.
.
.
Odadakiler şaşkınlıkla namjoon'a bakıyordu. Belki de tek şaşkın olmayan taehyung'tu. Lanet olsun ki aklından ne geçtiğini biliyordu ve onu kesinlikle duymak istemiyordu."Ne olursa olsun yaparım. Yeter ki ne ona zarar gelsin ne de bana. "Dedi sesi sonlara doğru kısılırken. Birkaç saat önce olan cesareti tamemen uçmuş, kendini savunmasız hissediyordu.
"Kesin olmamakla birlikte olacak bu söylediğim şey. "Diye cümlesine başlamıştı. Bu saatten sonra o da hiçbir şeyden emin olamıyordu.
"Eğer seni seven bir omega ile esleşirsen mühür kırılabilir. Burada önemli olan nokta omeganın da seni mühürlemesi ve eş olmanız. Eminin ki seni seven omegalar vardır. Öyle değil mi? "Sorusunu sorduğunda gözleri Mike'ın üzerinde dolaşıyordu. Mike sessiz kalarak kafasıyla onayladı onu.
"Hiç kimseye zarar gelsin istemiyorum. Bu aptallığın bir daha tekrarlanamaz. Ne kadar büyük bir hata yaptığının farkındasın değil mi? Bu kadar acınacak hale düştüğüne inanamıyorum. Umarım kendine çeki düzen verebilirsin. "Diye cümlesini tamamladı namjoon.
Mike kafasını kaldırıp kimseyle göz göze gelemiyordu. Namjoon, jin'e bakacağını söyleyip salondan ayrılmıştı.
Jungkook ve jimin yorgunluk ile koltuğa oturmuş ve birbirine yaslanmıştı. Jimin bu ihaneti haketmiyordu. Sevgili arkadaşından bu darbeyi bekleyemezdi.
"Mutlu musun Mike? "Diye sordu taehyung sessizliğini bozarak. Mike kafasını kaldırıp ona bakmıştı. Böyle bir durumda nasıl mutlu olabilirdi.
"Hayır. "Dedi oldukça keskin sesiyle. Bu omega her zaman sinirini bozmayı başarıyordu.
"Mutlu olman gerekmez mi? Bir düşünsene. Hiç olmadık zaman da sevgilileri olan birisini mühürlüyorsun. Artık sana ait oluyor. Ne kadar mükemmel bir duygu değil mi? Birilerinin size ait olması onurunu okşuyor olmalı. Size ruhen ve bedenen ait oluyor. Onun üstünde hak ıddia ediyorsun. Istediğinin bu değil miydi Mike? "Dedi alaycı tonuyla. Kelimeleri sert ve keskindi. Öyle ki konuşması Jungkook'a dokunmuştu.
"Istediğim bu değildi. Onu seviyordum. Ama o beni değil sizi seviyordu. Bana asla karşılık vermedi. Ona defalarca kez yalvardım, sadece bir şans vermesini istedim. Ama o yapmadı. Ben de bu yüzden -"Diye kendini savundu. Ama bu savunması oldukça saçma geliyordu kulağına.
"Bu yüzden ona sahip olmak istedin değil mi? "Alfa onu onaylamış ve kafasını yere eğmişti. "Böylelikle onun vücuduna da sahip olacaktın. Onu düşünürken kendine dokunduğunu biliyorum Mike. Demek ki sen onun kalbini değil, sadece vücudunu istemişsin. "Dedi. Dişlerini birbirine bastırdı ve karşısında ki alfaya sert bir yumruk attı.
Alfa beklenmedik yumruk ile yere düşmüştü. Taehyung kendini sakinleştirmek için sevgilisinin odasına ilerledi. Kapıdan girmeden önce arkasına döndü ve son kez alfaya baktı.
"O kişi her kim ise sabah olunca getir ve bu işi bugün bitirelim. "Alfa, öylece kapıdan girişini izlemişti.
Burnunda ki kanı elinin tersi ile sildi. Ayağa kalkmadı, yerde oturmaya devam etti. Cebinden telefonunu çıkardı.
Kırılmış ekranını umursamadan rehberinde gezinmeye başladı. Elleri titriyordu alfanın, bu durumun içerisinde olmaktan nefret etti.
Birkaç kez arama yapmıştı. Tanıdığı omegalar ile konuşsa da kimse teklifini kabul etmemişti. Umudunu yitireceği sırada güzel bir kızın resminin üzerinde durdu. Bu oydu. Ona defalarca kez çıkma teklifi eden kızdı. Acaba bu durumu öğrendiğinde onu sevmeye devam edecek miydi?
Birkaç dakika kızın fotoğrafına baktı. Onun hayatını mahvetmek istemiyordu. Evet onu seviyordu ama sadece arkadaş olarak. Ona başka hisler hissetmiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
THE PERFECT STRANGER
FanfictionJimin sadık birisiydi. Sevgisine ve sevdiklerine her zaman sadık kalmıştı. Belki bu yüzden 3 yıl boyunca tek başına küçük bir bebeğin büyük sorumluluğunu almıştı. Jungkook o üç yıl içinde biraz pişman olduğunu hissediyor ama yaşamak zorunda olduğu...