Gözlerimi evimde , kendi sıcacık yatağımda açtığımda gerçekten uzun zamandır hissetmediğim bir şeyi hissediyordum. HUZUR. Evet , gerçek , saf , katkısız huzur.
Biliyordum. Biliyordum işte. Eski halime dönmenin , sevdiğim işleri yapmanın , eski arkadaşlarımla takılmanın ele geçirilmesi zor mutluluğumun anahtarı olduğunu biliyordum. Artık geri dönmüştüm.
Daha önce hiç yapmadığım şekilde yatağımdan hızla kalkarak aşağı koştum. Jack yine tezgah başındaydı."Günaydın !"
Bu içten ve neşeli halim onu çok şaşırtmış olmalı ki elini kesti. Gerçekten bu kadar mı sıkıcı görünüyordum ben ?
"Sakin ol Master Chef (!)"
" Senin derdin ne ?"
Aniden böyle çıkışması zoruma gitmişti açıkçası. Bana bağırması çok anlamsızdı.
Bana eski halime dönmemi öğütleyen oydu. Neden şimdi böyle davranıyordu ?"Asıl senin derdin ne aptal ?"
"Sana derdimi söyliyim Laurel ; 17 yaşında olmasına rağmen 11 yaşındaymış gibi davranan bir kız kardeşim var , sürekli sorumluluklarından kaçan elemanlarım var , benden nefret eden bir çete var ,etrafımda artık arkadaşlarım mı bilemediğim insanlar var ve benim o minik kız kardeşim bana yardımcı olmak yerine her zamanki gibi sadece kendini düşünüp , diğer kalan her şeyi dünyasının dışında tutuyor. "
Bir an karar veremedim Bunların tümünü tek bir nefesle söylemiş olması mı , yoksa bu ladar dolmuş olması mı daha şaşırtıcıydı ?
Evet , belki başından neler geçtiğiyle hiç ilgilenmiyordum ama bu benim bencil olduğum anlamına gelmezdi değil mi ? O bana hiçbir zaman derdini anlatan biri olmamıştı ki. Şimdi benden onun sorunlarına çözüm bulmamı isteyemezdi.
Ayrıca beni hala çocuk olarak görmesinin sebebini de anlamıyordum. Sonuçta yaptığım her şeyi biliyordu. Belki de onun dahi yapmaya asla cesaret edemeyeceği şeyleri başarmıştım. Bana 11 yaşındaki çocuk demesi çok aptalcaydı."Tamam , önce sakin ol. Derin bir nefes al. Elindeki bıçağı bırak ve bana neler olduğunu anlat. Sen sadece gerçekten çok önemsediğin bir şey olduğunda bu kadar gergin olursun."
Onu yatıştırmaya çalışıyordum çünkü gerçekten onunla aramı bozmak istemezdim. Bir nevi huyuna gidiyordum işte.
"Ben sakinim Laurel. Sa-sadece her şey çok fazla. Artık bunu nasıl başarıcamı bilmiyorum tamam mı ? Her şey mahvoldu. Evet. Sana eski haline dön diyen bendim. Evet seni ben cesaretlendirdim ama pişmanım Lau. İşlerin hiç bu kadar karışabileceğini düşünmemiştim. Kendine bak. Gerçekten her şeyi bir gecede toparlamışsın. Gayet iyi görünüyorsun. Ama ben senin gibi değilim , benim senin gibi sürekli benimle ilgilenen arkadaşlarım yok , benim senin gibi hayranlarım yok."
Titremeye başlayan sesi beni gerçekten ürkütmeye başlamıştı. İlk defa bu kadar çaresizdi.
Kafam karışmıştı."Ne demek hayranlar ? "
"Ne demek istediğimi biliyorsun Laurel. Bütün okul senin hayranın. 1.sınıf eziklerinden , kendini en iyisi sanan son sınıflara kadar ve onlar sen en kötü halindeyken bile seni seviyorlardı. Bunu nasıl başarıyorsun anlamıyorum. Gerçekten. İstediğin zaman istediğin her şeyi yapmaya hazır insanlar var ve sen bunun farkında bile değilsin. O insanlar seni korur Lau. Senin her zaman destekçin olur. Her zaman güvenebileceğin kişiler vardır. Peki ben ? Ben kendimi nasıl korumalıyım ? "
Kendini yalnız hissediyordu. Belki de tüm gece bunu düşünüp durmuştu. Yoksa sabah sabah neden bu kadar huysuz olabilirdi ki ? Belki de kötü bir haber almıştı, belki de benim için iyiye giden hayat ona hiç de iyi davranmıyordu.
Bir nevi haklıydı ama. Okulda pek sevilmiyordu artık. Zaten kıskançlıktan ondan nefret eden erkekler ve tabi ki kullanıp attığı kızlar... Aslında onunla kardeş olduğumuzu bildikleri halde neden bana da kötü davranmadıklarını hiç anlayamamıştım. Belki de tüm o hayranlık meselesi doğruydu. Hayran değil belki ama bir şey vardı.
Benden korktuklarını biliyordum ancak kimse bununla ilgili hiçbir şey yapmıyordu.Herneyse kafamı şimdi bununla değil Jack ile yormalıydım. Yalnız hissetmesi beni de üzmüştü. Her zaman başarılı biri olan Jack sanırım artık yorulmuştu.
" Yalnız hissetmeni anlayamıyorum J. İstersen sende tüm dünyayı etrafında döndürebilirsin biliyorsun."
Gülmeye başlamıştı. Cidden kahkahalarla gülüyordu. Ya sarhoştu ya da iyice kafayı üşütmüştü artık.
" Komik olan ne !"
Artık sinirlerimi bozuyordu.
" Sorunun gerçekten benim kendimi yalnız hissetmem olduğunu mu sanıyorsun ? Gerçekten çok salaksın. Sorun sensin Lau. Senin bitmez tükenmez umursamazlığın, bencilliğin. Tamam biliyorum çok şey atlattın ama yeter. Kendini toparlamanı bekledim. Tüm yaz ! Aylardır kimsenin yüzüne bakmadın. Seni başımız yaptım ve sen 2 günde rezillik çıkardın. Senin baş olman zaten insanlara batarken dünkü sorumsuzluğun herkesi deli etti. Sana süre verdim. Artık yeter. Senin sorumlulukların var ve ben senin yüzünden hayatımı karartamam. Ya işini yaparsın ya da artık bu yolda tek başınasın.!"
Kapıyı çekip çıkmıştı.
![](https://img.wattpad.com/cover/17396317-288-k698156.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NOTHING WAS THE SAME
Mystery / Thriller"Gerçekten ne diyeceğimi bilemiyorum. Kendi düşüncelerim beni boğuyor. Sana yaşattıklarımı hatırladıkça kendimden utanıyorum, kalbime bir hançer saplanıyor. Bunlardan çok daha iyisini haketmiştin. Benden çok daha iyisini haketmiştin ve en acısı da...