ay tanrıçası selene.

1.2K 215 87
                                    

Bir çiftlik arabasının arkasında, yorgunca başını yaslayıp eski bir tahta kirişe; yarın yokmuşçasına gülerdin. Oysa çok yorgundun Chan öyle iyi bilirdim ki bunu.

Ellerinin üzerindeki o hiç geçmeyen yaralarına her gün  bir yenisini  eklerdin. Gerçi yaralarını da önemsemezdin sen.

Dıştan görse biri seni mesela; sanırdı  ki dünyadaki en mutlu adamsın, ama içini gördüm Chan.

Görüverdim bir anda ve sanki nefesimi kestiler.

Yine o; her gün fabrikaya gittiğimiz eski taş yoldaydık. İçmiştin ve sebebini de bilmiyordum.

Karşılaştık seninle yolda. Önce tanıyamadın beni kısık gözlerin daha da kısıldı sonrasında gülerek selamladın.

Öyle zarif öyle armonikti ki keşke dedim Chan; keşke sabah olana kadar iyi geceler dilesen bana.

Dünyanın her bir yerinden bir şarkı havasında.

Sonrasında durgunlaştın, seni eve götürmeyi teklif ettim; hızlı bir reddedişle bildirdin bana kararını.

Şaşırdım böylesine zarif bir çocuğun reddedişine.

Belki de seni; kimseyi reddetmediğini bildiğimiz için mi zarif buluyorduk Chan? Kimseyi reddetmediğin için mi zayıf buluyorduk?

Oysaki hırçın bir anın okyanusa benziyordu belki de. Aslına bakarsan öyle de zarif olurdun Chan.

Sen sanki hep zariftin.

Zarif yaratılmıştın ve sanki tanrı bizi birer kopya seni tek yaratmıştı.

Biriciktin ve çok güzeldin Chan. Adımların savsaklaşınca seni dere kenarına götürdüm. Ellerini yüzünü yıkadım serin sularda.

Gözlerinde bir yangın vardı sebebini bilmediğim. Öylesine derin öylesine sıcaktın ki Chan.

O gece yüzün hiç kurumadı. Ay ışığının altında ağladın bana. Ben duyguları küt hayatı küçük bir kasaba çocuğuyum. Sen hiçbir zaman benim gibi olmadın.

Farklıydın. Doğruların başkaydı. Ama gerçeğimiz aynıydı seninle. İkimiz de bu eski kasabaya hapsolmuştuk. Sen bu yaz bitimi kente gidecektin üniversite için, para biriktiriyordun fabrikada çalışıp. Bir kurtuluş yolu çizmiştin kendine. Bense horantanın tekiydim. Bir seni seviyordum işte. Benim de kurtuluşum sendin sanırım.

Geçmişi düşündükçe aslında; fabrikadan kasabaya dönerken yaptığımız her yolculukta gözümü senden alamıyordum. Hep sana bakıyordum aslında.

Kim ne derse desin çok güzeldin. Ay vursa yüzüne bir Selene'ydin benim için. Güneş vursa Ra'ydın.

Hiçbir mitolojinin hiçbir tanrısı yetmezdi seni anlatmaya. Bu yüzden sanırım senden de bir miktar nefret ettim.

Senin için kız gibi deyip dışladıklarında lisedeyken, katıldım onlara. Ama aslında hepimiz vurgunduk sana az biraz. En çok da sessiz sessiz yarı sarhoş dere kenarında ağladığında fark ettim bunu.

Tek bir şey dedin bana o gece.

'Beni neden sevmediniz?'

Hepimiz seni sevdik Chan. En çok ben sevdim belki de. Sana öyle vurgunum ki yürek ağrımın olmadığı bir günüm bile yok artık.

O geceden sonra beni hiç görmemiş, hiç yanımda ağlamamış gibi davrandın. Ertesi günü gelip bana ne dediğini hatırlamadığını söyledin. Dediklerini unutmamı, seni görmezden gelmeye devam etmemi söyledin.

sen söylediğim en güzel şarkısın. banginhoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin