Bölüm 6

4.2K 372 19
                                    

Sakin olmaya çalışarak kapıyı açtım.İçerde o garip giyinişli adamları görünce kendimden emin bir şekilde bir adım ileri attım.Adamlar şaşkınca bana baktılar.Hayliyle şaşırmışlardı tabii.Kırmızı saç kırmızı göz.O şaşkın ağızlardan bir kelime çıktı nihayet ''Prenses...'' Yüzlerine dikkatlice baktım ''Pardon beyler sorun mu var?'' Yanlarına yaklaştım tir tir titriyorlardı.Gözlerinin içine bakınca sağdaki ''Özür dileriz prenses'' diyeverdi.Biraz daha yaklaştım ve kulaklarına eğildim ''Bir daha bu kadını yalvartırsanız sonu işte ozaman kötü olur''.Anneme gülümseyerek baktım,daha sonra tek kelime bile söylemeden odama çıktım.Yatağıma oturdum sinirim geçtikten sonra düşünmeye başladım.O adamlar kimdi ve bana neden prenses diyorlardı?Ayağa kalktım ve kitaplığımdan bir 'Yunan Mitolojisi' kitabı aldım.Saçma sorulardan kurtulmam için biraz kitap okumam gerekiyordu.Bir süre sonra zaten elimde o kitapla uyuyakaldım.

Rüyamda yine o çift vardı.Ama bu sefer daha yakındı sesleri.Yani tamam her rüyamda yanımdaydılar yakınımdaydılar ama hiç bu kadar yakın hissetmemiştim onları.Ve bir değişiklik daha vardı rüyamda.Replikleri değişmişti.Bu sefer bana ''Az kaldı prensesim yakında yanımda,sarayımda olacaksın'' diyordu adam.Kadın ise ''Yakında kollarımdasın kızım'' diyordu.Sırf seslerini değil,onlarıda kendime yakın hissettim.O kadar çok rüyama giriyorduki bu çift.Belki gerçektir diye inanıyor, onlarla tanışmak için can atıyordum.Bana her rüyamda 1 adım atıyorlardı,kısaca sürekli bana yaklaşıyorlardı.Aramızda sadece 2-3 adım vardı.Elimi uzatsam dokunacaktım,ama olmuyordu işte.Hareket edemiyordum.Zaten bir süre sonra alarmım çaldı ve uyandım.

Uyandığımda kalkıp aynaya gittim.Yüzüm her zamankinden solgun ve mutsuz görünüyordu.Saçlarım ve gözlerim ise her zamankinden daha kırmızı.Öyle gözlerle bakıyordum ki aynaya,bir köşeye dikkatlice baksam orası hemen alev alıvercek gibiydi.Bu görüntü sinirimi bozdu bende aynanın karşısından çekildim.Yavaş adımlarla merdivenden indim.Annem muhtemelen daha kalkmamıştı.Zaten kalktığında da bana bir sürü soru soracaktı,anladım ki en iyisi dışarı çıkmaktı.Annem uyanmasın diye sessizce ama hızlı bir şekilde yukarı çıktım.Kot pantolonumu ve siyah tişörtümü giydim.Kapının önünden de patenimi,çantamı ve hırkamı aldıktan sonra da hızlıca dışarı çıktım.Hava hafif sisliydi.Benden başka herkes mont giymişti.Yoldan geçen herkes bana deli gözüyle bakmıştı.Ne var sanki ben yanıyorsam?Paten parkına doğru kaymaya başladım.Kayarken Damla'nın evinden geçiyordum ki,tehlike sezdim.Damla'nın evinin önünde durdum.İçimden bir ses hem tehlikeli diyordu,hem de git diyordu.İçimdeki kötü tarafa yenik düştüm ve kaldırıma oturdum.Patenimi çıkarıp çantama koydum ve ayakkabımı giydim.Bahçede yürürken burda geçirdiğimiz anıları hatırladım.İstemesemde yüzümde bir tebessüm oluştu.Kapının önüne geldiğimde kapının aralık olduğunu fark ettim.Etrafıma bakınıp içeri girdim.Her şey normal duruyordu.Sanki Damla'nın ailesi misafirliğe gitmişti.Aslında içeri girerken biraz tırsmıştım.Ama evde hiç bir şey olmadığını görünce biraz gülme geldi ve kıkırdamaya başladım.Tam kıkırdamalarım yerini kahkahalara bırakacaktı ki, yukardan bir bağrışma sesi geldi.İçgüdüsel olarak yukarı çıktım.Karşımda gördüğüm manzara beni çok şaşırtmıştı.Çok genç fakat saçları bembeyaz olan ince uzun bir adam.Ve yine aynı adama benzeyen bir kadın vardı.Ama beni asıl şaşırtan bu değildi.Karşımda ağzı sis ile kapanmış ve uçan bir anne vardı. Beyaz saçlı adam konuştu;

"İşte!Sonunda Prenseste teşrif edebildi"

Not:Selammmmmm şuan çok mutluyum çünkü 1,3K oldukkkk evet :D.Yavaş yavaş hikayeyeye giriyoruz.Bence bu bölüm süperdi.Sizde beğendiyseniz vote lütfen .s

Ateş PrensesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin