1- i do not wanna listen today

23 2 0
                                    

medyayı ben çektim ben çektimm

güneşin vurduğu kumsal o kadar güzel parlıyordu ki bakmadan duramıyorduk. polo yanımda, elimden kavramış elindeki alkolü yudumlarken bakışlarım zayn'in üzerine gitti bir anda. güneş aramızdan sadece ona vurduğu için yüzü dikkatimi çekmişti.

ona normalden daha uzun bir süre baktığımı fark edip korkakça nathalie'ye bakındım. başka bir yönde olan bakışları sanki yakalanmamışım gibi huzura erdirmişti, yanlış anlaşılmak istemezdim.

"sasha!" gelen sesle endişeli ve biraz korkak düşüncelerim aniden dağılmış hemen sağıma dönmüştüm. bread kaşlarını çatmış elindeki içkiyi bana uzatıyordu. "elim kırıldı al istiyorsan artık."

"duyamadım bir daha bağırsana, iyice anlayayım derdini." polo onun elindekini sertçe alıp önümdeki masaya koydu. bread midesi bulamış gibi davranarak rahatsızca oturdu yerine.

"dalmışım bread, teşekkür ederim." bread'e dudaklarımı büzerken polo ona verdiğim kısa ilgiyi bile kendisine çekmek için başını hemen omzuma yasladı.

"sorun değil." dedi bread sinirle polo'ya bakarken. çok komik durduğunda polo hariç hepimiz bu hareketine güldük. çok tatlıydı fakat tam bir baş belasıydı.

"eee.." dedi danna elini daniel'in omzundan çekerken. "ne yapacağız bu akşam?" bu soruyla beraber tekrar koyu bir sohbete daldıklarında ben ve polo sessizce onları dinliyor ve konuşmuyorduk.

daniel, bread'e küfür etmeye başladığında bıkkınlıkla onları dinlemeyi bıraktım ve omzumdaki polo'ya doğruldum. elimi yavaşça yanağına yerleştirip saçlarını öptüm. kafasını hafif kaldırıp mavi gözleriyle yüzüme güldü. çok mutlu hissediyordum, onu bildiğinden daha çok seviyordum.

"ayağın daha iyi mi?" aklıma gelen incinmesi dikkatimi dağıttığında şimdi ayağını kontrol ediyordum. bu sabah plaj voleybolu oynarken yaralanmıştı. yüzümü ses çıkartmadan incelemeye devam etti bir süre. cevap vermeyeceğini düşünerek üsteledim. "hm, nasıl hissediyorsun?" başını yavaşça omzumdan çektiğinde biraz sinirledim. zıttıma gitmese olmuyordu. "polo?" sesim sitemkar bir tonda çıktığında kaşlarımı da çattım ona.

"biraz yürüsek mi birtanem?" ayağa kalkıp eliyle tekrar elimi kavradı. birkaç saniye yerimden kalkmadan gözlerine baktım. başını hadi dercesine salladığında ona gözümü devirip oturduğum yerdeki küçük çantamı kaptım ve kalktım.

kalktığımı gördüğünde çocuklara dönüp derin bir nefes çekti. "bizimle gelmek isteyen var mı, dolaşacağız." onunla beraber oturduğumuz yerden iyice uzaklaştık ve cevap vermeleri için çocukları bekledik.

"yok, siz gidin." dedi zayn kafası eline yaslanmışken. neden bu kadar yorgun gözüktüğünü soracakken nathalie söze karıştı.

"size sorun olmazsa bizde gelelim." eliyle nana ve danna'yı gösteriyordu. hepimiz sessiz kaldığımızda polo kabul ettiğine dair mırıldandı fakat nezaket için sorduğu davet kabul olmuştu. yüzündeki hayal kırıklığını görünce dudaklarımı gülmemek için sıktım.

"bende geliyorum o zaman." bread elindeki içkiyi hızla kafasına dikip kalktı. "belki sizi kaçırırlar."

"biz piç miyiz?" daniel, polo'ya bakıp gülümsedi.  bir taraftan da zayn'i işaret ediyordu. "biz de gelelim bari."

"iyi gidelim o zaman." hepsi ayağa kalktığında onları beklemeden ilerledik. oturduğumuz mekandan da çıktığımızda polo kolumdan tutup boynuma kadar eğildi.

"tüm planıma sıçtım." şaşkınca suratını izlediğimde, komik bir şekilde kızgın gözüküyordu. "zayn'i dinleseler öleceklerdi sanki." dediklerinin bitmesine rağmen hala başı boynumdaydı ve hareket etmiyordu. bir adım geri atacakken bozuntuya vermeden bir adım bana attı ve sıkıca belimden tutup sarıldı.

"bu gece geri dönelim şehire tamam mı?" sarılmasına karşılık verip ensesinde birleştirdim ellerimi. böylece bir bakımdan milleti bekliyorduk sarılarak.

"bana fark etmez fakat onlar iki gün daha buradalar. izin vereceklerini sanmıyorum polo."

"bread beni deli etmezse kalabiliriz. öyle bir şey olamayacağına göre en iyisi gidelim sevgilim." ellerimi ensesinden çekip ondan ayrıldım.

"çok abartmıyor musun bread'i?"

"o piç her potansiyeli bulunduruyor, her şeyi yapabilir."

"polo ciddi olmadığını düşünmek istiyorum."

"sana kalmış."

friendzone :zm Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin