Bölüm 16 - Arkana Bakma

707 66 4
                                    

Yürüyenler kapıyı ve pencereleri yumrukluyordu. Pencereden giren birkaç ışık hüzmesi ne yok olmuştu. Zombiler ışık ile pencere arasına siper oluşturmuştu. Tomas "Gidiyoruz. Toplanın!" diye bağırdı.

Herkes odalarına çıktı ve hızlıca toplandılar.

  Tomas evin içindeki garaja çıkan kapıyı açtı. Karavanı hazırlamaya başladı. Herkes teker teker gelip karavana yerleşmeye başladı. Toby hariç herkes bindi. Karavanın arkası gruba katılan 2 kişiyle birlikte adım atılmayacak bir yere dönmüştü.

Toby karavanın kapısını yukarı doğru  kaldırdı. İçeri ışık girmiş, karanlık bir mağarayı andıran garaj bir anda aydınlanmıştı.

Zombiler içeri doğru akın etmeye başladı.  Toby'nin  yerine yerleşmesiyle Tomas gazladı.

  Zombiler etrafa et yığınları halinde saçılmaya basladı. Karavanın önündeki metal çubuklar zombileri delip geçmeye devam ediyordu.

  Ön camın üzerini film gibi kaplamıştı simsiyah kanlar. Silecekler hunharca ileri geri hareketlerle temizlemeye çalışıyordu camı. Toby camdan elini uzatmış silahıyla zombi avlıyordu 11 cesetten sonra mermisi bitti. Torpido gözünden mermi kutusunu aldı ve şarjörü sonuna kadar doldurdu.

Tomas bastıkça basıyordu gaz pedalına. Sonuna kadar köklüyordu ibreyi. Jim ikinci defa döndü arkasına. İkinci defa baktı geride bıraktıkları evlerine.

Belki milyonlarca zombiyi ezip geçmişti Tomas.  Kanlı kafatasları vardı gökyüzünde bulutlar ve güneş yerine.

  Değişik bir hava vardı bugün. Ne bulut ne güneş. Ama gökyüzü kasvetli bir griye boyanmıştı. Öleceksiniz der gibiydi rüzgar.

Kar yerini kırmızı ile boyanmış bir tabakaya bıraktı. Sonunda yürüyenler azalmaya başlamıştı. Hani boncuklardan oluşan bir kolyeyi koparırsınız, boncuklar yere düşer ve biraz sektikten sonra durur ya. Kafatasları da öyleydi suan.

  Andrea'nın bebeği -bu arada adı Gregory- çığlık çığlığa ağlıyordu. Sesi karavanı delip geçiyordu. Daha bir buçuk yaşındaydı ve bu olanlar onun için çok fazlaydı. Karavana çarpan cesetler ve silah sesleri onu korkutmaya yetiyordu. Her çıkan seste titriyor ve ürperiyordu.

Bebeği emzirmeye başladı Andrea. Sıcak sütün tadına bakan bebek birden meleğe döndü. Cehennemin içinde bir meleğe. Jane sürekli şarkı söylüyordu içinden. Sürekli. Farketmeden sesi mırıldanmaya döndü. Güzel şarkı dedi Helen, Henry'ye bakarak. AC/DC-Highway to Hell dedi Jane.

Helen tam bir rock hayranıydı. Metal müzik onun hayatıydı. Henry ise tam tersi caz dinlerdi. Bu müzikte huzur bulduğunu söylerdi hep.

Helen eski hayatında bir grupta solistti. Baş gitar çalıyordu. Cebinden kıvrılmış bir fotoğraf çıkardı ve Jane'e verdi. Sahnede gotik giyim tarzı, piercingleri ve havaya kaldırdığı gitarıyla Helen vardı.

"Solist olduğuna göre bir şarkı söyler misin?" diye sordu Jane. Aslında inanmıştı ona solist olduğunu söyleyince. Ama ses tonu ve tellafuzu onu inanmıyormuş gibi gösterdi. "Tabii" dedi Helen. "Ne istersin?"

"Skillet."

"Comatose dinler misin? Skillet'in sen sevdiğim şarkısıdır."

"Bayılırım."

  Helen şarkıyı söylemeye başladı. Kendini eski günlerinde gibi hissediyordu. Henry gözlerini devirdi. Jane eşlik etmeye başladı.

Karavandaki herkes hayranlıkla dinliyordu.

Helen birden şarkıyı değiştirdi. Şimdi dudaklarının arasından daha huzur verici bir şarkı çıkıyordu . Evanescence-My Immortal.

Henry sonunda kulağına uygun bir ritim duyduğuna sevindi. Artık son yarım saat içinde yaşananlar etkisini yitirmeye başlamıştı. Herkes yerli yerindeydi. 3 bayan ve bebek yatağın üzerinde, Cast ve Henry sandalyelerde. Sürücü ve ön koltuklar yine aynı kisilerindi. Bu sırada Tomas eski mahallesinde kırdı direksiyonu. Eski evlerinin önünden geçerken Jane'in yanakları ıslanmaya başladı. Gözlerini ve yanaklarını sildi. Çantasından çıkardığı The Devils Labrinth kitabını okumaya başladı. Yol ilerliyordu sürekli. Jane de öyle. Kitabın sayfalarını sürekli ceviriyodu. Dışarıdan bir moda dergisi karıştırıyormuş gibi görünüyordu.

Tomas artık yorulmuştu. Boş olduğuna emin olduğu bir tepeye çekti karavanı. Andrea bebeği Jane'e verdi . Çantasından çıkardığı biraz bükülmüş Marlboro Gold paketini aldı. Biraz daha karıştırdı. Dama desenli üzerinde Ferrari logosu olan Zippo çakmağını buldu. Karavandan Helen ile birlikte indi. Önce Helen'e uzattı. Helen paketin içinden bir tane aldı. Sonra Andrea aldı. Çakmağı kullandı ve sigarayı yaktı. Çakmağı söndürmeden Helen'e verdi.

  Andrea sigarasından bir duman çekti içine. Dumanı dışarı verdi. Bir kere daha çekti. Daha derin bir nefes aldı bu sefer sigarasından. Dumanı dışarı verdi ve konuşmaya başladı:

"En son ne zaman duş aldığımı, saçlarımı yaptığımı, biriyle yattığımı hatırlamıyorum."

"Hatırladığım tek şey yürüyenler. Pis kokan, kanlı orospu çocukları. Başka birşey hatırlamıyorum."

"Neden olduğunu biliyor musun? Yani bu salgının?"

Helen kafasıyla onayladı. 

"Gençlik meraklısı sürtükler ve onların pezevenkleri yüzünden."

Andrea hiçbir şey anlamadı.

"Bak. Ne olduğunu biliyorum. İnsanlar bir süre sonra gelişmeyi durdurur. Gerilemeye başlar. Yani hücreler ölür. Oysa bir bebeğin hücreleri yeni başlar gelişmeye. Dr. Hawkins bunu yaşlıları gençleştirmek için kullandı. Bebeklerden alınan hücreleri yüklü miktarlar karşılığında nakletmeye başladı. Yani hersey böyle başladı."

Andrea kafasıyla onayladı. Dinlediğini belli etmek istiyordu.

"Tahminimce hastalıklı bir hücre nakledildi. Nakledilen hücrelere prion deniliyor ve tam anlamıyla gençleşme için beyine nakledilmesi gerekiyor."

"Her ne boksa artık olan oldu."

Andrea sigarasını söndürmek için  çöp kutusu aradı. Sonra birden düşündü. Ne fark ederdi? Yere atsa ne olacaktı? Dünya zaten boka sarmıştı, bir sigara izmariti ne kadar zarar verirdi?

"Herşey düzelirse buraya gelip bu izmariti çöpe atacağım." diye mırıldandı Andrea.

"Efendim?" diye sordu Helen. Anlamamıştı ne dediğini.

"Yok birsey. Regl sancım tuttu yine." dedi ilgi çekici bir sesle. Tekrar karavandaki yerlerine gectiler. Tomas teybe bir cd taktı. Hep birlikte söylemeye başladılar şarkıyı:

"Whoa, come with me now

  I'm gonna take you down

  Whoa, come with me now

  I'm gonna show you how"

Umarım beğenmişsinizdir arkadaşlar oy vermeyi unutmayalım ;)

AlarmHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin