one time for the present
two time for the past
-my time, jeon jeongguk
31.09.2020
[23.30]
Zaman garip bir kavramdı. Bazen çok hızlı, bazen çok yavaş olurdu, neyi beklediğinize ve beklediğiniz şeyi ne kadar istediğinize bağlı gibiydi, belki öyleydi, belki de değildi.
Kim Taehyung için zaman kesinlikle çok yavaştı. Beklediği onca şeye rağmen, beklediği kişiye rağmen bir gün onun için bir yıl gibi geçiyordu. Etrafı insanla doluydu, her zaman oyalandığı bir şeyler vardı ama aklı öylesine geçmişteydi ki, kendini zamana kaptırmak çok zor geliyordu ona.
O gün de aynısı olmuştu, evleri kalabalık ve gürültülüydü, yarınki doğum günü kutlaması için herkes bir görev üstlenmişti ve artık çoğu şeyin farkında olan minik için bir şeyler yapmaya çalışıyorlardı. Ellerinden gelenin hep daha fazlasını yapmaya çalışıyorlardı onun için, o mutlu olsun, eksiklik hissetmesin diye üç yıldır yapmadıkları şey kalmamıştı ve bundan pek de şikayetçi değillerdi.
"Baba," diyerek mutfağa giren Luna, babasının sandalyede oturmuş, başını masaya yaslamış öylece durduğunu gördüğünde paytak adımlarıyla yanına giderek ona baktı. Babası onu fark etmemişti. Gözleri kapalı, öylece duruyordu ve bir an babasının uyuduğunu düşündü. Minik elini kaldırıp babasının bacağına dokundu, bir anda irkilerek gözlerini açan babasıyla o da irkilerek gözlerini büyüttü.
"Bebeğim? Ne oldu?"
Tekrardan, "Baba," diyen minik kızı koltukaltlarından tutarak az önce kafasını koyduğu masanın üzerine, kendisine dönük bir şekilde oturtturdu. Üzerindeki fil desenli pijamasının kendi üstündekiyle takım oluşu onu güldürürken minik kızının sıkıntılı yüz ifadesine baktı.
"Ne oldu benim bebeğime?"
"Tavşanım yok." dedi ağlamaklı bir sesle. Peltek dilinden çıkan kelimeleri anlamak Taehyung'un birkaç saniyesini alsa da hemen sonra kaşlarını kaldırıp düşündü. Asla kucağından indirmediği kahverengi tavşanın nerede olabileceğini bilmiyordu, bu zamana kadar kaybolmamıştı. Dokuz aylık olduğunda Jimin almıştı o tavşanı, o zamandan beri de Luna'nın uyku arkadaşıydı, bazen onunla kendince konuşurdu da, önemliydi bu yüzden onun için.
"Nereye bıraktın en son?"
"Yatağımdaydı, uyutmuştum onu. Şimdi yok. Baba tavşan," dedikten sonra alt dudağını büzerek ağlamaya başlayan Luna ile Taehyung bir anda panikleyerek ayağa kalktı ve onu da kucağına alarak Luna'nın odasına yöneltti adımlarını. Kapılarda asılı olan süsler ve Yoongi'nin dayanamayıp şişirdiği birkaç balon yerde ayaklarına dolanırken onları tekmeleye tekmeleye Luna'nın odasına girdi. Etrafa bakındı, tavşanı bulamazlarsa Luna'nın uyumayacağını ve tüm gece ağlayacağını biliyordu. Bulması lazımdı, bu yüzden de Luna'yı yatağının ortasına bırakıp etrafa iyice bakınmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
moon | taekook ✓
Short Story[👬👶] "...beni bulmak için uğraşmadın demiyorum fakat çok bekledim ben seni. her güneş doğduğunda 'bugün beni bulacak' diyerek umutla başladım güne. tutunabileceğim hiçbir şeyim yoktu... çok yoruldum. pes ediyorum." -kim jeongguk'un mektuplarından