Her sabah olduğu gibi Tarık Bey uyanmış,yataktan kalkmış,elini yüzünü yıkayıp jilet gibi olan siyah takım elbiselerini giyip kahvaltı için aşağı inmişti.Deniz Hanım da erken kalktığı için Tarık Bey'i kahvaltı masasında karşılamıştı.Hem sohbet ediyor hem de kahvaltılarını yapıyorlardı ki Deniz Hanımın telefon sesiyle ikisi de sohbetlerine ve kahvaltılarına küçük bir ara vermek zorunda kaldı.Deniz Hanımı arayan küçük oğlu Okan'dı.Okan okulunu tamamlamak için babası tarafından yurt dışına gönderilmişti.Okan abisi gibi mimar olmak yerine oyuncu olmayı tercih etmişti.Okan biraz zıpır bir gençti.Ama oldukça yakışıklıydı.1.80 boyunda gayet fit bir vücuda sahipti.Eeeeee oyuncu olmak kolay değildi.
-Bebeğim,bakıyorum da erkencisin diyerek Deniz Hanım gülümsedi.
-Okan da sanada günaydın Anneciğim diyerek tebessüm etti.
-Ahhh sorry bebeğim unutmuşum.Erken kalkman şaşırttı beni.
-No problem Deniz Hanım😁😁 akşama oradayım umarım oğlunun sevdiği yemekleri hazırlatırsın.
-Deniz Hanım sevinçle;ah tabiki yavrum en sevdiğin yemekleri hazırlatmaya başlıyorum hemen.Çabuk gel oğlum seni bekliyor olacağız. Bak baban da çok öpüyor,görüşürüz bebeğim diyerek telefonu kapattı.
Tarık Bey oğlunun zıpır olduğunu bildiği için tepki bile vermemişti.Sadece gelsin bakalım kerata demekle yetinmişti.
Telefon görüşmesinin ardından Tarık Bey kahvaltısını bitirmiş ve ben çıkıyorum hayatım.Akşama geç kalmam diyerek Deniz Hanıma öpücük kondurdu.Deniz Hanım da işe Tarık Bey'i gönderdikten sonra Şükriyeeee akşama oğluşum geliyor istediklerini hemen hazırlamaya başla diyip kahkaha attı.(😄😄hahayyttt)
Deniz Hanım da hazırlanmıştı. İşe gidip erkenden dönecekti.Zaten bugün pek hastası da yoktu.Asistanı Buğlem arayıp haber vermişti.
Yemekler pişe dursun biz de Gülümsük Köyüne doğru uzanalım.
Sabahın ilk ışıkları doğmaya başlamış horozların "üüü ürüüü" sesleri köyde sessizliği bozmuş,hava aydınlanmaya başlamış ,güneş yemyeşil dağların arkasından gülümseyerek doğuyordu.Sevinç Hanım erkenden uyanmış,kahvaltı için kümesten taze yumurtaları alıp haşlamış sofrayı kuruyordu.Çayı demlemiş,misssssss gibi menemeni sofraya koymuştu.Hava tamamen aydınlandığında Sevinç Hanım kızları uyandırmak için odalarına girdi ve;
-Daha ne uyuyonuz gızlar, galkıverin.Bubanız hindi galkar,bi sona ki gelişim de yataktan çıkmışoluverin gafanızı gırıveririm dedi. Kızlarda uykulu bir sesle nazlanarak;
-Yaaa anaaa(😴😴😴) daha zabah yeni olupduru niye erkenden galdırıveriyon bizi,sanki yapacak işimiz çokta uyandıreyon.
Kızlar anaları çıktıktan sonra geri yattılar.Sevinç Hanım bir süre sonra kızların gelmediklerini görünce elinde 1 bardak suyla odalarına girdi.Sessiz sessiz yaklaşarak avucuna su alıp kızların yüzüne damlatmaya başladı.Kızlar da sıçrayıp kalktılar.Sevinç Hanım uyandıklarını görünce gülümseyerek odadan çıktı.Sena yavaşça kalkıp giyinerek kahvaltıya geçti.Seda ve Sema da puflaya puflaya sofraya geldiler.Bahtiyar Ağa da sofraya oturunca hep birlikte kahvaltılarını yapmaya başladılar.
-Sena,"Buba böğön tarlaya gidiverecen mi?
-Bahtiyar Ağa da yok gızım,şeerde işlerim var.Onları hallediverecen,sen gardeşlerinle tarlaya bakıpdurusun.
-Sena da;Tamam buba ben bakıveririn sen işlerini hallet dedi.
Seda ve Sema da, ee biz de anama yardımediveririz işimiz bittiğinde yanına geliveririz dediler.
Sena kahvaltısını yaptıktan sonra traktöre atlayıp tarlaya doğru gitti.Tarlalar evlere biraz uzaktı.Bahtiyar Ağa da arabasına atlayıp şehrin yolunu tuttu.Sena tarlaya vardığında işçiler gelmişti.Sena herkese selam verip işe başlamalarını söyledi.Sena tarlanın bir köşesinde ayakta beklerken yanına muhtarın oğlu Mesut geldi.Mesut 24 yaşında bir delikanlıydı.Uzun boylu,zayıf biriydi.Senayı da çok seviyordu.Bazen babasına yardım ediyor boş vakitlerinde de Senanın peşinden koşuyordu.Tabi bunun sonucunda da Senanın biraz sinirlenmesine sebep oluyordu.Sena aşka da,sevdaya da inanmazdı ki.Mesut;
-Napıpdurun gara sevdam yine zabahtan gelivermişin buraya,gız garga bokunu yemedi daha diyerek kahkaha attı.
-Sena da Mesut'a ters ters bakarak;Yine ne isteyip durun ,geliverdin gafamı şişirdin zabahın köründe dedi.
-Mesut da ;Gızma gurban olduğum seni görmek için geliverip dururun buralara,seni başka nasıl görecem ki.Buban fırsat vereyo da sanki.
Sena da yerden bir taş alıp Mesut'un kafaya attı.Bubam iyi ki fırsat vermeyo diyerek arkasından bağırdı.Mesut da gülerek kaçtı.Sena Mesut'u sevmiyordu.Ona umut vermek istemiyordu.Sena tarlaya geldiğinde sevdiği ağacın gölgesine oturur,şiir yazardı.Bazen tarlaya gelmese bile tarlanın yakınında olan gölün başına giderdi.Ya da denize gidip onu izlerken yazardı.Sena şair olmak istiyordu.Şiirlerini yazdığı küçük bir defteri vardı.Kimsecikler yokken oraya bir iki satır şiir yazardı.Ama kimse bilmezdi onun şiir yazdığını.Hava kararmaya başlamıştı.Sena da tarladan dönmüş traktörünü içeri almış ve sonra da eve girmişti.Seda ve Sema da Sevinç Hanım ile beraber akşam yemeğini yapmışlardı.Bahtiyar Ağa da gelince akşam yemeklerini yemişler,kızlar mutfaktaki işleri hallettikten sonra odalarına çekilmişlerdi.Bahtiyar Ağa ile Sevinç Hanım da kahvelerini içip televizyon izliyorlardı.Kızlar odalarında kendi araların da sohbet ediyorlardı.
Sema;abla diyerek gülümsedi.Sema abla dediğinde Sena ve Seda kafalarını çevirip "Ne va gız"dediler.Sizin bir hayaliniz va mı? diye sordu.
Seda hemen lafa atladı.Ayyyyyy tabi va gız olma mı hiç.Ben şöyle yakışıklı,zengin,iyi galpli biriylen evlenmek isteyom.Sena ve Sema birbirlerine bakarak kahkaha attılar.Sema güldüklerini görünce onlara ters bir bakış attı Sena ve Sema bunu görünce bir anlık duraksadılar.Bundan sonra Sema ikisinide birden gıdıklamaya başladı ve bir kaç dakika birbirlerini gıdıklayarak böyle eğlenmeye devam ettiler.Sonunda Seda ay gızlar yeter gari.Garnıma ağrılar giripduru gülmekten.Anam gapıya dayanmadan yatıverin,huyunu bileyonuz.Yataklarını serip birbirlerine "iyi gecele"dedikten sonra kızlar uykuya daldı.Zaten sonrasında Sevinç Hanım ve Bahtiyar Ağa da odalarına gidip kendilerini uykunun kollarına bırakmışlardı.
Akşam olmuş hava kararmaya başlamıştı.Deniz Hanım masayı hazırlatmış,yemeklerin kokusu mutfaktan dışarıya kadar gelmişti.Okan Bey saat 20:00 gibi havaalanına inmişti.Annesine tam olarak kaçta geleceğini söylemediği için küçük bir sürpriz yapacaktı.Valizini almış ve taksiye binerek evin yolunu tutmuştu.Deniz Hanım ve Tarık Bey salonda oğullarının gelmesini bekliyorlardı.Ama abisi Furkan Bey halen ortalıklarda yoktu.Deniz Hanım Furkan Beyler nerdeler acaba diyerek düşünürken telefonu eline alıp Furkan Beyi aradı.Telefon sonuna kadar çaldı ama açan olmadı.
Furkan Bey annesinin aradığını görünce telefonu açmadı.Pek havasında değildi.Arkadaşlarıyla gece klubüne kafasını dağıtmaya gelmişti.Okan Bey de abisini aramamış onda bir şaşkınlık yaratmak istemişti.Furkan Bey gecelerde iyi tanınan biriydi.Kızlar tarafından daha da fazla tanınırdı.Furkan Bey 26 yaşında kaslı,yakışıklı ve uzun kirpikleri olan yakışıklı bir beyefendi idi.Okan Beyin aksine daha soğukkanlı insanlara pek güvenmeyen ama oldukça iyi bir kalbi olan biriydi.Furkan Bey arkadaşlarıyla klüpte eğlenirken Okan Bey çoktan eve gelmişti.Zile ısrarla bastı.Annesine de hemen koşup kapıyı açtı.Oğluna kocaman sarıldı ve onu öperek ıçeri aldı.Babası da ooooo Okan Beyler teşrif ettiler diyerek ona da adım attı ve ardından baba oğul birbirlerini kucakladılar.Ardından Okan Bey anne kurt gibi acıktım,her şeyi yiyebilirim bugün vücudum umrumda bile değil diyerek masaya oturdu.Deniz Hanım ve Tarık Bey de oturup yemeklerini yemeye başladılar.Güzel bir akşam yemeğinden sonra aile güzel bir sohbete daldı.Saat geç olmuştu ki Furkan Bey eve gelmiş arabasını park edip evin kapısına doğru yönelmişti.Okan Bey de kapının arkasına geçip ışığı kapattı.Furkan Bey tam kapıyı kapatıp içeri girdiğinde Okan Bey arkasından sarıldı ve Furkan Bey ne olduğunu anlamadan ışıklar yandı.Karşısında Okan Beyi gören Furkan Bey gel aslan parçası buraya deyip gülerek sarıldı.Iki kardeş güzel bir sohbetin ardından odalarına geçmiş ve herkes uykuya dalmıştı.
Umarım beğenirsiniz güzel okurlarım.Beğeni ve yorum yaparsanız mutlu olurum.❤😘💐
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ayrı Taraflar Aynı Duygular
Roman d'amourBazen insan şehrin kalabalık ortamından çıkıp sakin bir yere gitmek ister.Binaların olmadığı,insanların az olduğu,gecelerin sessiz sedasız geçtiği ve sabahında horoz seslerin yankılandığı bir yerde gözlerini açmak ister.Bu sessizliğin arkasında der...