Karanlığın en koyu tonuna bürünmüş bir gece. Çıplak ayaklarıyla ve soluksuzca genç bir kız koşuyordu bu gecede. Sadece adım seslerinin ve solukların yankılandığı karanlık, ıssız bir ormanın içinde....
Ayın ışığıyla aydınlanan ve vücudunda çizikler oluşturan dikenli ağaç dallarının arasında saklanacak yer arıyordu kendine.
Neredeyse her iki adımında bir dönüp arkasına bakmaktan birkaç kere düşüp incitse de bileğini şuan en son düşünebileceği şeydi belki de fiziksel acıları.
Ayın mükemmel beyazlığına ayak uydurmak isteyen aynı renk uzun saçları sürekli görüşünü engellese de pes etmeden koşmaya devam etti...."O tarafta. Yakalayın."
Duyduğu sert ve ürkütücü sesle birlikte adımlarını daha da hızlandırmak zorunda kalmıştı. Hızlı solukları artık ciğerlerine ve kalbine acı vermeye başladığında sonunda pes etmek zorunda kalacağının farkındaydı. Nereye kadar kaçabilirdi ki zaten.
Ancak Son kez bir ümit etrafına bakıp bir çıkış yolu aramak istedi. Son kalan umut kırıntılarıyla...
Ve işte. Biraz uzağında ve hemen sol tarafında duran eski yıkı dökük kulübe ilişti gözüne.Her an yıkılacak gibi durmasını umursamadan son gücüyle koştu oraya. Belli ki hayatta ki bütün şansını şuan kullanıyordu. Zira kapısı da sonuna kadar açıktı. Duyduğu silah sesiyle ve hemen yanından geçen kurşunla kendini kapıdan içeri adete fırlatmak zorunda kalmıştı.....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~Ay Kraliçesi~
FantasyDoğdum ve yaşadım. Şimdiyse ölüm ile yaşam arasında bir diyardayım. Her şeyin anahtarı olduğum bir diyarda........ Yalanların, sırların, ve kanın kokusu sarmışken etrafı! Kapanan kapının ardındakilere mi yoksa dışında kalanalara mı güvenmeliydi ins...