MULTİMEDYA: Emir
Eve girdiğimizde bana döndü ve konuşmaya başladı:
"Bak ufaklık benden habersiz bu evden çıkmak yok.Bahçeye bile habersiz gitmeyeceksin."
"Yani burda da tutsağım." babam gibi oda beni hapsetmişti.
"Teknik olarak seni kaçırdığım göz önünde bulundurulursa tutsağımsın.Ama tabi ki bu teknik olarak. Yanında ben varken istediğin herşeyi yapabilirsin ufaklık."
"Kimse senin liseye gittiğine inanmaz."
"Ne?"
"Ben liseye gitmek istiyorum."
"O zaman bende geliyorum."
"İşte bundan bahsediyodum tam olarak. Kimse senin liseye gittiğine inanmaz."
"Geç yazıldım ve bir yıl sınıf tekrarı yaptım." Yani gerçekten benimle liseye kaydolacaktı.
"İyi bahane. Ama neden böyle bi bahaneye ihtiyaç duyasın ki." Elbette ne söylemeye çalıştığımı anlamamıştı.
"Yani neden liseye kaydoluyosun ki zaten üniversite sonda değilmisin."
"Hayır. Altı yıllık üniversite okuyorum. Hem seninle kaydolmamın sebebi etrafında gezecek olan piçleri senden uzak tutmak olabilirmi acaba ufaklık." kaşlarım havaya kalkmıştı. İkisi birden çünkü tek kaş kaldıramıyorum.
"Hangi sıfatla?" o benim neyim oluyodu da bana karışabiliyodu.
"Kuzenin olarak. Yadadaha iyi bir fikrim var sevgilin olarak o piçleri senden uzak tutma yetkisine sahip olamaz mıyım acaba?"
"Hey eğer sen benim sevgilim olursanbir başkasıyla çıkamam ve ben artık şu aptal ilk öpücük saçmalığını bi hata sonucu sevmediğim ama yakıştığımızı düşündükleri için çıktığım çocuğa vermek istiyorum." cümlemi bitirmemle dudaklarıma kapaklanan dudakları beni olması gerekenden daha çok şaşırttı. Diyemeyeceğim çünkü bunu bekliyordum. Sonuçta beni çay partisi yapmak için kaçırmadı. Ama yinede şuan olmasını beklemiyodum. Ondan kurtulmak için geri geri giderek duvara yaslandım ama ondan kurtulamamıştım çünkü ben gittikçe o geliyordu. Alt dudağımı ıssırınca istemsiz olarak dudaklarım aralandı.Dili bu küçük boşluktan içeri girdi ve ağzımın içini keşfe çıktı. Hiç hareket etmiyordum sadece beni bırakmasını bekliyoedum. Öpmeyi bırakmıştı ama dudakları hala benimkinin üzerindeydi.
"Eğer başka bir erkeğin -insan yada hayvan türü fark etmez- yanına iki metreden fazla yaklaştığını görürsem hiç iyi olmaz.Ve bişey istiyosan gel benden iste." Konuşurken dudakları dudaklarıma değiyordu. Onu geriye ittim.
"Sanane ya! İstediğimle istediğimi yaparım. Kimi istiyosam onunla öpüşür istediğim kişinin altına girerim buna sen karışamazsın." saçlarımı kökünden sökmeye çalışan bir elle kendime geldim.
"Sen beni deli etmek mi istiyorsun küçük fahişe."
"Fahişe diye senin altına girip çıkanlara denir. Bırak beni."kollarına vurarak elinden kurtulmaya çalışıyordum.
"Haklısın ve yakında sende benim altıma gireceksin küçük fahişe." ellerini daha fazla sıkılaştırmıştı.Canım çok yanıyordu ve gözlerim dolmuştu. Ondan korkmuyordum. Burdan kurtulmak benim için çok kolaydı. Zor olansa burda kalmaktı. Ve ben zoru severim.
"Çok beklersin." dedim göz yaşlarıma aldırmadan.
"Ölene kadar vaktim var."
"Cehenneme kadar yolun var." ben daha ne olduğunu anlamadan yediğim tokatın etkisiyle yüzüm yana düştü. Göz yaşlarım artık yanaklarımın uzerinde geçtiği yerin arkasında ıslak bir iz bırakıyordu.Hiç ses çıkarmadım. Bekledim. Yüzüne bakmıyordum. Bakamıyordum aslında. Duvardan destek alarak ayakta duruyordum. Kafamın hemen yanına, duvara isabet eden yumrukla yerimden sıçradım. Korkmuştum.
"Kahretsin bana bak Azra!" çenemden tutmuş, beni ona bakmaya zorluyordu.
"Ben... ben özür dilerim." Şokun etkisiyleona baktım. Benden özür dilemişti.İşte bu gerçekten şaşırmam gereken bir konuydu.
"Yatmak istiyorum." dedim çatallaşan sesimle. Göz yaşlarım hala söz dinlememeksizin akıyordu.
"Tamam gel sana odanı göstereyim ufaklık." elimden tutarak beni merdivenlere yönlendirdi. Siyah bir kapının önüne geldiğimizde durdu. Kapıyı açtı ve benimle birlikte içeri girdi.
"Burası benim odam."
"Burda ne işim var benim o zaman."
"Artık benim yanımda kalıcaksın."
"Ama.."
"İtiraz istemiyorum. Artık benim yanımda kalıyorsun."
"Tamam." demiştim. Her ne kadar istemesemde mecbur sayılırdım buna.
"Şimdilik benim kıyafetlerimden alabilirsin."
"Teşekkür ederim." dedim buruk bir gülümseme eşliğinde.
"Tişörtlerim, ve gecelikler dolapta. İççamaşırları çekmecelerde. Sanırım gömlek yada pantolon istemezsin?" dedi gülümseyerek.
"Hayır. İsteyeceğimi hiç sanmıyorum."
"Tamam o zaman yarın alışverişe gidiyoruz."
"Gerçekten mi??" soruma cevap olarak kafa sallamakla yetinmişti.
"Ordanda sinemaya gidsek."
"Olur. Sen filmi izlersin bende seni. Ama ordan çıkınca bowlinge gideceğiz." o kadar mutluydum ki. İlk defa dışarı çıkacaktım. Sevinçten Emirin boynuna atladım.
"Seni seviyorum." aaov
"Bende seni ufaklık."
"Ben şey yani şey.."
"Biliyorum ufaklık kasma kendini birden heyecanla dedin. Öyle bişey yok aslında. Sonuçta sende haklısın. Ben olsam bende sevmezdim beni."
"Ama bana duygu sömürüsü yapıyorsun." dedim dudaklarımı büzerek.
"Üzgünüm ufaklık ama senin yanında böyle olmamak elimde değil."
"Hadi yatalım."
"Rahatsın tabi evden kaçarken benim üzerimdede gecelik olsa bende rahat olurdum." dedi gülerek
"Ya ne sandın oğlum."
"Gel bakalım buraya ufaklık. Sen kime oğlum diyorsun." beni kovalamaya başlamıştı. Yorulunca kendimi yatağa attım. Oda yanıma geldi. Kollarımı hemen boynuna doladım. O saniyede rüyalar etrafımı sarmıştı.
Umarım seversiniz.
Pazara kadar bekleyemedim ve bölümü şimdi attım. Aslında daha uzun yazıcaktım ama şuan göz kapaklarım şirinler tarafından aşşağıya çekiliyor.
İyi geceler.
Her zaman söylediğim gibi: sevmediğiniz birşey olursa lütfen söyleyin.
Sizi seviyorum. :)
Kalem kılıçtan keskindir. Savaşları engellemek için önce cehaleti yok etmeliyiz...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ELVEDA HAYAT
AzioneEnsemde hissettiğim nefes ile arkama döndüm ve elime gelen ilk şeyi korkudan ona fırlattım.Kırmızı sütyen. Tıpkı benim şuan olduğum kadar kırmızı.Elinde tuttuğu kumaş parçasını havada salladı. “Güzel bir hediye. Bunu neye borçluyum?” Kendini dünyanı...