36 ・ you lied to me

8.4K 933 535
                                    

Bir türlü uyuyamamış, Jungkook'u rahatsız etmemek için istediğim pozisyonda da yatamamıştım. Düzenli nefes alışverişlerini dinleyerek bir süre karanlık tavanı izledim ve içim mutlulukla dolarken sessizce geniş yataktan kalktım.

Yumuşak adımlarla ve el yordamıyla merdivenden inip telefonumun yanına geldiğimde tuttuğum nefesimi verdim. Evin içi o kadar sessizdi ki nefes almaya bile korkarak hareket edebilmiştim.

Telefonun tuşuna basılı tutup açılmasını beklerken kendi kendime sırıtıyordum. O kadar mutluydum ki içim içime sığmıyordu ama doğru dürüst sevinemiyordum bile. Mükemmel bir gece geçirmiş, yorgun düşmüştüm. Buna rağmen uyuyamamamın nedeninin ne olduğunuysa bilmiyordum.

Sonunda telefon açıldı, bir anda titreyip bip sesleri çıkarmaya başladığında yüreğim ağzıma geldi. Jungkook'u uyandırmaktan korkarak ekran şifresini girmeye çalışsam da telefon donmuştu ve parmağımı okumuyordu. Kalbim göğüs kafesimde deli gibi atarken parmağımı hoparlör kısmına bastırıp sesi olabildiğince azaltmaya çalıştım.

Sonunda ses kesildiğinde üst kata kulak kabarttım. Ayak sesi duymayınca ekranı açtım. Bir sürü cevapsız çağrı ve sms'le karşılaştığımda şaşırdım. Tüylerim bir anda diken diken olurken aklıma her türlü olasılık geldi ve korkuyla dizlerimin üstüne çöktüm. Birine bir şey mi olmuştu?

Telefonu sessize aldığımdan emin olup internetimi açtığımda yine bir bildirimler sürüsüyle karşılaştım. Hoseok ve Jimin hem özelden hem de gruptan yüzlerce mesaj atmıştı. Korka korka grup sohbetine tıkladım.

Konuşmalarının genel hattından bir şey anlamasam da Jimin'in acilen dinlememi istediği ses kaydından bir şeyler anlayabileceğimi umdum. Dikkatlice sesi bir diş artırıp telefonu kulağıma dayadım.

İlk başta boğuk bir müzik sesi duyuluyordu. Aniden kelimeleri ağzında yuvarlayarak konuşan Seokjin'in sesini duyduğumda yerimde sıçradım.

"Özür dilerrim. Beni afet lüt-fen. Teyung... Yüzüme bağksana ya. Özzür dilyorum senden."

Araya Jimin'in sesi girdi:

"Taehyung değilim ben gerizekalı. Anlattıklarını tekrar et. Yoongi'nin yediği boku anlat."

"Yongi kim? Bok mu yemiğş- HIK. iyrenç. Jungkok'u tanyo musun? O kötülük yaptı. Yalan söyledi."

Kalbimin teklediğini hissettim. Parmaklarım ses kaydını durdurma isteğiyle karıncalansa da nefesimi tutup dinlemeye devam ettim.

"Ona yapma dediğm. Önce tımam dedi ama belki hoşlanmıştır Tae'den. Bilmiyoğm. Yunki sarışını sevyo. Var ya kısa boylu olan- HIK. Ona aşk olmuş."

"Kısa boylu değilim ben pezevenk. Doğru dürüst anlat. Jungkook'un piçliğini de anlat."

"Hehe. Piç dedin neğ kıdar ayıb. Bilyo mısun ben Tae'yi çok seviyorrum. Ama Yunki ve Conkuk da çok sevyom. Çok arada kaldım. Üzmek istmedim."

"Of kes artık da anlat be."

"Conkuk yalandan yaztı Tae'ye. Var ya civciv givi çoçuk onun numarasını alcaktı. Kandırdılar oğluşumu. Çok kızdım ama dinlemedileğr."

Arkada çalan müzik değişti. Güm diye bir sesin ardından hışırtılar ve bağrışmalar geldi. Kalbim kanarken sustum. Yapabileceğim ne vardı ki başka... Duyduklarım karşısında tepki veremeden sadece susup dinlemeye devam ettim.

"Lan telefonumu kırıyodun mal."

Hoseok'un sesi duyuldu.

"Gelirken düşüremedim bari koltuğa sert bırakayım dedim. Ne var yani?"

gay bloggers | taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin