A-1|Ressa(m)

2.4K 137 127
                                    


Younha, Rm- Winter Flower

Lauv, Bts- Who

Yazılma tarihi: 22.06.2020-28.06.2020

Yayımlanma tarihi:12.07.2020

Sonsuza kadar, Yoonkook.

İyi okumalar🔅

"Bu tabloların... Güzel bir hikayesi olmalı değil mi?" Namjoon gülümseyerek konuştuğunda, Seokjin gözlerini tablodaki adama dikmiş ve derin bir nefes vermişti. "Bilmem. O dönemlerde bu kadar kadınsı giyinmek, iyi karşılanmaz Namjoon. Ne denli iyi bir hikaye olduğunu bilemiyorum."

"Şu gözlerindeki bakış... Hüzünlü değil mi?" Esmer tenli adam parmaklarıyla portrenin soluk mavi gözlerini gösterdiğinde Seokjin iç çekti. "Çok güzel bir adam. Güzel olan birine hüzün dahi yakışır. Mutlu olmak üzerlerinde şık durur ama," Seokjin arkadaşına döndü. "Hüzün ve göz yaşını çok iyi taşırlar. Belki de bu yüzdendir insanların güzel olanları üzmek istemelerinin sebebi. Her türlü güzel gözüküyorlar. Baksana ona," Portredeki kişi o kadar güzeldi ki Seokjin gözlerini ayırmakta zorluk çekiyordu. "Belli, bu çizilmeden bir şeyler olmuş. Aceleye de gelmiş resim, fırça darbeleri profesyonelce atılmış ama hızlı davranılmış. Buna rağmen ressam bir şaheser çıkarmış, Jeon Jungkook'un bir dahi olduğunu söylüyorlar. Çok ama çok aşık bir dahi. Her resminde bu adam var. Bazı suretleri kadın olarak çizilmiş gerçi..."

Namjoon güldü. "Kafamızı karıştırmak istemiş olmalı, doğrusu başarmış da. Hem maskülen hem feminen çizimler, ressam kendinden de bir şeyler katmış olmalı. Çizdiği kişiyi saklamak için her şeyi yapması takdire şayan."

"Haklısın." Seokjin kafasını bir diğer tabloya çevirdi. "Arkalarında çok güzel hikayeler var gibi duruyor. Bizzat dinlemek isterdim."

"Sonu kötü bitse bile dinlemek ister miydin?"

"Her hikaye kötü biter Namjoon. Yani her türlü dinlerdim. Kısaca isterdim."

15?? İlkbahar

"Jungkook!" Siyah saçlının yüzünde kocaman bir gülümseme varken başını tahta kapıdan içeri uzatmış ve sevgilisine bakınmıştı. Onu evde göremeyince ise dudaklarını büzmüş, ellerini arkasında birleştirerek evin içine girmişti. "Ben geldim!" Yoongi yerdeki kovaların içindeki renk renk boyalara baktığında gülümsemiş ve kendi portresinde göz gezdirmişti. Henüz bitmemişti ama şimdi bile harika gözüküyordu. Kıpırdamadan saatlerce durmak zor olduğundan, resmi tamamlamayı birkaç haftaya ayırmışlardı ve iki günde bir Yoongi; bu eve gelip ressamının karşısına oturuyordu. "Acaba çarşıya mı gitti..?"

Bir anda gözlerine kapanan büyük ellerle küçük bir çığlık atıp yerinde sıçrarken Jungkook ellerini karnına koymuş ve gülmeye başlamıştı. Yoongi ise ilk korkudan suratını asmıştı sonra onun gülüşünün güzelliğine gülmüştü. Kollarını ince boyna dolarken parmak uçlarında kalkmış ve gelincik rengi dudaklara öpücük bırakmıştı. "Beni özledin mi?"

Jungkook burnunu onun minik burnuna sürterken hafif pembe yanakları dudaklarıyla taçlandırılmıştı. "Çok özledim. Bugün geç kaldın, bende gidip boya yapmak için malzeme aldım. Bitmek üzereler. Neden genç kaldığını öğrenebilir miyim, mücevherim?"

Yoongi gözlerini yere çevirirken aklına düşen cümlelerle göğsünün daraldığını hissetmiş, ellerini bacaklarının arasına sokup onu endişelendirmemek için hemen toparlanmış; güller görse rengini kıskanacak dudaklarda sahte bir tebessüm belirginleşmişti. Bir şeyler olmuştu belliydi ama görünen o ki beyaz tenli aklında dönen kelimelerle onu da üzmek istemiyordu. Erteleyeceği kadar erteleyecekti bu yüzden. Doğrusu başkasından duyması da iyi olmazdı ama... "Sadece Fransızca öğretmenim fazla uzun durdu. Verdiği bir ödevi yapmamıştım ve bu yüzden beni biraz azarladı, ardından ödevi tamamlayana kadar başımdan ayrılmadı. Ödev daha bitmedi, Osmanlı İmparatorluğu'nun tarihi oldukça uzun ve bunu fransızca yazmak düşündüğümden daha zor."

「️Yıldızlı geceler (m)」️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin