12: "Beni öldürdüler, haberin yok."

987 120 401
                                    

"Ey bütün yorgunlar ve yükü ağır olanlar! Bana gelin, ben size rahat veririm. Boyunduruğumu yüklenin, benden öğrenin. Çünkü ben yumuşak huylu, alçakgönüllüyüm. Böylece canlarınız rahata kavuşur. Boyunduruğumu taşımak kolay, yüküm hafiftir."

-Matta 11,28-30 

Gözlerimi esir alan güneş ışığı sayesinde, yavaşça araladım göz kapaklarımı. Hava hafif bir şekilde esiyor ve perdeleri uçuşturuyordu. Çıplak tenimde bırakılan yumuşak dokunuş beni sevindirse dahi, üşümeye başlamıştım. Siyah yatak örtüsü kasık bölgemi kapatmış ve beni bir tablonun içindeymiş gibi hissetiriyordu. Bir duvarı süsleyecek kadar değildim.

Gözlerimi tavana kaldırdım ve elim ile yan tarafımı yokladım. Taehyung gitmişti ve yan tarafım boştu. Gözlerim biraz ilerde duran tabloya kaydığında yutkundum. İyice inceledim ve sorguladım. Ben bu resimde kime tapıyordum? Daha doğrusu ben neden birine tapıyordum? Verdiği mesaj çok belliydi. Benim bir şeye inanmamı ve tutunmamı istiyordu.

Derin bir nefesimin ardından yavaşça yataktan kalktım ve telefonuma gelen mesaj ile çekmeceye ulaştım. Chanyeol mesaj atmıştı, yapanın kim olduğunu bulduğuna dair. Bitsin istiyordum artık, ruhumu serbest bırakmak istiyordum. Canıma kıymak, kendimi bu dünyadan silmek istiyordum. Ben ölmek, yok olmak ve unutulmak istiyordum.

Önce soğuk bir duş aldım, ardından siyah kot pantolonumu giydim. Kahverengi tişörtümü üzerime geçirdim ve şapkamı taktım. Ben bugün son kez birinin nefesini kesecektim. Çünkü anlıyordum, farkındaydım. İnsanların pis zihnini öldüremiyordum, bedenlerinin bir önemi yoktu. Öldürdüklerimin hepsinin amacı aynıydı, güçsüz olanı yok etmek. Tüm hisler boğazıma bir yumru olarak oturdu.

Sanırım artık sona geldiğimi hissediyordum. Ellerim titrerken çekmecede duran, siyah deri kaplama defterimi aldım. Bu sefer oraya öldürdüklerimin ismini değil, kendi ölümümü yazacaktım. Taehyung'un ne hissettiğimi bilmesini istiyordum. Yaşadıklarımı değil ama, ne hissettiğimi bilsin istiyordum. En azından kafasını gökyüzüne kaldırdığında, uçan tek kuşun ben olduğumu anlasın istiyordum.

Sevdiği, aşık olduğu, dinini hiçe saydığı adamın bir yalancı ve katil olduğunu bilmesini istiyordum. Buna hakkı vardı ve bunu benim tarafımdan bilmeliydi. Ona en güzel vedamı ve hislerimi yazacaktım. Ama onu nasıl bırakırdım bilmiyorum. Beni kelepçeleyip, o mu götürürdü? Yoksa bana bir başkasının dokunmasına izin verir miydi? Belki Taehyung benim nefesimin kesilme sebebi olurdu. Defteri açtım, siyah kalemlerden birini aldım.

Şerif Taehyung;

Ben bunu nasıl yazdım ve nelerle baş ettim inan bilmiyorum. Bunları okuyacaksın ve bu ne saçmalıyor diyeceksin değil mi? Saçmalıyorum çünkü seni kırdım. Seni parçaladım ve seni yok ettim. Özür dilerim Taehyung, yemin ederim bilsem, bana senin gibi birinin geleceğini bilsem bunu yapmaktan yine vazgeçmezdim. Şimdi neden vazgeçiyorsun diyeceksin değil mi?

Ben senden vazgeçiyorum Taehyung. Ben bizden, kendimden vazgeçiyorum. Tanrı zibilyon tane belalarını yamacıma iliştirdi. Kurtulamıyorum, nefes alamıyorum. Çırpındım, yemin ederim yanında bir fanusa kapatılan balık gibi çırpındım. Sana yemin ederim, bir Tanrı'm ve inancım yok ama sana yemin ediyorum Taehyung. Ben seni çok sevdim, göğsüme saplanan her türlü günah, acı, zehir hepsini sevdim. Çünkü hepsi senden geldi.

Ben seninle varoldum, nefes aldım. Annem, babam, kardeşim yok benim. Öldüler, öldürüldü.
Beni de öldürdüler Taehyung, sevgilini çoktan öldürdüler. Bak ne sen bildin, ne ben söyledim. Bunları neden mi sana söylüyorum? Bil diye. Yalan söyledim sana, sakladım senden her şeyi. Ama şimdi bunları bil adam, seni seviyorum. Ölsem bile seni seviyorum. Ben ölsem dahi bir tek seni sevdim, sana geldim. Evlen Taehyung, hayatını kur.

Evilest ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin