Bölüm 1- Geçmişimdeki Gelecek

66 7 11
                                    

                        Cennetten koparılmış gibi hissettiren bir yaz gününe gözlerimi açtım, her şey oldukça huzurlu ve güzel ama sıradan bir gün gibi hissettirse de aslında değil gibiydi de... Sürekli uyku mahmurluğundan şikayet ederek uyanan ben bu sefer oldukça dinç hissediyordum kendimi, sanırım bugünüm güzel geçecek diye düşündüm ama erken kanıya vardığımı saliseler içinde anlayacaktım. Yüzümü yıkamak için banyoya yöneldim ama olduğum yerde donakaldım... Neler olduğunu idrak edemedim, konuşmak istedim konuşamadım, kaçmak istedim kaçamadım, çığlık atmak istedim ama ağzıma kilit vurulmuş gibiydi hiç bir şey yapamadım. Şaşkınlığımı üzerimden atamadan annem yanıma gelmişti ve okula geç kaldığım için söylenip duruyordu kafamı çevirip yüzüne bakmamla gözlerimin yanması bir oldu. Benim annem ölmüştü... ''Hala süsleniyor musun sen okula geç kalacaksın hadi çabuk ol'' diye beni uyaran anneme aniden sarıldım ve haliyle annem çok şaşırdı ''İyi misin Melisa?'' diye de ekledi ardından. Gözlerimden süzülen yaşlara mani olamıyordum ''Seni çok özledim'' dedim ''Rüyada mıyım ben?'' diye de ekledim ama annem bu sefer iyice endişelenmeye başlamıştı ''Ne?'' diyebildi sadece ama ben onun o sorusuna cevap veremedim çünkü ne cevap verileceğini bilmiyordum.  2 yıl önce kanserden ölen annemi karşımda görmemi ve 15 yıl önceki bedenimde olmayı beklemiyordum ki zaten de beklenilecek bir şey değildi de. Her şeyi anlamaya çalışıyordum neler olduğunu, bu hale nasıl geldiğimi, annemin nasıl hayatta olduğunu, neden eski evimde yaşayıp hala lise öğrencisi olduğumu... Ama hiçbirine akıl erdiremiyordum.  Anneme sarılmayı bıraktım ve okula gitmeye karar verdim sonuçta neler olduğunu öğrenmem ve araştırma yapmam gerekiyordu lakin annemin benim için endişesini gözlerinden anladım ve sakinleşmesi için ''Sorun yok anne sadece biraz sinirlerim bozuk.'' dedim ve hazırlanıp evden kaçarcasına çıktım annem ise bu garipliğim karşısında biraz şaşırmışa benziyordu. 


                 Kulaklıklar kulağımda kasvetli havada kasvetli bir ruh hali ile okula doğru gidiyordum ve neler olduğuna dair fikir yürütmeye çalışıyordum ama hiçbir fikrim olmaması işin ironik kısmıydı galiba. Derin düşüncelere büyük ve anılarla dolu okulumun dış kapısına vardığımda son verdim ardından derin bir nefes alıp ne olursa olsun pes etmemeyi kendime hatırlatarak okula doğru ilerledim. Her şey aynıydı tıpkı anılarımdaki gibi... Ama her şeyin aynı olmasını istediğimden emin miydim bilmiyorum. Saatime gözüm iliştiğinde dersin bitimine son on dakika olduğunu gördüm ve koşarcasına merdivenleri tırmanmaya başladım ve kapıya ulaştığımda sınıfta öğretmen olmadığını gördüm, kapıda bana kaşları çatık bir biçimde bakan arkadaşım ''Boş dersi kaçırdığına inanamıyorum.'' diye sitem etti ve ben yanıt vermeden yanından geçtiğimde kaşlarının arasındaki çizgiler daha da belirdi. ''Bir sorun mu var? Neden bu kadar ruhun çekilmiş gibi davranıyorsun?'' diye bir soru yöneltti. Selin'e geçmişte hiç yalan söylemedim lakin şuan gerçeği de söyleyecek durumda değilim bu sebeple sadece ''İyiyim.'' demekle yetindim ama eğer Selin geçmişten tanıdığımla aynı kişi ise bu konu hakkında peşimi bırakmayacağını biliyordum ki bildiğim gibi de oldu. Rahatsız bir yüz ifadesiyle yanıma yaklaştı ve ''Gerçekten bir şeylerin ters gittiğini anlayabiliyorum ama sanırım sana anlatman için biraz zaman vermeliyim.'' dedi ve sırasına geçti ve bu konunun şu anlık üstüne gidilmemesi sebebiyle derin bir nefes alabildim.  


                       Okul gününün bitişine kadar sıkıntıdan patlayacak gibi hissettim... Lisedeki sabrımı olgunlukta kaybetmiş olduğumu yeni farkına vardım. Sanırım gençken bazı olaylara, eylemler ve zorluklara daha fazla tolerans gösterme ve dayanma gücümüz varmış şimdi ise stresten midir bilmiyorum ama tüm gün sıkıcılıktan cehennem gibi geçti sanki. Sürekli kafamda neler olduğu hakkında bin bir türlü tilki dolaştığından ne konuşmalara ne derse ne de arkadaşlarıma dikkatimi verebildim ve bu dalgınlığım diğer arkadaşlarım tarafından da fark edildi lakin yüzüme karşı bir sitemde bulunmadılar. Yanımda benimle birlikte yürüyen Selin de en az benim kadar sessizdi çünkü beni ilk kez böyle görüyordu ve bundan endişe duyması oldukça olağandı. Aniden ona doğru dönüp ''Şu suratını asmayı bırak ve eve git güneşli günün keyfini çıkar benim kütüphanede işim var ama işim bittikten sonra sana yazarım ve beraber vakit geçirebiliriz.'' dedim suratımdaki zoraki gülümseme ile ve o da bana daha da kaşlarını çatarak baktı ardından ''Ne kütüphanesi? Ne işin var ki kütüphanede?'' diye bir soru yönelttiğinde gülümseyip ''Bir proje hakkında araştırma yapmak istiyorum .'' dedim ve bana onaylar bir biçimde kafasını sallayan Selinle sarılıp yollarını ayırdık. Açıkçası bu kadar çabuk ikna olmasını beklemiyordum ama benim işime gelmişti ve buna fazla kafa yormayıp kulaklıklarımı çantamda bulmaya çalıştım lakin uzun bir süre çantamın içini karıştırmama rağmen hala bulamıyordum ayrıca önüme bakmadan yürümeye çalışıyordum fakat bu çalışmamın yetersiz olduğunu bir erkek bedenine çarpıktan sonra anladım ve telaşla ''Çok pardon.'' deyiverdim karşımdaki uzun boylu lise öğrencisi olduğu belli olan bu gence ve o da gayet kibarca gülümseyip ''Sıkıntı değil ama kendin için dikkatli olmanı tavsiye ederim.'' dedi kafamı haklısın manasında sallayıp ''Teşekkürler.'' dedim ve yoluma devam etmeye yeltendim ama ''Affedersin.'' sözüyle arkama döndüm bir şey söyleyecek sandım ama bana yerdeki kimlik kartımı gösterdi ve yerden alıp bana uzattığı anda tekrardan mahcup bir şekilde teşekkür edip arkamı döndüm ve ilerledim. 

     Şehir kütüphanesinin büyük binasını karşımda gördüğümde çok fazla yorulmuştum çünkü yarım saattir sıcak bir havada hızlı bir tempoda yürüyordum. Geniş kapıdan geçerken sıcak havadan soğuk hava dalgasına bir uçurtmanın havada süzülen edasıyla kendimi attım ve asansöre binip binanın dördüncü katına çıkmak için tuşa bastım lakin kapı tam kapanırken bir el bunu engelledi ve o elin sahibine baktığım anda kalbim yerinden çıkacak gibi hissettim, bu görüntü karşısında rüya mı gerçek mi olduğunu anlamak için gözlerimi kırpıştırdım lakin hala karşımda duruyordu... Sanırım delirmeye başlamıştım.

   
                      -Açıklama-

Merhaba arkadaşlar bu bölüm ilk bölüm ve bu sebeple kısa ve durağan çünkü bir nevi tanıtım bölümü gibi olmasını istedim ama gelecek bölümlerde daha fazla hareketlilik ve uzun bölümler göreceksiniz.

Geri DönüşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin