Merhabalar!! Nasılsınız? Ben çok iyiyim.. Sorsanızda sormasanızda çok teşekkür ederim.. ♥️
Önceki bölümü tekrar okursanız iyi olur.. Çünkü düzeltmeler yaptım..
Kafalar çok karışmadan hemen başlayalım..
Sjhdjdsjhd15 Minutes ago...
( South Korea / Seoul)
12:45Joonmyeon ve Minseok Oppa çıktığından beri 15 dakika hiç ara vermeden çalıştım ama yine birisi böldü çalışmamı..
Kapıdan başını uzatan bir adet Chanyeol ve Baekhyun'a gelmelerini söyledikten sonra bitirdiğim bir dosyanın daha kapağını kapatıp dosyaların olduğu rafa yerleştirdim. Baek ve Chan gelip odadaki koltuklardan birine oturdular. Chan sırıtarak bana bakmaya devam ederek söze girdi.
C: Yemeğe gitmek için seni almaya geldik. Hadi kalk!
- İyi de daha 5 dakika var ve benim bu dosyaları bugün içerisinde bitirmem gerekiyor?!
C: Bizi mi kıracaksın gerçekten?? Hem de 5 dakika için?? Aşk olsun..
B: Olsun olsun..
- Ne?
B: Yanii... Demek istediğim şey.. Neyse boşver. Boşvermeyip söyletirsen Chan beni kesinlikle döver..
- Neden ki? Siz şiddet eğilimli insanlar mısınız?
C: Hayır hayır, yanlış anlama.. Şakalaşıyoruz bazen de sadece bu şakalaşma pek sağlıklı olamayabiliyor. Onu demek istedi Baek. Değil mi Baek??!
Diye dişlerinin arasından Baek 'e uyarıcı bakışlarını yolladı. Bu çocuklar bir garip ama.. Hadi hayırlısı..
- Tamam, gidelim o zaman. Ama benim bir lavaboya gidip gelmem gerekiyor..
C: Tamam, burada bekliyoruz.
Deyip tebessüm etti, tatlı şey.. ( Kalpler titriyor bakıyorum küçük hanım.. Jajsjajs)
Nee?? Tatlı şey mi? Sanki bu tatlılık olayı çok farklı.. Ne diyorum ben yaa! Ne saçmalıyorsun Mi-Hyun! Kes sesini!Kendi içimden kendimle tartışmamı yaşarken arkamdan Chan ve Baek'in seslerini duydum ve onlara döndüm. İkisi de gerçekten arkadaş gibi görünüyorlardı, hatta arkadaştan da öte öz kardeş gibiydiler. Vee.. Gerçekten çok tatlıydılar.. Bu kelimeyi düşünerek söyledim ve yüzlerini biraz daha inceledikten sonra doğru bir kelime seçtiğimi anladım. Ama bu kelimenin yanına bir arkadaş daha lazım. İkisi de fazlasıyla yakışıklıydılar.. Chan'i incelerken bu tarafa döndü ve göz göze geldik. Durumu kurtarmak için hemen bir bahane bulup söyledim. Tabii yüzüme gülümsememi de yerleştirmeyi unutmadım.
- Şey..çantamda bir şey unutmuş muyum diye masanın üzerine bakıyordum da.. O yüzden burada dikiliyorum.
Aferin Hyun! Kendi kendini rezil ettin. Dikilmek nedir ya! Ahh... Çıldıracağım.. Şu an kendi kendimin saçını başını yolasım geldi, ne yapsam ki!?
İç sesime ara verip konuşmaya başlayacaktım ki Chan başladı.
C: Tamam, hadi git sen.
- Tamam..
Deyip arkamı döndüm ve kapının kolunu tutup kapıyı açtım. ( Büyük başarı cidden... Sjsjsjj)
Lavaboya doğru ilerlemeye başladığımda koridorun karşısından Red Velvet üyesi İrene geliyordu. Gerçekten SMTOWN gruplarına bayılıyorum. Gülümeyerek "Merhaba" dedim ve 90° eğildim. O da gülümseyerek aynı şeyi yaptı ve konuşmaya başladı.
I: Siz burada yenisiniz galiba? Daha önce hiç görmemiştim.
- Ahh.. Evet yeniyim efendim. EXO menajerinin yardımcısı olarak bugün başladım.
I: Yaa.. Samimi olabilirsin. Sonuçta sende artık SMTOWN ailesinin bir üyesisin. Değil mi? Hem burada herkes birbirine çokça samimi davranırken senin resmiyet ile konuşman herkesin tuhafına gidebilir.
Deyip tebessüm etti. Bende mantıklı bulup başımı hafifçe salladım ve gülümsedim.
I: Bir şey diyeceğim. Biz bugün üyelerle öğle molasında yemeğe gideceğiz. Sen de gelmek ister misin? Tanışırız.
- Ahh.. Teşekkür ederim ama başka birisine sözüm var. Belki daha sonra..
I: Peki, öyle olsun o zaman. Ahh..bu arada, adını sormayı unuttum özür dilerim.
-Hayır hayır önemli değil. Adım Mi-Hyun.
I: Bende Irene. Tanıştığıma çok memnun oldum.
- Bende.
I: Görüşürüz o zaman. Benim biraz işlerim vardı. Hoşçakal!
- Sende hoşçakal! (Hemen samimiyet de fazla tuhaf sanki sjsjja)
El salladı ve yanımdan uzaklaştı.
Az önce ne oldu?? Ben Irene ile konuştum. Üstelik beni yemeğe bile davet etti. Ama kafama takılan bir şey var. Neden herkes yemeğe çağırıyor? Bu samimilik biraz fazla mı acaba? Yoksa başkan mı bu kadar samimi, tam bir aile gibi davranmalarını mı istemiş ki? O da olabilir ama SMTOWN başkanını çoğu kişi sevmez ki! Ben bile.. Adam çok katı.. Ama patronuma böyle söylersem %100 kovulurum. En iyisi susmak. Evet..
Tekrar lavaboya doğru adımalamaya başladım ve bulunduğumuz kattaki Bayan Wc ye girdim. ( Çok kibarsınız hanımefendi sjsjjsj) İşlerimi bitirip makyajımı da tazeledikten sonra lavabodan çıktım ve tekrar odama doğru ilerledim. Kapıyı açarak içeriye girdiğimde Chan, Baek'in kulağını çekiyordu. Baek ise acıdan kıvranıyordu.
Hemen yanlarına koşup Baek'i kurtarmaya çalıştım. Ama sadece çalıştım çünkü Chan çok sinirli gözüküyordu. Nedenini anlamasam da önce Baek'i kurtarmaya odaklanmalıydım.
Chan'in eli tuttum ve çekiştirmeye başladım. Biraz daha uğraştıktan sonra Baek'i kurtarmayı başardım ve rahatlamış gibi nefes aldım ki zaten rahatlamıştım.
- Derdiniz ne sizin Tanrı Aşkına!?
C:
.
.
.
.
.
.
.
.
.Biliyorum çok kısa oldu.. Ama şu an taşınma aşamasında olduğum için 680 kelime şimdilik ideal diye düşünüyorum...
Umarım beğenirsiniz..
Sizi çok seviyorum...
Görüşürüz ❤️