Bu hisler tarifsizdi.
Bir şeye isim koymak bu kadar zor olmamalıydı.
Yanında rahattım, bendim, kendimdim..
Pekâlâ.
Bunun adı ne o zaman?
Yanında güvende hissetmek?
Bu hisleri anlamlandıramamın sebebi ne?
Tarifi olmayan bir şeyin ismi koyulmaz mıydı sanki?
Ama bazı hisleri içinde yaşamak gerekir derdi.
Gökyüzünü seven Güneş doğmaktan bıkarmıydı?
Gökyüzü tek Güneş için değildi elbette..
Ay vardı zerafetiyle büyüleyen.
Oysa ki asıl rol hep Güneşindi.
Ay, güzelliğini Güneşten alıyordu oysa.
Ama bunu görmedi Gökyüzü.
Kış oldu,güzler girdi araya.
Güneş için o kadar zordu ki bu zamanlar..
Gökyüzü Ay ile aşk yaşıyordu karşısında.
Güneş'e çok yer vermedi Gökyüzü kollarında.
Ama Güneşte pes etmedi her defasında doğmaktan.
İçinden geçirdi tekrar..
"Birgün ölürsün ama birgün doğarsın varlığınla... "