Saçma bir şekilde hikayeni okuyordum. Tamamını, inanabiliyor musun? Birden oldu işte ben de anlam veremedim. Neyse, söylediğin gibi yokum lan ben kitabında, şıllık şeyma bile ana karakterlerden yuh sana. 1 gün önce buluştuk. Çok eğlendik. Her zaman ki gibi Üsküdar sokakları, irmik helvalı dondurma, güzel bir yemek, kitapçı gezmek ve en sevdiğimiz konuşmak. Saatlerce her şeyden konuşmak, dizilerden, müziklerden, oppacılıktan, hayatımızdan, kaçırdıklarımızdan, gelecekten, geçmişten yani salaklıklarımızdan. Ne bileyim işte özlemişim de seni çok. Çok. Çok fazlasıyla. Acaba birbirimizi ne kadar iyi tanıyoruz. Hadi bir deneyelim. En sevdiğimiz özelliğimiz; araya ne kadar zaman-insan girerse girsin hep aynı, hep iyi, hep güzel kalabilmemiz. En sevmediğimiz özelliğimiz; uzaklığımız. En sevdiğimiz grup; One Direction. En sevdiğimiz -yani benim sevdiğim izlememiş olsam da- dizi; ilk konuştuğumuz dizi Lost. En sevdiğimiz cümle ;"ne olursa olsun, ne kadar zaman geçerse geçsin". En sevmediğimiz insan; Esra -benim Şeyma da var tabi şıllık-. En sevmediğimiz kelime; "küslük". Aslında niye sevmiyoruz ki çok saçma oldu bu çünkü bizim küsmemiz imkansız ötesi bir durum. Hayallerimizden biri; gelecekte tekrardan aynı okulda okumak. Sen mühendis olmak istiyorsun ben emin değilim mühendis dışı bir şey. Olmayacak gibi. Ne dersin beraber tekrardan üniversite okuyalım mı? 2 yıllık olur belki, üniversite sınavına tekrar gireriz hobimize uygun bir meslek seçeriz. Gerçekten son zamanlarda çok popüler bir durum bu yapabiliriz bunu. Düşün bak çok güzel bir tekliflerle geliyorum. Neyden bahsediyorduk? Hah, sevdiklerimiz-sevmediklerimiz, hepsi boş en sevdiğim sensin. Yazmak için yazıyorum bazı şeyleri. Bilirsin becerdiğimi düşünsemde zamanında, çok beceremem konuşmayı, yazmayı. Seninle olduğum zamanlar en çok konuştuğum, en çok ifade ettiğim günlerdi belki de. Çok değiştim, nedense sustu dünyam, sessizleşti. Nedenini ben de bilmiyorum. Hatta bu durumdan memnun olup olmadığımı bile bilmiyorum. Garip, hep gariptim belki de. Bilmiyorum. Sanırım hayatımın kendimi sorguladığım, anlamlandırmaya çalıştığım parçasındayım. Hepsini atlatacağımıza inanıyorum. Her ne yaşıyorsak, bir şekilde büyüyeceğiz, bir şekilde gelişeceğiz herhalde. Herkes bizim gibiydi. Öyleydi değil mi? Oh, kendimi de sorguladım. Gerçekten harika bir yazı oldu. Senden bahsedecekken kendimden bahsetmeye başladım. Hayatımın biraz da bencil dönemindeyim galiba. Bak yine kendimden bahsettim. Yuh bana. Utanmadım kendimle de kavga ettim. Seninle ilk kavga edişimiz gibi. Hangi cesaretle ve özgüvenle sana çıkıştığımı anlasam gerçekten birazını şimdiki hayatımda kullanmak istiyorum. Hayatımızın kesişmesi için olması gereken bir olaymış gerçekten sadece. Bana seni kattı. Geriye dönüp baktığımda, o kadar çok olasılık vardı ki belki de sadece birinde seninle arkadaş olmamız vardı. Yine bir imkansızlığı başarmışız. Birbirinden alakasız iki kişilik en yakın arkadaşlar olmuş. Bu dünyadaki uzak mesafe ilişkisini sürdürebilen tek insanlar bile olabiliriz. Kimse bizim delikanlılığımızı sorgulamasın bu saatten sonra. Yine çok özleyeceğim seni galiba yani sen gidince. Gideceksin biliyorum, sen uzaktayken o kadar da hissetmiyorum özlediğimi. İtiraf ediyorum dürüstlüğümle gurur duy. Ama geldiğinde gerçekten ne kadar özlemişim diyorum. Hayat üzülmeyeyim diye saklamış sanki senin yokluğunu benden. Galiba bazen iyi oluyor bazı şeyleri unutmak. Öyle hiç aklıma gelmiyor da değilsin ha. Yanlış anlama şimdi. Sen anlarsın çünkü biliyorum. Geliyorsun, işte ama uzak ya ondan herhalde hissedemiyorsun. Gerçekten mesafeler bazı enerjilerin iletimini engelliyor sanırım. Olsun, biz ne deriz "bedenen bir olmasak da ruhlarımız her zaman yan yana, el ele, sırt sırta". Seni çok seviyorum İlayda.
-azraNot: Bunu ne zaman okuyacağını o kadar merak ediyorum ki belki de hiç okumazsın... Ama oku nolur. Bak şimdi mesela yıllar olmuş üniversitesin bir gün kafana esiyor, gülmek istiyorsun belki de giriyorsun işte buraya öyle okuyorsun olmaz mı? Bence olmaz çünkü ben kesin söylerim yazı yazdığımı sana. Ah , şu sabırsızlığım...
Bir şey daha eklemek istiyorum. Bugün annemle konuşuyorduk. Onun İzmir'de yaşayan bir üniversite arkadaşı var Seda Teyze, anneme bir siz bu kadar mesafeye karşı bu kadar iyi arkadaş kalabiliyorsunuz bir de biz dedim. Annem de bunun arkadaşlık değil dostluk olduğunu söyledi. Evet, evet öyle gerçekten biz dostuz. Kelimenin tam anlamıyla...

ŞİMDİ OKUDUĞUN
İMAM HATİP LİSESİNDEKİ ''GAVUR'' KIZ
Novela JuvenilAnnem İlana ve babam Jace -en azından babam sandığım - öz babamın yanına bile olsa beni ait olduğum yerden nasıl koparabilmişlerdi? Bir okyanus balığı bir kova tuzlu suda yaşayabilir miydi? Bildiği tüm gerçekler başına yıkılarak yalanlarla dolu tat...