"Evet, gençler bugünlük bu kadar yeter.
Sorusu olan?"Hocanın sorduğu soruyla uğultuların arttığı sınıfa bakıp pencere kenarındaki sıramdan dışarıyı seyretmeye başladım.Artan gürültünün boş olduğunu yeni anlamış olacak ki "İyi tatiller." diyerek dışarı çıkmıştı.
Sınıftan çıkan kadının ardından öğrenciler de kendi aralarında konuşup gülüşerek toparlanmaya başlamıştı. Acele etmeden sıramdaki eşyaları çantama doldururken haftasonunun gelmesinin mutluluğunu taşıyordum. Aynı zamanda tüm haftanın yorgunluğunu da üzerimde hissediyordum. Her gün daha da bir yorucu geçiyordu.
Çantamı omzuma alıp dışarı çıktığımda bir an önce eve hatta odama gitmek istiyordum. Keşke evim,okuluma yakın olsaydı da yürüyerek gitseydim düşünceleri eşliğinde çıkış kapısına doğru yol alırken bir yandan da bahçedeki öğrencilerin neşeleri kulaklarımda şakıyordu. Yine herkes mutluydu. Ben hariç.
Servise adımımı atar atmaz zaten elimdeki kulaklıklarımı da takıp boş bir yere oturdum. Daha fazla gereksiz mutluluk çekecek değildim. Onun yerine hüzünlü müziklerimi dinler ve evime kadar gerçek şeyleri hissederdim.
..♬
Açılan kapının sesini duymuş olacak ki merdivenlere yönelirken annemin mutfaktan gelen sesi kulağıma ulaşmıştı.
"Geldin mi? Üzerini değiştirip mutfağa in."
"Gelmedim anne, yoldayım(!) "
"Çok konuşma da bana yardım et."
Oflayarak odaya çıktığımda hızlıca üzerimi değiştirmiş ve ellerimi de yıkayarak söylediği gibi mutfağa teşrif etmiştim.
Masada göz gezdirip birkaç eksiği de ben tamamladım. O sırada çalan kapıya bakmaya giden annem beraberinde babamla birlikte dönmüştü.
Hep beraber masaya oturduğumuzda annemle babam birbirine işleriyle alakalı sorular yöneltirken ben de yemeğimi yemekle meşguldüm. Annem çok fazla olmasada elle tutulur şekilde tanınan bir aşcıydı ve oldukça da ünlü olan bir cafe & restoranı vardı.
Doğruyu söylemek gerekirse babam ve ben sürekli ona boşuna gastronomi okuduğunu, okumasa bile çok iyi yemek yapabileceğini söylüyorduk o ise buna kızıp okuduğu bölümü basite aldığımızı söylüyordu.
Aslında okuduğu bölümün zorluğunun farkındaydık,amacımız yeteneğini övmekti ama o mesleğine bütün olarak baktığını ve hepsini sevdiği konusunda ısrarcıydı."Öyle değil mi?"
"Ha? Ne öyle değil mi?
Kime anlatıyorum ki ben. Babanla yeni restoranın ne kadar iyi olduğunu konuşuyorduk, sen ne düşünüyorsun?
"Ah, evet güzel olmuş." deyip yemeğime geri döndüğümde can alıcı sorusunu yöneltmişti. "Bu arada yaklaşık üç hafta olacak değil mi? Nasıl gidiyor yeni okulun?
Bok gibi.
"İyi gidiyor." diyerek ona alışık olduğu gülümsemeyi sunduğumda mutlulukla
başını sallamış ve "Derslerinde bir sorun yok değil mi? Kaçırdığın yerler var mı?" demesine karşılık aynı gülümsemeyle "Hayır, yok." diyerek cevaplamış ve kalkarak tabağımı tezgaha bırakmıştım.Odama çıktığımda yapmam gereken ödevler aklıma üşüşsede daha sonra yaparım diyerek yatağa uzanıp telefonumu karıştırmaya başladım. Birkaç eski videoya gözüm takıldığımda cidden canım sıkılmıştı, her anlamda.
Yapacak bir şey bulamayınca boş boş sitelerde takılıp, gram vasfı olmayan insanların idolleri acımasız ve asılsızca eleştirmesine göz atmış, birkaç gereksiz ama ilgi çekici başlıklarla süslenmiş habere bakmıştım.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝑶𝒖𝒓 𝑩𝒊𝒓𝒕𝒉𝒅𝒂𝒚
FanfikceVe sonra hayalin, hayalim oldu. Onu canlı tutmak ise, hayatım. ©VanteAres Doğuşu ölümü olan bir hikâye... [Rose × Lisa]