|17|

408 41 46
                                    

Hocamız ders anlatırken benim kafam hala Hoseok' daydı. Kaç günden beri onu düşünüyorum bilmiyordum ama içim içimi yiyordu.

Kendimi kurtların eline kuzu vermiş gibi hissediyordum.

Öte yandan her gece yatmadan önce yabancı bir numara arıyor , telefonu açtığımda sadece sesimi dinliyordu. Kendisi hiç bir şey demiyor ve bu benim canımı sıkıyordu.

Sapık olma ihtimali vardı ve ben hiç derdim yokmuş gibi bir de nerden çıktığını bilmediğim bir sapıkla uğraşmak istemiyordum.

"Evet gençler ders burda bitmiştir çıkabilirsiniz. Hepinize iyi günler."

Biz de hocaya samimiyetsiz bir şekilde iyi günler dilediğimiz de aynı şekilde hoca da yüzüne samimiyetsiz bir gülüş yerleştirmişti.

Samimiyetsiz samimiyetler...gereksizdi. Hemde fazla gereksizdi...

Hemen eşyalarımı toplayıp çantama doldurdum ve çantayı tek omuzma taktım.

Arkamda oturan Soo Ae ve Haneul'a baktığımda ikisinin de uyuşuk uyuşuk kitaplarını toplamaya devam ettiklerini görmüş ve göz devirmiştim.

Şu lanet sınıtfan bir gün erken çıksak bir yerleri eksilirdi.

Sonunda çantalarını toparladıklarında birlikte ses çıkarmadan çıkışa doğru yürüyorduk.

Bu aralar herkes tuhaf ve soğuk davranıyordu. Buna ben de dahildim tabi...

Bu olan olaylar hepimizi yıpratsa da şuanlık yapabileceğimiz bir şey yoktu.

En son erkekler bir şekilde halledeceklerini söyleyip bize bir şey anlatmamışlardı.

Bizi bu işe dahil etmek istemiyorlardı çünkü yeterince tehlikeliydi ve bı de bizi korumakla uğraşamazlardı.

Haklılardı...

Biz o masum görünümlü sert ve cesur kızlardan değildik. Her şey filmlerde ki gibi ilerlemiyordu malesef..

Ama zaten hayatım yeterince beş sezonluk Hint dizisine dönmüştü.

Oysaki sadece normal bir kızdım.

"Nabersiniz gençlik?"

Taehyung ne ara yanımıza geldiğini bilmediğim bizimkilere selam vererek yanımıza gelirken hepimiz teker teker göz devirmiştik.

Tae de bu halimize bakıp bıkkın bir nefes vermiş ve önüne dönüp sessiz bir şekilde yola devam etmişti.

Bu aramızda ki tuhaf atmosfer bir onun canını sıkıyordu ama bir şey de diyemiyordu.

____________

Hoseok'dan:

Kaç günden beri kaçmak için plan yapıyordum. En sonunda erkekler yerimi tespit etmiş hatta yeni telefon numaramı bulup beni aramışlardı.

Onlar da bu plana dahildi fakat kızlara söyleyemezdik. Bunu bizzat ben istemiştim.

Bizim erkeklere üstüne basa basa uyarmıştım kızların ne benden ne de hafızamın yerine geldiğinden haberleri olmayacaktı.

Se Ra...onu gerçekten çok özlemiştim. Her gece o yatmadan önce gizli numaradan onu arıyor sitemle konuşan seslerini dinliyordum.

Üç gün sonra doğum günüydü ve ben ona süpriz yapacaktım. Bu yüzden beni bilmemelerini istemiştim bir yandan da..

Odamın kapısının tıklatılmasıyla yine içeri lanet Hye İn girdi.

Elinde yemek tepsisi ve bana verdiği sahte ilaçlar vardı.

Hafızamı silmek için olan...

Ama öğrendiğimden beri temkinli davranıyor içiyormuş gibi yapıp o gittiğinde tükürüyordum.

Beni hep içmem için gözlüyordu ve bu hiç hoşuma gitmiyordu.

Bende biraz ağzımda tutuyordum yutmamak için.

"Aşkım, bak sana en sevdiğin yemekleri yaptım bak."

Dediğinde tepside ki yemeklere baktım. Evet hepsi en sevdiğimdi... Ama Se Ra en çok onu yiyor diye seviyordum.

Oysa bir normal bir yemekti...

Hemen yemeğimi yemeye başladığımda o da bana beklentiyla bakıyordu.

Bunu her zaman yapıyordu. İlacı içmem onun için önemliydi.

Yemek bittiğinde fazla oyalanmadan hapı aldım ve dilim altına çaktırmadan yerleştirdim.

Beni izleyen gözleri memnuniyetle parladığında ona samimiyetsiz bir gülüş sergilemiştim.

Beni umursamadan tepsiyi alıp gittiğinde dilimin altındaki hapı alıp camdan aşağı fırlattım.

Üç gün... Üç gün sonra özgürdüm artık...

Biliyorum biliyorum kısa..😒

Ama uykusuz bir şekilde yazıyorum sizin için değerimi bilin djdndj

Alexis Bell den saygılarr

Babaaayy

사랑해♥️

𝗖𝗮𝘁𝗯𝗼𝘆 𝟮 || 𝓙𝓾𝓷𝓰 𝓗𝓸𝓼𝓮𝓸𝓴 ✅Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin