onlar ebelemece oynarken saatler geçiyordu. hyunjin sonunda kendine yerin altında saklanacak bir yer bulmuştu.
kendi kendine konuşuyordu.
"içimde biraz zehir var."
dışarıdan sesler duymaya başlıyordu hyunjin. işte bu ses, bu ses onundu. bu pürüzsüz ses.
dondurmacı ona bir şeyler söylüyordu.
"derini dişlerim ile kopartabilirim."
hyunjin çok korkuyordu. çok geriliyordu. ağlamak üzere idi.
sesler devam ediyordu.
"nefes alışını duymayı seviyorum. umarım tanrı senden asla ayrılmaz."
hyunjin yanında bulduğu bir delikten gitmeye başlıyordu. deliğin sonu dışarıya çıkıyordu en azından.
hyunjin dışarıya ilk adımını atıyordu. aynı zamanda da dondurmacıya bakıyordu.
ona doğru koşuyordu.
hyunjin tekrardan kaçıyordu.
önünde yeniden o lanet yeri görüyordu. otoparkı.
fazla zamanı yoktu.
gidebileceği tek yer otoparktı.
bu yüzden oraya doğru koşmaya başladı.
***