lucifer's son. • tk.

prologue.

merhabalar, kafa karışıklığı olmaması adına böyle bir bölüm güzel olur diye düşündüm. kendime özel çıkardığım taslağı aşağıya bırakıyor, güzel okumalar diliyorum efendim. umarım beğenirsiniz.

taehyung;

kırmızı saçları ile çocukluğundan beri ayrılmamış, gözleri duygularına göre renkten renge bürünen bir iblis oğlu. lucifer ve lilith'in aşkından doğan bu meyve, büyüdükçe babasının anlattıklarına karşın insanlardan nefret etmiş, Tanrı'yı hiçe sayarak babasının yolundan gitmeye karar vermiştir.

günahkar olan bedenler onun için vazgeçilemez bir zevk hâline gelmiştir ve aklınıza dahi gelmeyecek tüm işkenceleri günahları üzerinden değerlendirerek uygulamıştır aciz bedenlere. özel günlerinde, iblis oğlu olan kırbaçlarını yanından hiç eksik etmez hatta ve hatta şekilli bıçaklarını da yanında taşır.

annesi olan lilith ise; o kadar iblis çocuğuna rağmen, en sevdiği çocuğu taehyung olmuştur. ona diğerlerine nazaran daha çok ilgi gösterir. annesi onu sevdiği gibi, oğlu da ona fazlasıyla ilgi duyuyor, ilk aşkı olarak adlandırıyordu güzel lilith'i. annesinin geçmişi onu daha da cesaretlendiriyordu Tanrı'ya karşı. Tanrı'ya karşı çıkması, onu daha güçlü kılıyordu diğerlerine.

lucifer ve lilith; diğer çocukları onlara benzemesine rağmen binlerce güzel gecenin ardından çıkan çocuklarını taehyung gibi görmüyorlardı. lilith'e benzeyen, lucifer'a benzeyen bir sürü iblis çocukları vardı.

taehyung ise, eşsizdi. kırmızı saçları onun saf kötü olduğunu gösteriyordu.

lucifer, taehyung 25 başına bastığında bir görev verdi, onu tatmin edecek bir nitelikteydi bu. küçüklüğünden itibaren günahkar bedenlerle oynamış, işkence çektirmişti ve daha fazlasını yapacaktı bundan sonra.

taehyung'un görevi ise; dünyada olan fazlalık olan insanları -günahkarları- öldürmek. dünyaya inip isterse insan kılığında, isterse iblis kılığında her gün 100-150 arası insan öldürmesi gerek.

ki taehyung için bu bir zevk, seve seve öldürür fakat içlerinden birisine dahi aşık olursa ve ilk öpücüğünü armağan ederse bir insana, işte o zaman tüm güçlerini kaybederek insan yaşamı sürmeye mahkum olur.

jungkook;

küçüklüğünden itibaren aile sevgisi ile büyümüş olan bu genç, ailesine fazlasıyla saygılıydı. iyiliğini düşünen bu aile, jungkook'u en güzel lise ve üniversiteye göndermişlerdi. fazla saygılı olmasına rağmen jungkook, kendi isteği dışında bir şey gerçektiğinde dünyadaki en kötü insana dönüşebilirdi. gözünü kan bürüyor, en yakın arkadaşlarını bile görmüyordu çoğu zaman.

ortaokulda hiçbir kötü alışkanlığı olmayan küçük çocuk, liseye geçince değişmişti. ailesine yine saygılı olmasına rağmen okuldan kaçmalar, araba kaçırma ve hırsızlık yapma gibi bir sürü olayı olmuştu bu gencin.
üniversiteye geçmeden bir sene önce okuldan bir çocuğa ilgi duymaya başlamıştı.

bu çocuğa ilgi duymasıyla beraber gelişen kendini sorgulama evresi bu yıllarında yüz göstermiş ve içine kapanık birisi olmasını sağlamıştı. fazla araştırma yapabileceği bir site, arkadaş, herhangi bir şey yoktu fakat konu başlıkları kadarıyla jungkook artık gay olduğunu anlamıştı.

bu; dünyadaki en büyük günahların başında geliyordu, hem cinsine ilgi duymak.

18 yaşına bastığında dünyadaki diğer tüm insanlar gibi onun da iki tane özel gücü geliyordu ve jungkook'un özel güçleri; gözyaşları ile herhangi bir şeyi istediği bir şeye dönüştürme, akıl okuma idi.

eh şimdi ise, 23 yaşındaydı ve fazlasıyla günahı olan bu genç oğlan her gün yeni bir tanesini işlemeye devam ediyordu. durmuyordu, durmak bilmiyordu. yüzünde iz bırakmış üç tane çizik izi vardı, günahlarından birisi yüzüne yansımıştı ve iz kalmasına rağmen yüzünde fazla belirgin olmuyorlardı bunlar, günahı işlediği gün oldukça keyifli olduğundan, gözyaşları da bir işe yaramamıştı izler için.

ve bir gün;

bir gün kafenin birinde arkadaşları ile gülüşürken karşısında ona dikkatlice bakan kırmızı saçlı, teni esmer olanı gördü, nutku tutulmuştu. bakıyordu ve gözlerini ondan çekmek istemiyordu. kısa bir süre sonra anlamadığı bir şekilde kırmızı saçlı oradan kaybolmuştu ve bunu sorgulaması gereken bir yerde değildi. arkadaşları ile eğleniyordu.

taehyung'u böyle hayal edin fakat hiçbir dövmesi yok.
jungkook'u ise ağzında kanlar olmayacak şekilde hayal edin, gözlerini de mavi.

not: cehennem benim hayal ettiğim gibi.

yıldıza basmayı unutmayın.