3💧my love, jaehyun.

196 23 111
                                    

3💧"aşkım, jaehyun."

Selamlar, umarım keyifler yerindedir. Bu bölümü de atıyorum ve toplamda bu iki hafta içerisinde attığım üçüncü bölüm olmuş olacak. Bundan sonraki bölüm bu kadar erken gelemeyebilir, zaten altı bölümlük kitabın üçüncü bölümüne geldik. Ama endişe etmeyin, bir aksilik olmazsa iki ay içerisinde bitmiş olacak💚

Tüümm bölümü Coldplay dinleyerek yazdım, dinlediğim şarkıları da şöyle bırakıyorum<3

Coldplay - Violet Hill, Up&Up, Viva La Vida, Another's Arms, True Love, X&Y, Don't Panic

Keyifli okumalar diliyorum^^

#

Yanında Taeyong'un en sevdiği şarap, elinde iki tane mektup ve ayaklarının altında tüm Seul'ün manzarası...

Taeyong oldu olası kendisine büyük gelen kıyafetler giymekten çok hoşlanırdı. Üç beden büyük kapşonlular, salaş tişörtler ve daha fazlası. Bir gün büyük bir AVM'ye gezmeye gittiklerinde siyah saçlı olanı alkol bölümüne sürüklemiş, "Bak bu şarabın tadı çok hoşuma gidiyor, hadi alalım," diyerek ısrar etmişti ve Mark kendisini, Taeyong'un kalıbına bedenlerce büyük ceketinin içerisine şarap saklayarak yurda giriş yaparken bulmuştu.

O şarabı siyah saçlı çocuğun olmadığı hangi zamanda, nasıl içmiş olduğunu bile sorgulamadan kabul etmişti Mark çünkü Taeyong, ona olan zaafını biliyordu ve bunu kullanmaktan çekinmiyordu. Şimdi ise şehrin ışıklarının eşliğinde kafasına dikmeyi bekliyordu o güzel şarabı. Bekliyordu çünkü hala biraz korkaktı. Mektupları açmaya korkuyordu. Acaba yazdığı hangi satırla kalbimi sanki hiç kırmamış gibi tekrar kıracak, diyordu, siyah saçlı genç.

Güzel ellerindeki mektuplardan birisinin üzerinde koca harflerle 'En Yakınım, Mark Lee'ye' yazıyordu. Diğerinin üzerinde yazanlar ise bu genç çocuğu şuracıkta hüngür hüngür ağlatabilirdi: 'Aşkım, Jaehyun' yazıyordu mektubun üzerinde. Acaba yanlış mı aldım posta kutusundan diye düşünse de üzerindeki el yazısının bizzat en yakın arkadaşına ait olduğunu pekala çok da iyi biliyordu.

#127 bir posta kutusuydu. Taeyong'la birlikte keşfettikleri bu uçurumun kenarında ha düştü ha düşecek bir konumda duran, kapağını açtığınız zaman yüzünüzü buruşturmanıza neden olacak derecede metal gıcırtısı çıkartan eski bir kutu, ayakları toprağın içerisine gömülmüş bir posta kutusu. Taeyong'la Seul'de tanıştıkları için posta kutusuna Seul'ün koordinatlarını vermişti bu iki genç çocuk ve yirmi kilometre ötedeki bir bakkaldan aldıkları kalemle üzerine #127 yazmışlardı.

Elleri titriyor, kendi isminin yazdığı mektubu açamayacak kadar korkak; tanımadığı bir herifin isminin yazdığı mektubu ise açmak içinden gelmiyordu. Sahi, kimdi o herif? Ardında en yakın arkadaşı sıfatındaki Mark'a bıraktığı mektuplardan birisinin yanına o adam için de yazdığı bir mektubu iliştirecek kadar yakınlar mıydı?

Elleri titrese de kapağı açık bir şekilde iki bacağının arasına kıstırdığı şaraptan bir yudum almış, "Başlıyoruz bakalım," diyerek Jaehyun adında adama yazılmış mektubu açmıştı önce. Her ne kadar kendisini ikna etse de merak denen o duygu beyninde bir köşeleri sömürüyor, ilk önce bu mektubu açması gerektiğini söylüyordu. En sonunda ise beyninin içerisindeki o sesi dinlemiş ve önce kendi mektubumu açmak yerine Jaehyun denen adama yazılmış mektubu açmıştı.


Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 13, 2021 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Boys Don't Cry💧Markhyuck & JaeyongHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin