1 Ünlü Piyanist

12 2 0
                                    

Ünlü Piyanist
.
.
.

Yoongi bulunduğu ses geçirmez kabinde çaldığı piyanosu ile gözlerini kapatmış adeta kendini piyanonun tuşlarına çıkan güzel ritme kaptırmıştı. Çıkan notlarla birlikte dans ediyordu.

Çaldığı parça onu etkisi altına almıştı.
Dışarda olan bitenden bi haberdi savaşın ortasında olması umrunda dahi değildi o piyanonya aşıktı o ince ve kalın çıkan tok seslere aşıktı.

Dışarı da  patlayan bombalar artık camları patlatmaya başlamıştı bulunduğu yerde biraz daha çaldı piyanosunu. Onu özleyecekti.
Yanında buluna duvarın yıkılmasıyla ayağa kalkıp hızla kapıya koştu.

Kendini dışarı atığında insanlar hızla binayı boşaltıyorlardı. Ama yüzlerinde pek endişe yok gibiydi bu sanki alışıldık bir durummuş gibi sakince dışarı atıyorlardı kendilerini.

Merdivenleri inerken genç bir kadın kolundan tutup yavaşça geri çekti Yoongi'yi.
Platin sarısı ve kısa dalgalı saçları hoş görünüyordu patlak buz mavisi gözleri ve üstüne giydiği kıyafeti ile hoş bir görüntüsü vardı.

Heyecanlı ve mutlu gözüküyordu.
"Bay Min", dedi ince sesi ile sonra biraz daha Yoongi'ye yaklaştı.

"Ah aman Tanrım bay Min sizinle tanışmayı okadar istiyordum ki."
Yoongi  genç kadına kibarca gülümsedi.
"Bay Min ben Jespır'ın kardeşi, Jesika."

Yoongi duyduğu tanıdık isim ile tekrara gülümsedi. "Ya öylemi tanıştığımıza memnun oldum bayan Herney."
Jespır arkadan çıka gelip kız kardeşini  bileğinden tutup onu geri çekti Yoongi'ye hızlıca bir baş selamı verdi.

Jesika abisinin aceleci tavırlarını anlayıp hayran olduğu Piyaniste son bir kez bakıp elini salladı.
Birdaha görüşmek istiyordu bu ünlü piyanistle.

Yoongi çıkış kapısına ulaştığı anda kapıda bekleyen hazır taksilerden birini çevirip bindi adresi verdiğinde taksi hızla verilen adrese ilerledi.

Evin önüne geldiğinde  boyası dökülmek üzere olan eve bir kez baktı bu ev ile aralarında özel bir bağ vardı. Çaldığı bütün pataçalara eşlik etmişti bu eski ve rutubetli ev birdaha burayı görmeyecekti. Birazda bunun üzüntüsü vardı üzerinde.
Cebinden evin anahtarlarını çıkarıp kapıyı açtığında hızla yatak odasına çıktı. Dolabını açtığında içinden küçük bir çanta çıkardı bir kaç parça kıyafetini alıp çantanın içine yerleştirdi.

Küçük ve çekik gözleri yatağının yanında duran kahverengi küçük piyanonya ilişti. Yavaça yaklaşıp eliyle boyası soyulan, tahta kıymıkları çıkmış olan piyano , çok şey anlatıyordu. Sararmış beyaz  tuşları ve siyahın yerine hafif giriye bırakan diğer tuşlar Yoongi ile geçirdiği uzun zamanın özetiydi adeta.

Sandelyesini üstünde bulunan deri kaplamalı minderin hafif hafif yırtılmaya başlamıştı.!
Yoongi sandelyeye oturup parmaklarını piyanonun üstünde yazan yazıda gezdirdi altın kaplama! harflerle yazılmış olan yazıya dudaklarıyla hayat verdi ve piyanonya fısıldadı.
"Fırst love."

İlk aşkı bu piyanoyu! . İlk aldığı maşı! ile almıştı bu piyanoyu. Sırdaşı, yol arkadaşı, ailesi olmuştu bu piyono Yoongi'nin . Güzeliğinden hiç ödün vermemişti Yoongi'ye göre. O, onun için hala mükemmeldi.
İlk ve son kız arakadaşıydı.

Dışarda bağrışma  sesleri eşliğinde parmaklarını tuşlara yerleştirip son bir kez olsun sevgilisiyle sevişmek istiyordu, son bir kez onun bütün detaylarını hissetmek istoyordu.!

Chopin 'in C minor  Nocturne' nün çalıyordu.
Bu durumda dinlenecek en güzel paraçalrdan biriydi.
Bu parça resmen içlerinde bulunduğu trejedik ve üzücü durumda çalması en mantıklı pataçaydı.!
Piyanist bu pataçayı notaya  döktüğünde üzüntünün ve çaresizliğin çığlıkları yükseliyordu .
Yani Min Yoongi 'nin yorumu öyleydi.

Alt katan gelen sertçe çalınan kapı sesi ile sevgilisini son bir kez öptü ve ayağa kalktı yerde duran çantasını alıp omzuna taktı.
Odasını kapısı serçe açılmıştı içeri giren askerler Yoongi' nin kolundan tutup sertçe dışarı çıkardılar.

dışarı çıktığın da onun gibi bir gurup insanı pis ve kirli kamyona bindiriliyordu hiç karşı çıkmadı çıksa da bir işe yaramazdı artık  .Sesiz sedasız bir şekilde bindiği kasanın en köşesine çekildi çantasını sıkıca tutup bağrına bastı .Yolu uzun gibi duruyordu ,gidiceği yerde eski yaşamını özlüyeceğinden emindi .

elinden gelen pek bir şey yoktu biraz düşündü oraya gittiğinde elinden gelen tek şey çabucak bulundunduğu ortama alışmak olucaktı .Alıştıktan sonra ise Kore'ye kaçabilirdi emindiki ordada durumlar pek iyi değilid ama yinede tanıdığı ve kendi milletinden olan insanların içinde olmak ona daha iyi gelicekti.

zaten aptalık yapıp buraya kadar geldi karıyer peşinde koşmuştu ailesini araladaşları ve hata sevdiği adamı bırakıp buralara kadar gelmişti .evet tabi 3,4 yıllık güzel bir kariyer geçmişi vardı ama ailesinin yanındada olabilirdi .Biliyordu ki bu savaş ona çok büyük zorluk getiricekti .Hastalık, kıtlık, zorluk, acı ve tabiki can kayıpları .

belkide gittiği bir yerde çalışa bilirdi .İş bulursa onun için daha iyi olurdu .
Başını dizlerine yaslayıp bir an önce bu lanet yerden kurtulmak istiyordu.
Gözlerininkapatıp biraz dinlendi.
Ardından kamyonetin dışında Korece  konuşup küfürler savuran bir gencin sesi yükselmişti muhtelemen kamyonete binmek istemediğini söyleyip duruyordu ama nafile askerler tuttuğu  gibi genci içeri atmışlardı aralara doğru Yoongi'nin üstüne düşmüştü kafalarının çarpışması ile ikisinde aynı anda tısladılar .
Genç olan özür dileyip başını kaldırdığında Yoongi'ye uzunca baktı ardından ise üzerinden kalkıp Yoongi'nin yanına oturdu Korece konuşmaya başlamıştı.

"Özür dilerim. İstemeden düştüm.
Yoongi ise kıkırdayıp başını olumsuzca iki yana salladı." Önemli değil. "
Genç olan başını sallayıp onu onayladı. Tahminen yaşları aynı gibi duruyordu.
" Kaç yaşındasın? "Yoongi merakla yanındaki çocuğa surdu çocuk önce anlamadığını belirten bir ses çıkardı sonra ise daha yeni anladığını belirten bir ses çıkardı sonra ise söze başladı.
" 21 yaşındayım. "
Yoongi başını aşşağı yukarı sallayıp onu anladığını belirti bir yandan ise  düşünmeden edemedi daha çok gençti bu küçük yaşında bir savaş esiri olmak kötü ola bilirdi.

Genç olan yavaşça Yoongi'ye dönüp bir sohbet başlattı.
"Siz kaç yaşındasınız peki. Aslında yüzünüz bana çok tanıdık geliyor."
Yoongi sırıttı ardından yanındaki gence döndü.
"Adım Min Yoongi 27 yaşındayım."
Genç olan gözlerini kocaman yapıp hemen yanındaki adamın koluna yapıştı.
"Aman tanrım siz şu ünlü Piyanist olmalısınız ben Jeon Jungkook  sizinle tanıştığıma memnun oldum."
Heyecanlı yüzü Yoongi'ye gülümsetmişti.
"Bende memnun oldum Jungkook. İstersen bana Hyung diye bilirsin."
İçinden bir ses bu çocukla iyi anlaşıcaklarını söylüyordu.
Jungkook başını hızla sallayıp Yoongi'e sarıldı.
Yılışık ama tatlı diye geçirdi için den Yoongi.
"Tamam hyung."
Yoongi kendine yapışmış olan Jungkook'u biraz geri itti.
"Hey ilk zamandan bana böyle yapışırsan seninle anlaşamıycaz."

Jungkook hemen geri çekilip başını hızlıca salladı. "Tamam hyung bak uzaklaştım."
Yoongi gülümseyip gencin başını okşadı.
Jungkook hala yanındaki sevdiği ama yüzünü az gördüğü sanatçıya hayranlıkla bakıyor çok  yakışıklı olduğunu düşünüyordu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Oct 16, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

the pıanıst /Sope Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin