YAZIM/ANLATIM VB HATALARIM OLURSA LÜTFEN BENİ UYARIN. HER TÜRLÜ ELEŞTRİYE AÇIĞIM.
Şiddetle yağmaya devam eden yağmura lanet ederek adımlarımı hızlandırdım. Klübeye yaklaşmıştım ancak yürümekten ağrıyan bacaklarım isyan ediyordu. Çıplak ayaklarım çakıl taşları ve kırık dal parçaları yüzünden parçalanmış, yara bere içinde kalmıştı. Elimi klubenin bahçe kapısına götürdüm. Demir kapı sararmış ve paslanmıştı. Kulptaki kolu zorlayıp kapıyı açmaya çalıştım. Açılmıyordu. İki elimi de kapıya yerleştirip ittirmeye çalıştım. Ah lanet olsun! Sıkışmıştı.Ayaklarımı kapıdaki çukurlara koyduktan sonra ellerimi de kapının üstüne yerleştirdim. Aşşağıdan destek alarak kendimi yukarı doğru çekmemle ayaklarımı karşı tarafa atmam bir olmuştu. Bedenimi döndürüp kendimi bahçeye attım. Tanrım! Uğraştığım şeylere bakar mısın?
Kirli saçlarımı savurup bahçede yürümeye başladım. Bahçe dediğime bakmayın. Ne bir çiçek ne bir ağaç ne de ot vardı. Sadece çamur. Islak, çakıl taşları ve solucanlarla kaplı bir çamur. Aman tanrım, solucan!
Çığlık atarak klubenin kapısına doğru koştum. Hayatımda ilk defa bu kadar çok solucan görüyordum ve bu gerçekten rahatsız ediciydi.
Elimi yumruk yaparak parmak uçlarımla iki kere kapıya vurdum. Umarım içerde biri vardır ve en azından yağmur durana kadar klübede kalmama izin verir. Yoksa ya soğuktan ya da ormandaki vahşi hayvanlar tarafından öldürülebilirdim.
Büyük bir sükunetle kapı önünde beklemeye devam ettim. Fakat bir hareketlilik olmamıştı. Bu sefer kapıya daha güçlü vurarak seslendim "Hey! Orda kimse var mı?"
Umutla kapının açılmasını beklerken yine sardı etrafı sükunet. Elimi aşağıya indirip kafamı kapıya yasladım. Kimse yoktu işte! Ne diye umutlanıyorsam sanki. Burada birilerinin yaşama olasılığı bile oldukça düşüktü. Sinirle yandaki duvara yumruk atıp "Gerçekten mi? Hadi ama! Her şey daha ne kadar zorlaşabilir söyler misiniz acaba? Mesela şuraya bir ayı koyup üstüme saldırtabilirsiniz. Yada yerdeki solucanları birleştirip- Ah! İyice saçmalamaya başladım." diyerek kendi kafamda kurduğum tanrılarla olan konuşmama son verdim. Beni duyduklarını elbette biliyordum ve böyle konuşmam benim açımdan oldukça tehlikeliydi fakat sinirlenmiştim. İlk günden bunlar yapılır mıydı yahu?
Ben tam bahçeye doğru hareket etmişken kapıdan gelen tıkırtılı sesler ve küçük bir çocuğun sesi ile hızla geri döndüm.
"Buralarda ayı falan olmaz şapşal şey. Onların annesi babası burayı yasak etmiş onlara, gelemiyorlarmış."
Gülümseyerek onu inceledim. 5 ya da 6 yaşında olmalıydı. Kocaman mavi gözleri bilmişlikle parlıyordu. Kahverengi saçları benimkisi kadar kirli ve uzundu. Kaşlarımı kaldırıp ona cevap verdim.
"Öyle mi yakışıklı? Peki sen nerden biliyorsun bunları?"
"Ben her şeyi bilirim" diyerek kendinden emin bir bakış fırlattı bana.Gülmemek için zor tutuyordum kendimi.
"Peki Bay Bilmiş, evde konuşacağım başka biri daha var mı acaba?" diye sorduğumda yüzü asılmıştı.
"Hayır. Burda uzun süredir tek başıma kalıyorum."
Duyduklarım karşısında şaşkına dönerken ona bir adım yaklaşıp eğildim.
"Bir ailen yok mu?"
Cevabını tahmin edebiliyordum ve sorduğumda pişman olmuştum.
"Hayır. Ya senin?"
Uzun bir süre sessiz kaldım. Benim bir ailem var mıydı? Onlara dair hiçbir şey hatırlamıyordum. Annemi, babamı... Bir kardeşim var mıydı onu bile bilmiyordum. Kafamı olumsuz anlamda salladım.
"Sanırım yok."
Mavi gözleri hüzünle dolmuş dudakları büzülmüştü. Yeni bir soru çıkmıştı ağzından.
"Peki ya kalacak yerin?"
***
Elimdeki elmayı bir kere daha dudaklarımın arasına götürdüm. Dünyaya geldiğimden beri bir şey yememiştim ve oldukça açtım. Şimdi ise küf kokulu bir odada oturmuş karşımdaki küçük çocuk ile elma yiyordum.
Son kalan dilimi de yuttuğumda bakışlarımı tekrar minik çocuğa döndürdüm. Kalacak bir yerimin olmadığını ve yarın sabah yola çıkmam gerektiğini söylediğimde beni içeriye çekip onunla kalmamı istemişti.
"Burdan ayrıkdığında ne yapmayı planlıyorsun?"
"Virginia kumsalına gideceğim. Orada okuyup hayatıma devam etmek istiyorum."
"Orda kalacak bir yerin var mı?"
Bu soru ile ağzımdaki elma dilimini çiğnemeyi bırakmış düşünmeye başlamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SINIR
RomanceAyağımı bir kez daha çamurlu suyun içine soktum. Soğuk yağmur suyu dizlerime kadar uzanıyor, eski ve kirli beyaz geceliğimin pilelerini ıslatıyordu. Hızla yağmaya devam eden yağmur suyun seviyesini yükseltiyor, adım atmamı daha çok zorlaştırıyordu...