Bölüm 5

252 17 0
                                    




Aşk


Ah sen, genç kız, güzel kız!

Böyle çiçeğin burnunda kocaya varma

Anana babana danış bir kere

Anana, babana, akrabalara

Aklını başına devşir güzel kız

Aklını başına devşir, çeyiz topla

Halk türküsü

Benden iyisine düşersen beni unutursun

Benden kötüsüne düşersen beni ararsın

Halk türküsü

Ayılınca bir süre kendime gelemedim, ne olup bittiğini anımsayamadım. Yabancısı olduğum bir odada, karyolada yatıyordum. Büyük bir bitkinlik içindeydim. Karşımda, elinde bir mum, Savelyiç duruyordu. Birisi, göğsümle omzumu sıkıca saran bir sargıyı özenle çözüyordu. Düşüncelerim yavaş yavaş açıklık kazandı. Düelloyu anımsadım ve yaralı olduğumu anladım. O sırada kapı gıcırdadı. Beni ta içimden titreten bir fısıltı işittim:

- Nasıl? Nasıl oldu?

Savelyiç içini çekerek:

- Hep aynı, diye karşılık verdi. Beş gündür komada.

Dönmek istiyor, dönemiyordum.

Güçlükle:

- Neredeyim? Kim var orada, diyebildim.

Marya İvanovya yatağa yaklaştı, üzerime eğildi:

- Nasılsınız? Kendinizi nasıl hissediyorsunuz, dedi.

Bitkin bir sesle:

- Çok şükür, iyiyim, diye karşılık verdim. Siz misiniz Marya İvanovna? söyleyin!

Daha fazla konuşmaya gücüm yetmedi. Sustum. Savelyiç derin bir oh çekti. Yüzü sevinçle aydınlandı.

- Kendine geldi, kendine geldi, diye tekrarlayıp duruyordu. Çok şükür, Tanrım! Hey, Pyotr Andreyeviç, iki gözüm! Ödümü kopardın! Dile kolay, beş gün...

Marya İvanovna sözünü kesti ihtiyarın:

- Onunla çok konuşma Savelyiç, dedi. Bitkindir daha. Kapıyı sessizce kapayıp çıktı. Kafam arı kovanı gibi uğulduyordu. Demek komutanın evindeydim. Marya İvanovna beni ziyaret ediyordu. Savelyiç'e bazı sorular sormak istedim. Fakat ihtiyar başını salladı, kulaklarını tıkadı. Üzüntü içinde gözlerimi kapadım, az sonra derin bir uykuya daldım.

Uyanınca, Savelyiç'in adını ünledim, fakat onun yerine Marya İvanovna çıktı karşıma. Melek sesiyle selamladı beni. O an benliğimi kaplayan tatlı duyguyu anlatamam. Elini yakaladım, duygulu göz yaşlarıyla ıslatarak, üzerine eğildim onun. Maşa geri çekmedi elini ve ansızın, dudakları yanaklarıma değdi! Kızgın taze öpücüğünü hissettim onların. Tenime bir kor düştü sandım.

- Sevgili Marya İvanovna, tatlı Marya İvanovna, dedim; karım ol, o mutluluğu benden esirgeme.

Titredi, elini çekerek:

- Allah aşkına sakin olun, dedi. Tehlike geçmedi daha. Yaranız her an açılabilir. Kendinizi benim için koruyun hiç değilse.

Bunu söyleyip odadan çıktı. Coşkudan sarhoş olmuş gibiydim. Mutluluk canlandırmıştı beni. O, benim olacak! O, seviyor beni! Bu düşünce, bütün varlığımı dolduruyordu.

Ondan sonra hızla iyileşmeye başladım. Kalede hekim olmadığı için alay berberi tedavi ediyordu beni. Bereket versin, fazla konuşan berberlerden değildi. Gençliğim, sağlam yapım, iyileşmemi çabuklaştırıyordu. Komutanlar, ailece benim için ne yapacaklarını bilemiyorlardı. Marya İvanovna başucumdan ayrılmıyordu. İlk uygun fırsatta, yarım kalmış aşk ilanına yeniden giriştim. Marya İvanovna bu kez daha sabırla dinledi beni. Hiç nazlanmadan, kırıtmadan, o da bana karşı kayıtsız olmadığını, annesiyle babasının, kızlarının mutluluğundan hiç kuşku yok sevinç duyacaklarını bildirdi.

Yüzbaşının KızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin