Back To You Jikook✔️

End

Vote ve Youm yapmadan geçmeyin
☀️lütfen☀️

Zaman çok çabuk geçen ve tükenen bir şeydi. Öyle hızlıydı ki 7 ayı alıp götürmüştü bile. Küçük omega kendinden beklenmeyecek büyüklükte olan karnıyla etrafta dolanırken alfa olan ise her an olabilcek iyi ya da kötü her şey için hazırda bekliyordu. Aşermeler, depresyonlar, yersiz azmalar, sürekli gelen tuvalet ihtiyaçları gibi gibi bir sürü rutin kazanmışlardı bu yeni süreçte. Jimin normalde de hareketli bir kurtken şimdi karnındaki yavrusu sayesinde daha da hareketlenmişti sanki. Ya da alfa olan onu sürekli göz hapsinde tutmaya çalıştığından böyle düşünüyordu. Ama gene de çok fazla hareket ediyor hatta çok fazla konuşuyordu küçük olan. Şaşırtıcı bir şekilde bazı geceler kocasının kolları arasındayken bile bir şeyler mırıldandığı oluyor, uyuyan kocasını uykusunda tebessüm ettiriyordu. Şimdi ise yaklaşık bir saattir izledikleri dizi hakkında hiç aralıksız yorum yapıyor, soluklandığı kısacık süreçte ise önündeki büyük puding kasesini kaşıklıyordu.

Jm: Sen beni dinliyor musun?

Jk: Hım.. ne?

Jm: Resmen 1 saattir boşuna mı konuşuyorum yani?

Jk: Hayatım öyle d-

Jm: Sus hiç konuşma! Ben burada sana bir şey anlatıyorum sen dinlemiyorsun bile beni. Hem ne düşünüyorsun sen?

Jk: Hiç öyle dalmışım sadece.

Jm: Tabi kesin diğer omegalara dalmışsındır. Zaten iyice şiştim göbeğim desen benden 5 adım önde gidiyor. Tabi bana değil diğer omegalara dalarsın.

Küçük olan iç çekmeye başladığında Jungkook girdiği küçük çaplı şoktan çıkıp hemen arkasından sarıldığı bedeni kendine döndürdü.

Jk: Jimin? Çiçeğim birde ağlıyor musun?

Jm: Tabi ağlıyorum. Hem inkar bile etmiyorsun yani başka omegalara daldığını. Pes yani sana pes!

Jk: Meleğim yok öyle bir şey. Sana yemin ediyorum sadece sana dalıyorum ve seni düşünüyorum. Hem ben gene seni düşünüyordum neden ağlıyorsun şimdi sevgilim?

Jm: Hımm beni düşünüyordun demek? Hem niye ağlamayayım ki beni düşünüyor olsan bile şu halime bak. Tıpkı şu tekli koltuk gibi oldum. Hem bu pudinge ne koydun çok güzel olmuş ya? Hep yiyip şişeyim diye yapıyorsun değim mi?

Jk: Hayatım şiştiğin falan yok. Hem şişsen bile benim gözüm senden başkasını görebilir mi? Ben sen olmadan nefes bile alamı- Jimin ne yapıyorsun?

Jm: Hadi sevişelim.

İşte 7 aydır hayatları aynı bu rutinle devam ediyordu. Jimin duygudan duyguya atlıyor zavallı kocasını zora sokuyordu. Hatta bir gece tam sevişmelerinin ortasında kahkahalarla gülmeye başlayıp ardından da ağlayarak kendini banyoya kilitlemişti. Jungkook ise önünde daha iki dakika önce sevgili eşinin içinde olup rahatlamaya çalışan şişliğiyle öyle baka kalmıştı küçük sevgilisinin ardından. Bütün bu olanlara rağmen Jungkook her daim eşinin arkasında olmuş ve onu hep alttan almıştı. Çok seviyordu eşini, tıpkı omega olan gibi.

Jimin karnındaki bebeklerin varlığını öğrendiğinden beri içindeki kuşku ve acaba sorularıyla kendi kendine düşünmeye devam etse de, Jungkook eşinin korkularının ve bu dalgınlıklarının sebebini bilip anladığından onu daha da el üstünde tutmaya çalışıyordu. Jimin sanılanın aksine nazlı ya da mızmız biri değil aksine sabırlı, her şeyi içinde yaşamaya çalışan ve etrafını fazlasıyla önemseyen biriydi. Tabi konu kendi bebekleri olunca da daha bi hassaslaşmıştı haliyle. Kendi anne ve babasını hiç görmeden sadece fazlasıyla yaşlı olan beta amcasıyla büyümüş olması da bu hassaslığının en büyük sebebiydi. Zaten amcasını da orta okula geçtiğinde kaybetmiş o zamandan beri kendi başına, Jungkook ve diğerlerine -Taehyung, SeokJin ve Namjoon- tutunarak ayakta durmuştu. Hamileliğinin ilk aylarda sırf bu sebeple çokça ağlamış ve düşünmüştü küçük omega. Acaba anne-baba sevgisini bilmeden kendi bebeğine nasıl verebilecekti bu sevgiyi. Özellikle de aile sevgisini. Ne kadar eşinin ailesi onun hep yanında olsalar da işte insanın kendi ailesinin yerini tutmuyordu hiçbir şey.