21~

603 28 61
                                    

"Gel hadi, seni bir yere götüreceğim."

Bunu dedikten sonra bileğimi kavrayıp beni çekiştirmeye başladı. Nereye götüreceğini gerçekten merak ettiğimden kendimi ona bıraktım. İlerliyorduk, sadece ilerliyorduk. Bir ara bana gülümseyerek bir bakış atmıştı. Gerçekten merak ediyordum. Sevgilim beni nereye götürecekti ki?

Sonunda sahil kenarına geldiğimizde durdu. Arkama geçip elleriyle gözlerimi kapattı.

"Ah, hadi ama. Neden gözlerimi kapatıyorsun ki? Zaten geldik."

"Sabırsızlanma sevgilim."

"Peki peki."

Biraz daha ilerledikten sonra yeniden durduk.

"Gözlerini sakın açma."

"Pekala."

Ellerini yavaşça çektikten sonra yanımdan uzaklaştığını hissettim. Ve ardından kulaklarımı müziğin sesi doldurmaya başladı.

"Şimdi açabilir miyim?"

"Aç hadi."

Sevgilimin biraz uzaktan gelen sesiyle gözlerimi açtım. Karşımda bir piyanist ellerini piyanonun tuşlarında gezdirirken, bu güzel melodiyi ortaya çıkarıyordu. Piyanistin biraz yanındaysa; üstünde mavi bir örtü, o mavi örtünün üstünde iki karşılıklı tabak - çatal - bıçak -kaşık, ortasında uzun ve erimeye yüz tutmuş bir mum olan masa vardı. Etrafı güllerle çevriliydi.

Sevgilime döndüğümde bana gülümseyerek bakıyordu.

"Oturalım mı?"

Başımı olumlu anlamda salladığımda yanıma geldi ve birlikte masaya doğru ilerledik. Ardından sandalyeyi oturmam için biraz geri çektiğinde oturdum. Kendisi de oturduktan sonra konuşmaya başladı.

"Beğendin mi?"

"Beğenmedim...Burası harika! Neden zahmet ettin ki?"

"Her şey sevgilim için"

Bunu söylemesi gülümsememi sağlamıştı.

"Çok güzel gülümsüyorsun tavşan dişlim, umarım hep böyle mutlu olursun."

"Senin sayende işte."

Bu sefer de o gülümsedi.

O sırada bir garson geldi ve içinde biftek olan iki tane tabağı tabaklarımızın içine yerleştirdi.

"İyi yemekler efendim."

Ve gitti. Neden tabağın içine tabah yerleştiriyor ki? Neyse, ortam bozulmasın şimdi susayım.

Konuşarak yemeklerimizi yemeye başladık. Onun bana olan bakışları, bir fırın edası, beni eritiyordu.

Birkaç dakika sonra yemeklerimiz bittiğinde cebinden bir şey çıkarıyordu. Çıkardığındaysa onu arkasına saklayıp ayağa kalktı ve yanıma doğru geldi. Ben ne sakladığın bakmak için kafamı eğerken elini uzattı. Tutup kalktım.

Bir gün elini veren bir gün götünü verir...

Bir dizi üstüne çöktükten hemen sonra gözlerimin içine doğru baktı.

"Uzun zamandır sana bunu sormayı bekliyordum Jungkook..."

"Neyi?"

Boğazını temizledikten sonra yeniden konuştu.

"Ben hep seninle güldüm, seninle ağladım, seninle korktum. Gerektiğinde seninle Pokemon'u bile izledim."

"Evet?"

"Peki sen, ömür boyu benimle bunları yapmaya devam edip..."

Arkasında sakladığı şeyi uzatıp açtı. Bekle, bu bir yüzük mü?!

"Benimle evlenir misin?"

Ben hâlâ olayın şokundayken birden havaya havai fişekler atıldı. Üstünde yazılar vardı. Sırayla;

-"JUNGKOOK, SENİ ÇOK SEVİYORUM" ,

-"ÖMÜR BOYU BERABER OLALIM" ,

-"BENİMLE EVLENİR MİSİN?" ,

-"SENİ ÇOK SEVEN TAEHYUNG" ,

-"V ♡ JK"

şeklindeydi bu yazılar.

Elimi şokla ağzıma doğru götürüp kapattım.

"Ama bu..."

"Eee? Ne diyorsun güzelim?"

"EVET EVET EVETTTT! HER ZAMAN EVLENİRİM BEN SENİNLE!"

"Bay Jeon! Yine dersimde uyuyorsunuz!"

Ani gelen sesle irkildim ve gözlerimi yavaşça açtım. Bekle, gözlerimi açtım...Hepsi rüya mıydı yani şimdi?

"Anlatın bakalım, çocuk nasıl oluşur."

Hssktr, bir de Biyoloji dersiymiş. En sevdiğim ders.

Sıçış vakti...








Medyadaki şarkı bu video yüzünden dilime dolandı. Eh tabi, video bağımlılık yaptığı için-

Ama videoyu yapan harbi güzel yapmış şimdi.

Video hakkındaki düşünceler is here ~>

Bu Şarkı Benden Sana~ / Taekook Texting ~ASKIDA~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin