dünyanın en tatlı gülüşünü verdi,gerçekten çekici olduğunu itiraf etmem lazım
"Gidelim mi? Benim arabam hemen şurada"
"Elbette,sadece acele et lütfen,burda gerçekten sinir oluyorum"
"Merak etme,Mete harika bir şoför"
"Mete mi?"
"Evet,o benim şoförüm ve trafik sıkışıklığı sırasında sadık yoldaşım"
"Vay canına,senin özel bir şoförün mü var?Bunu beklemiyordum"
"Bunu şimdi öğrendiğinde umarım beni kötü düşünmeyeceksindir"
"Yani,ben hâlâ ne düşündüğümü bilmiyorum,ben seni tanımıyorum bile"
"Bunu kolayca değiştirebiliriz"
Yüzümden saçlarımı çektiği o sırada tenime dokundu,tüylerim diken diken oldu ve gülmekten duramadım
"Sen gerçekten bambaşka bir şeysin ama bunun düşünmem için zaman yok şimdi"
"Doğru,senin güzelliğin de o kadar büyüleyici,ki ben senin acelen olduğunu sürekli unutup duruyorum haydi gidelim"
Tam bir beyefendi gibi bana arabanın kapısını açtı, gülümseyip teşekkür ederek bindim.Kısa bir süre sonra restorana geldik ve ona bir şey söyleme şansı tanımadan fırladım arabadan.Onunla bir dakika daha geçirirsem eğer kontrolümü kaybedeceğimi hissediyordum,o kadar muhteşemdi.Arkama bakmadan olabildiğince hızlı davranarak restorana girdim.Mine'yi moladayken restoranın arkasındaki ara sokakta buldum,gün boyunca konuşabileceğimiz ve işten soluk alabileceğimiz bir yerdi.
"Nihayet Melike burdasın,tam zamanında"
"Evet bu defa şanslıydım"
"Senin gerçekten biraz yavaşlaman lazım.Derslerin var olduğunun farkındayım ama kendini böyle harcamaya devam edersen çok yakında çökeceksin"
Ona hak vererek "Ben de bunun hakkında düşünüyordum ama biliyorsun ki üniversiteyi tek başıma ödemem lazım,aileme daha fazla yük olmak istemiyorum"
"Evet,biliyorum ama bu kadar derslere ihtiyacın yok,hadi amaa eminim bazılarını bırakabilirsin"
"Düşüneceğim bunu,sanırım bu temponun bana uzun vadede hiçbir faydası olmayacak"
"Ben de tam onu diyorum"
Vardiyama başlamaya hazırlanıyordum,Mine'yle konuşabileceğim tek zaman oydu
O benim en iyi arkadaşımdı,ama benim o kadar çok işim vardı ki onunla o kadar takılmak için zamanım yoktu.O anda ekranı catlak olan telefonumdan mesaj bildirimi geldi açıp baktım sınıf arkadaşımdı
"Ah hayır ya,bu hiç iyi değil Mine hiç iyi değil.."
"Ne oldu canım?"
Gelecek sömestrdan itibaren okul aidatlarını arttıracaklamış,ne yapacağım ben simdi?"
"Hadi ya çok üzüldüm ama sen bir yolunu bulursun Melike üzülme sana güveniyorum"
"Artık kendime inanıp inanmadığımı bilmiyorum,bu çok yorucu olmaya başladı"
"Biliyorum tatlım ama asla pes etme!Kendi hayallerin için savasman lazım"
"Haklısın,konuyu değiştirelim artık bunun hakkında daha fazla konusmak istemiyorum"
"Tamam,sana bir sorum var,Cuma günü ne giyeceğini düşündün mü?"
"Cuma günü mü?"
"Al işte,unutacağıni biliyordum,şu bağış etkinliği var ya burda restoranda,sen benim kavalyemsin.Haydi ama Melike bunu konusmustuk"
"Kahretsin ya ben tamamen unutmuşum bunu"
"Sana inanamıyorum Melike!"
"Hey kızma lütfen,sevmiyorum bana kızmanı"
"Peki bırak derin bir nefes alıp biraz sakinleseyim"
"Kahve ister misin?"
"Istemiyorum,yapacak çok işim var.Cuma günü için sana güvenebilir miyim?"
"Gitmem gerekiyor mu?Biliyorsun ki şu süslü partiler pek benim tarzım değil"
"Hmm ama ben sana iyi bir gece, eğlenme fırsatı öneriyorum ve sen bunu kaçırmak istiyorsun?"
"Yani.."
"Artı sen gerçekten tek başıma gitmeme izin verecek misin?Benim kavalyem olmadığını biliyorsun"
"Özür dilerim Mine,haklısın senin için orda olacağım"
"Sağol Melike,bu benim için çok önemli"
Gülümseyip sarıldım arkadaşıma,ardından çekilip "Şimdi haydi işimize dönelim, insanlar beklememeli" dedim
"Tamam haydi gidelim,bir de bizim şu doğum günü rezervasyonumuz var,bir kodaman milyarder doğum gününü burda kutlayacak"
"O zaman bizim çalışma modumuzun zirvesinde olmamız lazım, gidelim"

Doğum günü için gelen misafirler geldiklerinde ben mutfaktaydım,doğum günü çocuğunun kim olduğunu,nasıl biri olduğunu görmek için küçük pencerenin aralığından bakıyordum ve sonra çevresindeki insanlardan hediyeler aldığını gördüm.Pek yüzünü göremesem de birine benzettim sanki
'Oha bu Sinan!' Mine bana dönüp "Evet,ismini nerden biliyorsun?Gazetedeki magazin haberlerini okuduğunu bilmiyordum Diye sordu bilmiyordum" dedi.
"Okumuyorum,işe gelirken yaklaşık bir saat önce onunla karşılaştım" Bütün olan biteni Mine'ye anlattım
"Vay canına,inanamıyorum! Sen ve Sinan Haris ha? Gözlerinde kıvılcım görebiliyorum,ondan hoşlanıyorsun galiba?"
"Yok artık Mine,belli ki herkes ondan hoşlanıyor"
"Evet öyle..Para babası değil sadece,aynı anda muhteşem veharikulade"
"Ağzının suyu akıyor Mine"
"Alay etme benimle!" Gülerek omzuma hafifçe vurdu ve devam etti konuşmasına "Ama bu güzel parçanın tadına bakmam benim için sorun değil,biliyorsun"
"Biliyorum,şimdi bakmayı bırak ve işine dön insanlar bekliyor"

Bu akşam çok çalıştık,ama ben Sinan'ın misafirlerine garsonluk yapmadım.Her neyse,şu pastanın zamanı gelmiş ve iş arkadaşlarım bana yardim etmeliydi.Mine bana dönüp "Ev sahipliği yapıp bu pastayı Sinan'a götürür müsün Melike?"
"Hayır Mine,tanımadığım bir çok insanın yanında olmaktan utaniyorum"
"Melikeee,onunla daha fazla konuşmak için bir fırsatın var ve sen onu elinden kaçıracaksın inanamıyorum buna"
"Üzgünüm ben yapamam bunu"
"Nasıl istersen ama bir gün senin bu konfor bölgesinden çıkman gerekecek ve bu hiç hoş olmayacak"
"Olsun ben şansımı deneyeceğim" deyip işime devam ettim.Ben arkada dururken ve onlara şampanya bardaklarını uzatırken,iş arkadaşlarımdan biri pastayı taşıyordu.O esnada da 'mutlu yıllar' şarkısını söylüyorduk ama o beni hiç fark etmedi
Bundan kısa süre sonra ben işimi bitirip eve gittim çok yorgundum,kısa bir duş alıp kendimi yatağa attım.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 01, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Milyarderin Öpücüğü Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin