Her zaman ki gittiğiniz kafede oturuyorsunuz. Bu gün farklı bir ruh hali içindesin. En ufak şey sinirlenmene neden oluyor. Ki sen Tae'nin kalbini kırmak istemediğin için konuşmaktan sürekli kaçınıyorsun. Garson geliyor ve ne içmek istediğinizi soruyor. Tae elinden düşürmediği telefonun ekranını kapatıp masanın üzerine koyuyor ve garson kıza gülümseyerek 'ben bir Latte alayım' dedikten sonra sen ne içersin dercesine sana bakıyor. Sen gözlerini devirerek göğsünde birleştirdiğin ellerini indirerek garson kıza dönüyorsun ve 'Bana da aynısından' diyorsun.Tae sesindeki siniri anlıyor ve 'bir sorun mu var' diye soruyor. Yok bir şey diye geçiştirsen de söyleyecek çok şeyin var. Bu sefer masanın üzerinde ki sağ elini ellerinin arasına alarak ufak buseler konduruyor. Tam eriyip yok olurken kendini toparlayıp elini çekiyorsun. Bu sefer sinirlenen taraf Tae oluyor. 'Cidden!! sorunun ne olduğunu söyler misin? Sinirlenmeye başlıyorum' Diye çıkışıyor. Bu sefer kendini tutamıyorsun.
'Ben çoktan sinirlendim bile Taehyung! Geldiğimizden beri elinden telefon düşmüyordu garson kız yanımıza gelir gelmez bıraktın ve ona gülümsedin ya! Gerçi kıza gidip teşekkür etmeliyim sabahtan beri dikkatini çekemediğim sevgilimin beni fark etmesini sağladı!' İçinde tuttuklarını söyledikten sonra derin bir nefes alarak geriye yaslanıyorsun ve of'layarak nefesini dışarıya veriyorsun. Tae kendini savunmak için hiç bir şey demiyor. Ve bu seni daha fazla sinirlendiriyor. Tae elini çenesinin altına koymuş, dirsekleri masada, dizini hızlı hızlı aşağı yukarı sallıyor.
Sende sana 1 yil once seni sevdigini ilk kez soyledigi kolyeyle oynuyorsun. Ne değismisti ki o bir yil onceki sizle simdiki siz arasinda? Neden sacma sapan seylere kavga cikariyordunuz. Belkide artik ilk gunku gibi birbirimize asik degiliz diye düsünürsun. Belki de o seni aldatiyo. Sen kadinsin sonucta. Guclu kadin hislerin var hissedersin, hatta hissediyorsun. Evet evet kesinlikle baska biri var. Yoksa neden son zamanlarda senden baska herseyle ilgilensin? Kafanda kurduğun cümleler, kanılar dahada sinirlenmip sıkılmana neden oluyo ve oynadığın kolyeyi bir hisimla koparıyorsun ve serçce masaya koyarak kalkıyorsun. Kafedeki saskin bakislari aldirmadan cikiyorsun ordan. Kapinin onunda tesadufen duran taksiye atlayarak sadece surmesini istiyorsun. Gözyaşlarin istemsizce akıyor. Taksici bu tur durumlara aliskin tavrini sergileyerek 'kuafere yada bir alisveris merkezine gitmek ister misiniz?' tipik bir kiz olsaydi kesinlikle evet derdi ama sen oyle degilsin iste. Sen alisveris yaparak değil han nehrinin kenarında saatlerce ağlayarak rahatlatıyorsun kendini. Bu yuzden hayir anlaminda kafani sallayarak 'han nehrine gidelim lutfen' diyince taksicinin yüzünü saskinlik ve korku kaplıyor. 'Bak kizim hic birsey canindan onemli degildir. Her ne olduysa cozulur ölüm çağre degil.' taksicinin seni intihar edicegini sanmasına gülsüyorsun. Evet sadece gulumsuyorsun. Cunku eger intahar edicek olsaydın bunu yillar önce yapardın. Tae ile ilk yaptiğınız kavgada. Ufak bir kavgaydı ve kısa süreli bir ayriliktı. Ama o zamanlar onu kaybetmekdan daha çok korkuyordun. Değismisti artik hersey. Han nehrine geldiginde durdu taksi. Ucretu odeyerek iniyorsun taksiden. Nehrin kıyısında duran banklardan birine oturuyorsun.
Saatler geciyo. Aksam olmus ve farkinda degisin. O kadar cok ağladin ki artik gözyasi akiyomu akmiyomu farkinda bile değilsin. Yavasca ayağa kalkıyorsun. Oturmaktan uyusmus ayaklarin. İlk iki adimini paytak paytak attiktan sonra duzgun yurumeye basliyosun. Evin han nehrine oldukca yakın. Bu yüzden yurumeyi tercih ediyosun. Yürürken tae'yi de düsünmeyi ihmal etmiyosun tabi. Acaba ne yapiyo? Sarhos olmus mudur? Bu soruyu soruyosun kendine çünkü her kavga edip birbirinizden uzaklastiğinizda deli gibi icip sarhos oluyor ve basini belaya sokuyor. Bu duşuncelerle eve varıyorsun. Sevdiğin pijamalarını giyerek televizyonun karsisindaki koltuğa atiyorsun kendini. Ağlamaktan ağrıyan başını aldırmadan kanalları geziyorsun. O anda kapi caliyo. Bir anda kalbin deli gibi atmaya başliyo. O geldi diyerek kosuyorsun kapiya. Bir hışımla açtığın kapının önü bomboş tam suratına asıp kafanı yere eğiyorsun ki ayağının hemen dibinde mavi bir kutu. Alarak iceri gidiyorsun. Koltuğa oturarak aciyorsun kutuyu. İcinde tae ile ilk tanıştığınız günden bir tişört ve altinda bir not. 'O günün izini hala karnımda ve kalbimde taşıyorum.' yazıyor. İlk tanisma hikayeni anımsıyorsun bir anda. Elinde yeni aldığın sıcak kahve ve alisveris merkezinde kosturuyorsun . Yanindan gecen biri koluna carpiyo ve kahvayi bir diye yanindan geçen tae'nin uzerine boşaltıyorsun. Tae acıdan ne yapacağını sasirarak uzerindeki tisortu cikariyo ve alisveris merkezinin ortasinda ciplak kalinca elindeki posette olan, normalde arkafasinin sevgilisine hediye olarak aldığı tisortü hemen tae'ye firlatarak defalarca özür diliyorsu.
Böyle tanismistiniz onunla. Karnina su tutmadiği icin ufak bir yanik izi kalmisti tae'nin her ne kadar 'o bana senden bir hatira o izi seviyorum' dese de tae, sen hep kendini kötü hissediyosun. Bu anlılar zihnini doldururken tekrar caliyor kapi. Ve bu seferde sarı bir kutu. Kutuyu alarak oturuyosun yerine. İçinde pamuk seker ve bir demet papatya. Altinda bir not daha. ' o günü hatirladin mi?'
Nasil unutabilirsin ki? Bankta yanlız basina otururken bir kiz cocugu yanina gelerek elindeki bir paket pamuk sekeri sana veriyo. Sen her ne kadar bunu sen yemelisin bana neden veriyosun ki desende çocuk hic birsey demiyor ve pamuk sekeri eline sıkıştırarak kosarak uzaklasiyo. Aradan cok gecmeden bu seferde bir erkek cocuğu geliyor ve sana beyaz papatya demetini uzatiyo sen daha cok sasirarak cocugun elindekileri aliyorsun. O cocukda birsey demiyor ve kosuyor. Sen gene bir cocuk gelecek diye beklerken bu sefer tae geliyor ve sana tam 20 tane balon veriyo daha sonra seni kucaklayarak kulagina 'beğendinmi hediyeni? Anneler günün kutlu olsun gelecegin en iyi, en guzel annesi' diyor. O gun anneler gunu ve sen gunler oncesinde. Tae'nin basinin Etini yiyorsun. O da sana bu süprzi yapiyo. Ve tekrar kapi caldi. Bu seferki kutunun rengi kirmizi. İcinde ise senin masaya koyduğun kolye ve tae'de olan yarısı. Altindaki notta ise; sana ait olana takmani istiyorum bana ait olani da istediğin zaman bana vermeni. Biraz sonra telefonuna gelen mesajdaki adrese gel bana ait olanı geri almak istiyorum...'
Cok gecmeden mesaj geliyo ve sen hemen uzerine siyah dar bir pantolon ve tae'nin kutuyla gonderdigi tisortu giyerek hızla evden çıkıyorsun. Adrese geldiğinde etrafda kimsenin olmamasi ürkütüyor. Şu an tam olarak bir futbol sahasinin ortasinda duruyorsun cunku. Neden burda buluşmak istediğini anlayamıyorsun. Birden sahanın tüm ışıkları aciliyo ve türibindeki yaklasik 100 kisinin tuttugu mavi sari ve kirmisi renkli a4'un iki kati kartlarla
'Benimle Evlenip Ölene Kadar Tatlı Kavgalar Çıkarır Mısın?
Seni Seviyorum❤'Yazıyo. Yazilar mavi renk, dis tarafi sari var o kaca kalp'de kirmizi renk. Ellerini saskinlikla acilmis ağzina bastiriyosun ve tekrar ağliyorsun ama bu sefer mutluluktan. Ve türibin'in altindan elinde birsürü kırmızı gülle tae geliyo ve gülleri yere birakarak dizlerinin üzerine çököyo. Cekerinin ic cebinden çikardigi yuzugu sana sunmadan eline aliyo ve parmagina takiyo. Ardindan ayağa kalkarak sana sarıyor ve kulağına 'hayır deme hakkin yok ya benimsin yada benim o kadar'
Susyorsum cunku su an kendine kizmakla meşkulsun. Nasıl diyosun nasil ya nasil düsünürüm benden baskasi oldugu, nasil süpe ederim ondan. O benim. Ve oyle kalıcak. Ondan ayrılarak cebinden cikargin kolyeyi onun boynuna takip boynunu opuyorsun. 'Özür dilerim' diyorsun o ise seni dudaklarindan öperek; 'özür dileme bana sadece beni sevdigini söyle. Ben sadece bu dudaklardan 'Seni seviyorum' duymak istiyorum'
'Seni seviyorum'.√Son√
