⌜iki: mavi güller vermek istedim sana⌟

91 9 7
                                    

Önce kırmızı bihalıda raz boy göstermişken şimdi de Kyungsoo ile oturuyordum. Az sonra başlayacak moda şovunu beklerken masum sohbetler ediyorduk.

»gözlerim seni arıyordu«

"Şuradakini gördün mü? Öldürseler giymem, çok leş bir elbise." Kyungsoo burun kıvırarak söylediğinde kızı süzdüm. "Harbiden. Nasıl ikna olmuş acaba onu giymeye?" dedim.

"Kim Kai karşımıza oturuyor, şuna bak. Çok iyi giyinmiş adam. Bence tam oturmuş üstüne. Normalde birinde çok çirkin duracak bir kıyafet gibi."

»ve buldum seni«

Kai denilen herifi süzdüm. Aşırı popülerdi, sürekli adını duyuyordum ama hiç ilgimi çekmemişti. Tamam yakışıklıydı ama fazla abartıydı? Ondan daha iyi kişileri görmüştüm açıkçası.

»orada olduğunu biliyorum«

"Onda da çirkin durmuş zaten." göz devirdim. "Senin Gucci elçiliğini aldı diye ağlıyor musun sen cidden hala?" Kyungsoo güldüğünde karnına dirseğimi geçirdim. "Bir kere o almadı, ben verdim." dediğimde Kyungsoo'nun yanakları şişmiş, gülmemek için garip garip sesler çıkarmaya başlamıştı. Oflayıp önüme döndüm.

»gözlerini göster bana«

"Sinirimi bozuyorsun." Bunu dememle Kyungsoo kahkahasını bırakmıştı.

''Belli, birileri hala hazmedememiş.'' gülmesi bitince söyledi. Gucci'nin çok kez tasarımcılığını yaptım, Kore dışında Gucci adına çok etki bıraktım, modelliğini sürekli yaptım. Sonra da mankenin teki gelip Gucci tarafından 'elçi' olarak onurlandırılmıştı. Çok sinir bozucu bir olay değil de neydi ki? Biraz çamur attığım doğrudur -sadece Kyungsoo ile konuşurken çünkü diğer insanlara bu yüzden kötüleyecek kadar berbat bir kişilikte değilim-. Adam biraz hoştu, ama birazcık hoştu yani, çok da değil.

»saklama«

''Baekhyun, seni bozmak istemem ama az önce adamı süzerken dudaklarını yalayıp ısırdın.''

»farklı bir şeysin«

Gözlerim büyüdü. Kyungsoo'ya baktım. Elim usulca dudaklarıma giderken Kai ile göz göze geldim. Görmüş müydü? Muhtemelen beni sapığın teki sanmıştı. Bana sırıtış sunarken tek kaşımı kaldırdım. Sonrasında hafif bir gülümseme sundum. Dilini dudaklarında gezdirip bakışlarını yanındakine çevirirken nefesim teklemişti. Boğazımı temizledim. Işıklar kapanıp sadece mankenlerin yürüyeceği podyumu aydınlattığında şovun başlayacağını anlayıp pozisyonumu düzelttim. Göz ucuyla Kai'ye baktığımda o da kendini düzeltmiş, konuşmasına son vermişti.

Elinde siyah çantası, üstünde pembe, kirli beyaz elbisesiyle yürüyen kadına bakarken Kyungsoo'ya eğildim. ''Mankenlik o kadar da zor değil.'' dedim fısıldayarak. ''Mankenleri çok abartıyorlar.''

''Sen sadece kıskanıyorsun.'' diye yanıtladığında göz devirdim. ''Neyini kıskanacağım pardon?'' güldüm.

''Boyun yüzünden mankenliği kaybettin de ondan Baekhyun.'' dedi gözünü siyah ceketli manken üzerinde gezdirirken. Adamın içinde hiçbir şey yoktu. Ağzımı açsam da geri kapattım. Haklıydı. Mankenlik için heveslensem de model olabilmiştim çünkü boyum bir yetmiş dörttü. Altı santimle mankenliği kaçırmıştım. Altı. ''Her neyse.'' dedim ve arkadan gelen mankene odakladım bakışlarımı. Biraz kinli olduğum doğruydu kabul etmem gerekirse. Ama birazcıktı yani o kadar da değildi. Boyum bir erkeğin boyuna göre ortalamaydı. Kısa değildim ama mankenlik ajansları ve birkaç uzun insan yüzünden boyuma biraz takmıştım. Aslında boyumu sevmiyor değildim. Yanımda uzun erkek seviyordum çünkü. Onlara sarılmak çok zevkliydi.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 22, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

how about we leave this party?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin