(Mini hikayeme hoşgeldiniz.Toplam 2 parttan olauşacak sıcacık ve sevimli bir MyungSe Couple'lığına ev sahibi yapacak olan hikayemden bolca keyif almanız en büyük temennim... :) ) İthaf: Öz ablamdan bir farkı olmadığını aylarca belli eden birtanecik ; @bbuseoul Umarım özel yılbaşı hediyeni ve MyungSe shipperını beğenirsin :) Bu arada okurken fark edeceksindir diye söylüyorum,birçok şeyi blogundan aldım.Haberin olsun :)
&&&&&
YENİ YIL...
Bembayaz karla kaplı olan tüm şehir,ışıl ışıl tüm cadde ve sokaklar,gülümseyip eğlenen mutlu aileler,birinin ötekinden haberi olmayan iki kalp...
Ha-Neul aylarca acı çekmişti.Tekedilmenin acısı,ailesinden ayrı kalmanın acısı,hiç sevilmediğini öğrenmenin acısı ve şu an bu kış ayınca hiçbir yerde açık olmayan dondurmacının acısı... En azından bu sene yeni yıla farklı bir şekilde mutlu olarak girebilirdi.Elinden asla düşürmek istemeyeceği biricik dostu çilekli dondurmasıyla!
Myung-soo'da Ha-Neul'dan farksız sayılmazdı.Kaybettiği şeylerin haddi hesabı olmadığını oda maalesef eninde sonunda anlamıştı.Ama onu en çok üzen şey yıllar önce kaybettiği siyah incisiydi...
O gün her ikisi de yataklarından hiçbir özelliği olmayan bir yılbaşını daha kutlamak için sıkıla sıkıla kalkmışlardı.Diğer günlerden farkı neydi ki sanki bu günün?Ne özelliği ne güzelliği vardı diğer günlerden sanki?İkisi içinde günlük rutin bir iş olan camlarının önündeki çiçeği sulamakla başladılar bugüne de.Aslında ikisi içinde hiç fark etmedikleri bu olay,yıllar sonrasına dek ikisininde daima anısında kalmış ve onlar için hergün düzenli olarak yapılması gereken bir iş halini almıştı.Ne yazık ki ikisi de bunun henüz farkında değildi...
- :) - :) - :) - :) - :) -
"Kesinlikle gelmek istemediğine emin misin Neul?Son kez soruyorum."dedi telefonun diğer ucundan gülümseyerek Juyeon. "Bu yılbaşı en azından evde pineklemek yada asla bulamayacağım çilekli dondurmaların peşinden koşmak dışında bize katılsan?"
"Gerçekten tüm bu eğlencelere gerek yok Juyeon.."dedi Buse mırıldanır halde."Bu günü asla kutlamayacağımı hala öğrenemedin mi?"
Juyeon hattın öbür ucunda sessizce bekledi.Uzun zamandır söylemek istedikleri dilinin tam ucunda dursa da dışarı çıkartıp çıkartmamakta emin değildi.
"Neul..."dedi sessizce."Üzgünüm... ama senin dostun olduğumu biliyorsun değil mi?Artık gelmeyecek bir kişiyi beklemen seni daha fazla üzmekten başka bir şeye yaramaz..."
"Gelmeyeceğine bu kadar eminsen,yine de benim onu hala beklediğime ve bekleyeceğime de eminsindir değil mi Juyeon."dedi Ha-Neul.Sesi kızgındı ama kendisi zerre kadar kızgın hissetmiyordu.
"Sorun değil,tamam mı?İyi olacağım..."dedi Ha-Neul telenu kapatmadan hemen önce.Juyeon'un mırıltıları da karşı taraftan geldiğinde telefonu kapattı.
"İyi olacağım...ama o gelince..."
&
Aynı bu saatlerde de Myung-soo'da hemen hemen benzer konuşmayı yapıyordu Kyuhyun ile.
"Bu akşam planımız ne?"dedi Kyuhyun gülerek.
"Evde oturmak."dedi Myung-soo eline aldığı bardakla oynarken.
"Tamam evde oturduktan sonra geceye doğru planımız ne peki?"dedi Kyuhyun oturduğu yerden biraz daha doğrularak.
"Pijamalarımızı giyip rahatça evde oturmak?"dedi Myung-soo soru sorar tonda.Ardından başını Kyuhyun'a çevirdi ve sinirli bakışlarıyla karşılaştı.
"Adamım senin sorunun ne?"dedi Kyuhyun sinirle Myung-soo'nun elindeki bardağı alıp yere fırlatırken. "Gerçekten bunu mu yapacaksın kendine?Bunu yapmaya devam mı edeceksin?"
"Kyuhyun, aslına bakarsan bugün başım fena halde ağrıyor bu yüzden seninle bir kavgayı daha kaldırabileceğimi hiç sanmıyorum."dedi Myung-soo koltuktan kalkarken.
"Benden kaçsan da kendinden de mi kaçabileceğini sanıyorsun aptal!" diye bağırdı Kyuhyun Myung-soo'nun arkasından. "Güzel...Git eve git ve yine kendini odana kapatıp onu düşünüp hiçbir şey yapmadan yaşamaya devam et.Git bakalım ve yine hergün yaptığın gibi düşün siyah incini!"
Myung-soo sinirle arkasını döndüğünde alayla bakan Kyuhyun ile karşılaştı.
"Çok şükür."dedi.En azından bunca yıldan sonra ilk defa bir duygu belirttin de hislerinin yok olmadığına inandırmış oldun beni."
"Bir daha onun hakkında konuşma Kyuhyun"dedi Myung-soo sesindeki öfkeyle."Bir daha sakın ona sadece benim hitap ettiğim bir şekilde seslenmeye kalkma!"
Kyuhyun başını sallarken içindeki sevinci gizlemeya çalışıyordu.Seneler sonra dostu sonunda yaşadığını belli edecek bir şey yapıp ona sinirlenmişti.Doğrusu bu gurur duyulması gereken bir şeydi.
Myung-soo arkasını döndü ve kafeden çıktı.Kafe de yeni yılın geldiğini belli etmek için ışıltılıydı.En az siyah incisi kadar ışıltılıydı...
"Şimdi seni yeniden arasam kaybettiğimiz zamanların bir telafisi olacak mı sanki?"dedi kendi kendine mırıldanarak ve kabanına daha bir sarılarak eve doğru yöneltti adımlarını.
- :) - :) - :) - :) -
Ha-Neul saatlerdir oturduğu bankta hava kararmaya başlarken kıpırdandı.Soğuk iyice işine işlerken ne kadar elleri buz kesmiş olsa da kalbinin sıcaklığı ile içi daima sıcacıktı.Şimdi yine bu banktan kalkacaktı ve adımlarını yine Han Nehrine doğru ilerletip onu bekleyecekti...Kalbini...
Banktan kalkıp tembelce adımlarla ilerlerken asla beklemeyeceği bir şey oldu.Sanki onunla küstüğü için -kalbiyle,en sevdiğiyle..- kapanan dondurmacının ışıkları seneler sonra ilk defa yanıyordu.Yüzü her na kadar soğuk yüzünden kaskatı olsa da ağzı istemsizce bu şaşkınlıkla açılmıştı.Adımlarını ani bir hareketle değiştirdi ve dükkana doğru ilerletti.
"Ajusshi"dedi sesindeki anlam veremediği heyecanla."Burada ne yapıyorsunuz?"
Aslında mantıken şu an sorduğu soru saçma olmalıydı.Kendi iş yerine neden geldiği bir insana neden sorulmalıydı ki?
Adam gözlüklerini biraz daha geiye iteledi ve daha önce tanıdığı genç kıza gülümsedi.
"Uzun zaman oldu değil mi?"
Ha-Neul şaşkınlıkla başını salladı. "Gerçekten...çok fazla uzun zaman oldu..." Ha-Neul ve kalbinin ayrıldığı çok fazla geçen bir zaman olmuştu.
Adam gülümseyerek Ha-Neul'e bakarken şöyle bir arkasaına bakarak oyalandı gözleri.Ardından kaşları istemsizce çatıldı.
"Hayrola?Yanında delikanlıyı göremiyorum.Seni bu saatte yalnız bırakır mıydı hiç o?"
Ha-Neul boğazına bir yumrunun gelip oturduğunu hissetti.
Daha o bile kendisine gerçeği söyleyemiyorken,şimdi bu adama ondan bahsedebilirdi?Hemde içinde kendi olmadan?
"Aslında..."dedi ve sustu Ha-Neul.
"Aslında ben on..." derken sesi bir şangırtı ile bölündü.Adamın yüzü yeniden kapıya döndüğünde müşşterinin gelmiş olduğunu belli eden tavana asılı olan küflenmiş zil şangırdıyordu.Ha-Neul'de aynı adam gibi yaparak başını kapıya doğru tembelce çevirdi.
Tanıdığı iki çift göz ona doğru şaşkınlıkla bakarken,yine asla aklında çıkaramayacağı tanıdığı dudaklarda şaşkınlıkla açılmış haldeydi.
Tam o anda Ha-Neul kalbinin hızla atmakta olduğunu fark etti.
Kalbi durmamıştı ya da bedenini terk etmemişti...
Ha-Neul'un kalbi,kalbi olarak bellediği kişiyi görünce yeniden atmaya başlamıştı.
"Ah..."dedi adam sıcacık bir kahkaha atarken. "İşte geldi seninki de,seni asla yalnız bırakmayacağı ta başından belliydi zaten."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Aşk Hikayesi♥ ∞ [Mini-Hikaye]
ContoBirbiri için atan iki farklı kalbin farklı mesafelerde olduğunu bilmiyordu hiçkimse... Hane-neul'de Myung-soo'da... #MyungSe Shipper :)