"Hey!" dedi Çınar korkuyla ellerini kaldırırken.
"Pisliksin Çınar yemin ediyorum ya!" dedim ve elimdeki sopayı atıp boynuna sarıldım. "Ölüyordum korkudan, odun!"
"Tamam ya, sakin ol." dedi sıkıca belime sarılarak. "O kadar korkutacak bir şey yapmadım ki salak."
"Hayatım boyunca sana hiç bu kadar sıkı sarıldım mı?"
"Oha ciddisin. Yuh olum, bu kadar mı korktun?"
"Bu sakinleşmiş halim aptal." dedim ve sonunda ondan ayrıldım. "Konuşmayacağım senle bir daha." dedim ve kollarımı göğsümde birleştirip salona geçtim.
"Ciddi değil di mi?" dedi Çınar endişeli bir sesle.
"Bu konularda ciddi olmadığını gördün mü hiç?" dedi Ayça ayak seslerinin arasında.
"Ya ama hayır. ÇİSİL YA! GICIKLIK YAPMA!" dedi salondan içeri girerken.
Omuz silktim. Çınar'a trip atmak... Bakalım benimle barışmak için ne yapacak? Eğlenceli olacak!
"Affet beni hadi, çok pişmanım." dedi önümde diz çökerek.
Omuz silktim.
"Çisil affet beni."
Omuz silktim.
"Of Çisil ama ya!"
Kaşlarımı çattım.
"Çisil?"
Kollarımı göğsümde birleştirip odama geçtim.
"Çisil affet beni hadi lütfen, amacım kötü değildi inan bana." dedi ve yanıma oturdu.
"İyi." dedim bıyık altından gülümseyerek. Dersini almıştır yani galiba di mi?
"Oh be! Bir an cidden korktum."
"Her neyse, niye gelmiştin?"
"Ah, evet. Berke'nin ders notlarını almışsın da, geri vermeyi unutmuşsun sanırım. Onu almaya geldim."
"Ahm..." dedim ve kalkıp çekmecemi karıştırmaya başladım. "Biyoloji mi, geometri mi?"
"Adını söylemeye dilim varmıyor."
"Biyoloji." dedim ve gülüp bir poşet aldım. Ders notlarını içine koyduktan sonra Çınar'a uzattım. "Elini sürmek istemezsin diye düşündüm."
"Sağ ol benim düşünceli arkadaşım." dedi sırıtarak.
Güldüm ve kapıya kadar geçirdim.
"Görüşürüz."
"Bye." dedim ve kapıyı kapattım.
"Ya olum çok tatlısın." dedi Deniz kapıyı kapattığım anda.
"O nerden çıktı şimdi ya?" dedim gülerek.
"Ne bileyim işte. İnsanlarla iletişimin falan hayran bırakıyor beni."
"Ooo... Filozofluk çok yakışmış."
"Teşekkürler. Malum, bana her şey yakışıyor." dedi ve saçlarını abartılı bir şekilde arkaya attı.
"Aman, egonu yesinler." dedim kahkaha atarak.
Bir anda telefonu çaldığında arkasına döndü ve açtı.
"Alo?"
Karşı taraftaki konuşunca tekrar konuştu.
"Evet bebeğim."
"Parka mı?"
"Tamam, gelebiliriz belki. Sorayım bekle." dedi ve telefonu kulağından uzaklaştırıp bize döndü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeşil Şortlu
Novela JuvenilDedektiflik işlerini çok seven şıpsevdi kızımız Çisil ve takip edilen gizemli meteorumuz. Bakalım neler olacak?