Minyeon okulun voleybol takımına girebilmek için hazırlanmaya başlamıştı. Seçmeler birkaç gün sonraydı ve oldukça kişi vardı. Aklı çok karışık olduğu için doğru düzgün düşünemiyordu. Mektup mu? İç sesi ile verdihi savaşı kaybedip mektubu Jungkook'a vermemişti. Hâlâ yatağın altındaki kutuda duruyordu. Unnie'sine yalan söylemek en son istediği şeydi ama bir anda ağzından "verdim." kelimesi bağımsızlığını ilan etmişti. Kendine kızarken bir yandanda maç için düşünüyordu ve bunu fark eden Unniesi kafasını dağıtması gerektiğini söyledi.
Minyeon'un aklına uzun bir süredir mektup yazmadığı geldi. Hızla odasına girip kendini kitledi ve masanın başına oturdu. O an hiçbir şey umrunda değildi. Aklında sadece bir isim yankılanıyordu; Jeon Jungkook..
O kadar çok kelime vardı ki aklında hangisini yazacağını bilemedi. Derin bir nefes alıp yazmaya başladı
Merhaba Jeongguk'um
Bu gün kafam çok doluydu ve birilerine anlatmam lazım. Bende, sana anlatmak için en uygun kişinin sen olduğuna karar verdim.
Ben çok kötü birşey yaptım Jeongguk. Unnie'me yalan söyledim. Sana yazdığım ilk mektubumu sana verdiğmi söyledim ve kendimi çok kötü hissediyorum. Ama biliyor musun Unnie'me mektubu verdiğimi söylediğimde o kadar mutlu oldu ki sanki sevgilisinden evlenme teklifi almış gibi sevindi.
O, beni bu kadar düşünürken benim ona yalan söylemem hiç adil değildi. Ya yalan söyleyecektim ya da mektupları sana verecektim. Ben yalan söylemeyi seçtim. Bunları sana anlatıyorum çünkü sana güveniyorum ve bunları kimseye söylemiyeceğini biliyorum.
Unnie'm, bana kafamı dağıtmam gerektiğini söylediğinde aklıma ilk gelen şey sen oldun. Şimdi Unnie'mi dinleyeceğim ve kafamı dağıtacağım. Lütfen yanlış anlama!! Yaşamayı seviyorum!! Yine saçmaladım boş ver.
Unnie'm ve Beden hocasını isteği üzerine voleybol turnuvasına katıldım. Kendimi övmek gibi olmasın ama güzel voleybol oynarım. Her neyse.
Birkaç gün sonra takım seçmeleri var ve ben çok heyecanlıyım. Onca kişi içerisinden seçilmeyi beklemiyorum ama "ya seçilirsem" diye düşünmeden de edemiyorum.
Ya seçilirsem Jeongguk? Beni izlemeye gelir misin?
Seni, senden çok seven biri
M
inyeon yazdıklarını ilk mektupta yaptığı gibi kırmızı mumla mühürledi ve parmak içini çıkardı. Yatağının altındaki kutuyu yavaşça kendine çekti ve kapağını açtı.
Gödük ile şoka uğradı. Mektup kutuda değildi. Nefesi kesilirken elleri titremeye başladı. Bu nasıl olabilirdi?!
"B-Buradaydın! Seni vermedim ki?! Nereye gittin?!"
Oda da etrafında donerken sessizce söyleniyordu. Unnie'sine söylerse yalan söylediği anlaşılacaktı.
"Kamera mı var?" Kendine sorduğu soruya o bile inanmadı. Odayı talan etti mektubu bulabilmek için ama yoktu işte. Diğer odalara bakmak istedi ama kutuyu hiç yerinden almamıştı ki?! Odadan sakince çıktı ve salonda oturup Unnie'sinin evden çıkmasını bekledi. Unnie'si evden uzun süre çıkmayınca aklına bir fikir gelmişti.
Odasına gitti ve kapıdan U dönüşü yapıp endişeli bir sekilde salona döndü.
"Unnie! Birşey kaybettim!" diye bağırdı tepesinde. Unnie'si koltuktan düşmemek için kendini zor tutarken Minyeon'a bakmaya devam etti.
"Ne kaybettin!" Minyeon'un taklidini yaparak konuşmuştu.
"Tarih ödevimi kaybettim ve odamda bulamadım. Aramama yardım eder misin?"
"Tamam. Ben odama bakarım, sende buralara bak." Görev dağılımı yapıldıktan sonra aramaya başladılar. Yarım saat süren aramaları sonucunda hiçbir şey bulamadılar. Minyeon mektubu bulamadığına üzülsün mü sevinsin mi bilemedi. Unnie'si salona geldiğinde konuştu.
"Neyse! Tekrar yazacağım sanırım."
"Ödevden yüksek bir puan alsan iyi olur Minnie. Yoksa benden yüksek bir puan alacaksın."
***
Helloww!!
Vote vermeyi unutmayın..♡