BÖLÜM 2°

298 42 45
                                    

İyi Okumalar💜

  Burası ormandan başka hiçbir şeye benzemiyordu. Gökyüzüne kadar yükselen dik ağaçlar, dizlerimi geçen yabani otlar. Aralardan görünen güzelce açmış çiçekler bulunduğum alanın eskiden kalma bir bahçe olduğunu anlatıyordu. Şaşkınca etrafa göz atarken aniden arkamı dönüp baktığımda çıktığım ev de garip otlarla sarıp sarmalanarak kamufle olmuş öylece duruyordu.

  Bu da ne, evin için gayet sağlam ve düzgündü dışı neden böyle? Bu, bu.....

  "Tamamen terkedilmiş bir ev gibi gözüküyor."

   Yoksa ruhum terkedilmiş eve gelip yaşayan bu dilenciye mi geçti? Öyle mi acaba? Birden karnımdan gelen guruldama sesinde biraz da can yakıcı bir his vardı bu yüzden karnıma sarıldım.

   Doğru ya bu kadar zayıf bir beden sabah uyandığımdan beri bir şey yiyemediğimden çok acıkmış olmalı. Şöyle bir etrafa baksam da yakınlarda bir köy de yok gibi duruyor, güneş de habersizce tepeye çıktığından* pişmanlık duymadan adımlarımı ilerletip tekrar eve girdim. İster istemez bugün güneş batmadan önce dışarı çıktığım yolu bulmak zor bir iş gibiydi. O yüzden yiyecek bir şeyler bulup yedikten sonra evin içini biraz daha dikaktle incelemek daha iyi bir fikir gibi geldi.

*Ç.N: Çoktan öğle vakti oldu demek istiyor.*

  Eve döndükten sonra ilk olarak salonu gezdim. Mutfak varsa eğer genelde 1. katta olur, salonun iki tarafında da olan koridorlardan bir tanesini seçip oraya doğru yöneldim. Mutfak yok mu diye dolanırken koridorun sonundaki odanın kapısını açtım ve açar açmaz karşımdaki manzaradan çok etkilenip yüksek sesli bir çığlık attım.

  "OOOOOOO!"

  Koridor sonundaki odanın kapısı kütüphaneye açılıyordu.

  Kütüphane girişteki salon gibi 1. kat ve 2. kata açılan kurtarmaydı, ortada duran büyük ağaç 2. katın tavanına kadar uzanıyordu. Tavan özel camdan yapılmıştı ama o cam sayesinde hala batmamış olan güneşin ışıkları kütüphanenin içini aydınlatıyordu. Kütüphanenin ağacın etrafını saran duvarları vardı, pencereler haricinde duvarların önünde kitaplıklar vardı. 2. katta da kapının olduğu yerden de kütüphaneye giriliyor gibi duruyordu, daha sonra bir bakayım bari.

*Ç.N: Bu evden kurtulmayı planlamak yerine bunları mı düşünüyon evladım shdhds ee hani açtın sen jdkjs*

  Her neyse gerçekten inanılmaz. Hayır, bunun inanılmaz olmasından ziyade dünyaca ünlü kültürel miras seviyesinde. Burası UNESCO'nun hala bulamadığı bir yer gibi! Fantezi oyunu CG gibi güzel manzarayla dolu olması da harikaydı.

  Burasının neresi olduğunu asla bilemeyeceğimi düşünürken kitaplığa koşup orada asılı duran kitapların sınıflandırılmış olarak yazıldığı kağıdı okumaya başladım.

  Hımm bir bakalım, hayır, ruh çağırma büyüsü mü?

  Ben yanlış mı okudum yahu? Şaşkınlıktan gözlerimi ovuşturup tekrar kağıdı okudum.

  [Ruh], [Büyü].

  Doğru okumuştum. Ayrıca aklım başıma gelince benim okuduğum yazılar da korece değildi. Hayatım boyunca hiç görmediğim bir alfabeydi, durmadan düzgün bir şekilde okudum. Birden aklıma gelen düşünceyle nefesim kesildi. Nasıl bir dünyaya düştüğümü, biraz olsun anlamış gibiydim. Tir tir titreyen ellerimi uzatarak kitaplıkta duran kitaplardan birkaç tane aldım.

  < 마나 기초 이론>*, <Büyü Tarihi>, <마나 (Mana)'yı Uygulama Yöntemleri>

*Ç.N:  마나(Mana): Güney Pasifik Melanezya'nın ilkel dünya görüşünde, insanüstü güçlere veya fenomenlere atıfta bulunan bir terimdir.
기초(Giço): Temel
이론(İron): Bir şeylerin nedenini ya da bilgisini açıklamak için mantıksal bir şekilde genelleştirilmiş bir önermeler sistemini ifade eder.

CECIL (세실)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin