"Jackson! Üçüncü soru ne?" diyerek biraz öne eğildim. Bay Kang telefonuyla ilgileniyor, bize bakmıyordu.
"D şıkkı."
"Peki ya on beş?"
"A."
"Kimden buldun?"
"Kendim yaptım, dostum."
"Silgiyi ver, aptal herif!"
Bir Fizik dersinden daha kalmamaya çalışarak kalıyorduk. Tabii, Jimin ve Jaehyun hariç, çünkü onlar her zaman çalışırdı ve bize de çalıştırırlardı. Ama Jackson ve ben Fizik'in f'sinden anlamadığımız için yine ve yine yapamıyorduk.
Önünde oturan Jaehyun'dan almıştır diye soru sormuştum ama Jackson'ın ipi ile kuyuya inilmeyeceğini bir kez daha görmüş oldum.
Bay Kang kağıtları toplarken huysuzca ben de uzattım ve anında sınıftan çıktım. Bahçeye çıkarak her zaman oturduğumuz çardakta bizimkileri beklerken benim ardımdan da Jackson geldi.
"Yine fena dibe vurduk."
"Annem notlarımı öğrendiğinde konsolumu yakacak." dediğimde gülmeye başladık. Sinirlerimiz epey bozulduğunda ufak gülüşlerimiz bir süre sonra kahkahalara dönüştü. O sırada yanımıza gelen, muhtemelen ilk sınıf olan kızları sonradan fark etmiştim.
"Merhaba." dedi kumral ve diğerine göre daha cılız olan kız.
"Merhaba?" diye kaşlarımı çattığımda esmer olan söze girdi. "Bizim bir arkadaşımız var ve senenin başından beri senden hoşlanıyor. Ona bir şans verebilir misin?"
O sırada, Jimin ve Jaehyun yanımıza geldi ve olayı çözmek istercesine, kuşkuyla kızları süzdüler. Ve Jackson duruma ayağını soktu.
"Elbette, çok ister! Arkadaşınızın adı neydi?"
Ona ne sikim yapıyorsun başlıklı bakışlarımdan atarken beni zerre sallamadan kızlarla konuşmaya devam etti.
"Hana. Üçümüz aynı sınıftayız. İşte şurada, karşıdaki bankta oturan siyah saçlı ve kırmızı kazaklı kız."
Hepimiz oraya doğru baktığımızda kız utanarak heyecanla burada diktiği bakışlarını kaçırdı ve yerinde huzursuzca kıpırdandı.
"Bakın, üzgünüm ama-"
"Cuma günü, okul çıkışı Neighbour Cafe, uygun mu? Jungkook seve seve gelecektir." diyerek dirseği ile böbreğimi taciz eden sarışına ihanete uğramışlığın çaresizliği ile baktım. Kızlar yanımızda hızla ayrıldığında avuçlarımı yüzüme yasladım.
"Jackson, seni geberteceğim."
Hızla Jimin'in arkasına geçerken sinir kat sayım daha da artıyordu. "Kötü mü yaptım? Yıllardır sapsın, dostum! Birileriyle konuşman lazım."
"Evet, haklısın. Hiç tanımadığım ve hoşlanmadığım biriyle!"
Tam uzanıp onu oradan çıkaracaktım ki, Jimin ellerini göğsüme yaslayarak beni durdurdu. Kalbimin hızlanmaması, hızlanırsa da, onun fark etmemesi için dua ettim.
"Ne oldu az önce?" diye sorduktan sonra ellerini indirdi ve önünde kenetledi. Onda nadir görebileceğiniz bir ciddiyet vardı sesinde. Jaehyun kolunu Jimin'in omzuna atarak aynı soruyu sordu.
"Ben de anlamadım. İki tane kız geldi ve bir arkadaşlarının senenin başından beri benden hoşlandığını, ona bir şans verip veremeyeceğimi sordular. Ben de tam kibar bir dille reddetmek üzereydim ki, Jackson çenesini açtı ve bir daha kapatmadı. Şu an hiç istemediğim ve tanımadığım biriyle randevum var, hani bana alkış?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ᴇᴠᴇʀʏ ʏᴏᴜ ᴇᴠᴇʀʏ ᴍᴇ | ᴊɪᴋᴏᴏᴋ (ғɪᴠᴇ sʜᴏᴛ)
FanfictionJimin korunmaya muhtaç, narin bir karahindibadır. Jungkook ise her zaman onu koruyacaktır. Hikayenin tüm hakları @bugsbunnytff'ye aittir. Aynı isimli Larry kurgusundan Jikook'a uyarlanmıştır.