Odam girdiğimde günün yorgunluğunu atmak için, çantamı bulduğum ilk yere fırlatıp duşa girdim. Banyo odamda olduğu için yanıma pek kıyafet almazdım. Üzerimdeki havluyla banyodan çıktığımda dolabıma gidip ayıcıklı pijamalarımı aldım ve yatağın üzerine bıraktım. Yatağın yanında ki konsoldan iç çamaşırlarımı aldım. Tam üzerimi giyeceğim sırada ensemde hissettiğim nefesle arkama döndüm. Bana bakan bir çift gözle karşı karşıya gelmem ve çığlığı basmam arasında sadece saliseler vardı. Bana yardım edecek kimse olmadığı için burada da tektim. Elime gelen ilk şeyi ona fırlattım. Kırmızı südyen. Tıpkı şuan benim olduğum gibi kırmızı. Elinde tuttuğu kumaş parçasını havaya kaldırdı.
“Güzel hediye. Bunu neye borçluyum.” Sesli bir şekilde yutkundum. Şuan üç buçuk atıyorum.
“Se…sende kimsin? ”dedim korkudan titrek çıkan sesimle.
"Ecelinim." Yüzündeki soğuk ifade olmasa çok iyi bir mizah anlayışı olduğu söylenebilir aslında.
"Neden burdasın ECELİM?" dedim şakayla karışık ortamı yumuşatma amacı güderek.
"Sana eski hayatına veda et demek için gelmiştim."
"Elveda hayat." dedim odama bakarak.Ama gerçek amacını hala merak ediyordum. Duygu barındırmayan koyu yeşil gözleri yakışıklı olmasına rağmen ifadesiz suratından korkmam gerektiği sonucunu çıkarmıştım.
"Bunu bir şaka mı sanıyosun ufaklık"
"Evet."
"Değil!"
"O zaman evimde hatta odamda daha önce hiç görmediğim biriyle konuşmam başka nasıl açıklanır?" yürek yutmuşum mübarek.
"Şöyle açıklanır. -dibime kadar gelip elleriyle boğazımı kavradı ve beni duvarla arasına aldı- eğer yaşamak istiyosan söylediklerimi yaparsın." akciğerlerim patlayacak gibi hissediyordum.
"B.b.ben.den n.ne i.is.sti.tiyor.sun?" öksürüklerim arasında kurmaya çalıştığım cümle çokta anlaşılır değildi. Hala nefes almaya çalışıyordum.
"Kurallar ufaklık kurallar. Senden sadece onlara uymanı istiyorum." Sanırım cevap verebilmem için -yada katil olamayacak kadar genç olduğunu düşündüğünden- ellerini biraz gevşetmişti.
"Ne kuralı?" nefes almakta hayla zorlanıyordum ama bu basit iki kelimeyi tek seferde söylemeyi başardım.
"1. Ben ne dersem o.
2. Hayatında ki tek erkek ben olacağım.
3. Asla ama asla kısa giymek yok amabu kural benim yanımdayken esnetilebilir.
4. Bundan sonra benimle yaşayacaksın.
5. Son ve en önemli kural asla hayır demek yada bana karşı çıkmaya çalışma.
Eğer bu kurallara uymazsan ceza alırsın ufaklık ve ben küçük kızlarla oynamayı çok severim." gözyaşlarım benden izinsiz akarken beni bırakmasıyla duvar kenarında iki büklüm oldum. Ben yaşamayı seven biriyken şuan hayatıma veda ediyorum. Hayat çok acımasız. Ben kapıları aralamaya çalışırken hayat kapıları üstüme kitliyordu.
"Ben sana ne yaptım? Neden ben? LÜTFEN BENİ BIRAK. " Hıçkırarak söylediğim bu sözler onu kızdırmış olmalıki gözleri yeşilin farklı bir tonuna dönüştü. Kolumdan çekerek beni kaldırdı. Çok sıkı tutmuştu. Ona 'al senin olsun' dememek için kendimi zor tutuyordum.
"Hazırlanman için üç dakikan var gidiyoruz."
" Nereye?" kesinlikle günümde değilim.
"Soru sorma sadece çok önemli şeyleri al. Orda kıyafetlerin ve ihtiyaç duyabileceğin her şey var." her ne kadar istemedende olsa dediğini yaptım ve yanıma sadece telefonumu, tabletimi, laptopumu ve içinde posterlerimin olduğu dosyayı aldım.son kez odama baktım ve mırıldandım.
"ELVEDA HAYAT!"
WATTPAD'DE AYNI ANDA İKİ HİKAYE YAYIMLIYORUM VE BU YÜZDEN ÇOK ÇALIŞMAM GEREKİYOR. YİNEDE YAZMAK VE OKUMAK BENİM TEK AMACIM. LÜTFEN SİZDE BENİ DESTEKLEYİN
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ELVEDA HAYAT
ActionEnsemde hissettiğim nefes ile arkama döndüm ve elime gelen ilk şeyi korkudan ona fırlattım.Kırmızı sütyen. Tıpkı benim şuan olduğum kadar kırmızı.Elinde tuttuğu kumaş parçasını havada salladı. “Güzel bir hediye. Bunu neye borçluyum?” Kendini dünyanı...