O daha ismini bile bilmediğim kişiyle uyumaya yakın balkona çıktık. Cesaretimi toplayıp sordum:
- Dostum, bu yatılı kalış biraz tuhaf olmadı mı ?
- Merak etme seni yemeyiz.
içimden:
YOG ANASININ KARINCALARLA HALY ÇEKERKENKİ FOTOĞRAFI !
- Yani normalde yiyor musunuz ?
- ?
-?
- Eve- yoo şaka yaptım.
Hemen konuyu değiştirdi:
- Eee şey adın ne ?
- E- Eli.
- Bende Tyler ! Memnun oldum.
- Bende... ( help me )
- Her neyse uykun geldi mi ?
- Sayılır.
- Ben yatıyorum.
- Tamam. Beni de bekle.
Sonra sanırım uyuduk.
Sabah uyandığımda salondan bir megolovania remix sesi duyuluyordu birkaç dakika dinledikten sonra salona yöneldim ve salonun kapısını açtım. Tyler orga benzer bir şey çalıyordu...
Ben kapıdan içeri girince çalmayı kesti ve şöyle dedi:
- Ooo uyanmışsın.
- Evet.
- Kahvaltıyı birazdan yaparız.
- Tamam, bu arada çok iyi çalıyorsun.
- Oh, teşekkürler
Herneyse, biraz sohbet ettikten sonra kahvaltı hazırlanmıştı. Ve kahvaltıda ET vardı ! Tabii benim ilk sorum şu oldu:
- Bu ne eti ?
- İns- Koyun eti...
Kedileri de o sırada bacağımın altındaydı küçük parçaları ona verdim. Büyüklerini de çaktırmadan Tyler'in tabağına koydum bana baktıklarında ise bir şey çiğniyormuş gibi yaptım.
Ve işe yaradı ölmeden kahvaltıyı yapabilmiştim ! Ve bu... garipti... megalovania kafasını bozdu herhalde çocuğun...