1.5

387 51 7
                                    

Bavulumu dünden hazırladığım için güzel bir kahvaltı yapabilirdim. Yine de bu rahatlığa kanıp geç de kalmayacaktım.

Dolaptan bir kaç kahvaltılık çıkardım. Onlardan bir kısmını alarak yukarıdaki beyaz mutfak dolabından aldığım beyaz tabağa koydum.

Kızartma makinesine koyduğum ekmeler ise yerinden çıkınca piştiklerini anlayarak makinenin karşısına geçtim.

Elimi yakmamak için yerken kullanacağım çatalın da yardımı ile koyduğum ekmekler sayesinde kahvaltı tabağım hazırdı.

Bir çok işi aynı anda yaparak kettleda kaynattığım suyu unuttuğumu farketmiştim.

Hemen bir bardak alıp suyu içine koydum. Çok sıcak olduğu için dikkat etmeye çalışsam da azcık elime gelmişti.

Abimin uyanmaması için sesimi çıkartmamaya çalıştım.

Uzun uğraşlar sonucu çayımda hazır olunca kahvaltı tabağımı keyifle yemeye başladım.

Telefonumdan haberlere bakarak kısa sürede bitirdiğim kahvaltı beni uçakta hosteslerin yapacağı servise kadar tutardı. Yani öyle umut ediyordum.

Yukarıya çıkarak uçakta geçireceğim bu uzun yolculuk süresince rahat hissedebileceğim kıyafetler seçtim.

Saçımı açık bırakarak telefonun jak yerine taktığım kulkalığın uçlarını kulağıma koydum.

Müziğin melodisi kulaklarımın pasını alırken bu yolculuğun bana iyi geleceğini hissetmiştim.

Belki bu yolculuk kafamda kendi başlarına dolanan düşüncelerden kurtulmamı ya da doğrularını düşünmemi sağlardı hiç bilemiyordum.

Bavulumu merdivenlerin sonuna kadar taşımayı başarınca derin bir nefes verdim.

Telefonumdan saate bakacağım sırada evinizin önindeyim bayan Park" yazan mesajı okudum.

Arabaya binmek için evden çıktım. Şöfor benim için arka kapıyı açarken ben ise ona aynı zaman da bavulumu vermiştim.

Kulaklıklarımı düzelterek müziği değiştirdim.

30 dakika sonra

Şöforun bavulumu indirmesini beklerken işlemleri yaparken bir yere takılmasın diye kulaklığımı kaldırıyordum.

Arkamdan bana seslenen bir anırma ile arkama döndüm.

Jungkook yanıma geliyordu. Onun burda ne işi vardı!?

"Ben de Amerika' ya geliyorum." Gözlerimi büyüterek nasıl yani bakışı attım. Onu şuan burda öldürebilirdim. Kafam da onun hakkındaki düşünceleri incelemek için ondan uzaklaşmaya çalışıyordum. Ama beni bırakmıyordu.

Evet kafamdaki düşünceler onunla alakalıydı ve beni rahat bırakmıyorlardı. Yanlış bir karar vermekten korkuyordum. Canımın yanmasını istemiyordum çünkü.

Benle uğraşması hoşuma gidiyordu ama ya onun amacı bu değilse. Hislerimin tek taraflı olmasından daha çok korkuyordum sanırım.

Şuan hala neden benimle geldiğini anlamadan içeride pasaport işlemlerini halletmiştik.

Uçağa giderek yerlerimize oturduk. Ne tesadüfse (!) benim yanımda oturuyordu.

Ellerim çok terlediği için lavaboya gidip ellerimi yıkadım geri döndüğümde yerime geçmek için kalkmasını istedim.

Ama o tabikide kalkmadı ve beni direk yerine çekti. Üzerine düşmedim ama ellerimiz birbirine değince bem de daha önce hissetmediğim duygular kalbimi acıtmaya başlamıştı.

Beni sadece sinir ederek böyle bir duruma düşüreceğini bilemezdim.

Şuan ise yanlış kararı verip vermemek umurumda değildi. Direk söylesem nolurdiki? Ne kaybederdim?

Hiç bir şey kaybetmezdim. En azından söylemediğim için pişman olmazdım.

Kahverengi gözlerine bakınca gerçekten ne yapacağımı şaşırmıştım. Hep böyleydi de ben mi fark etmemiştim acaba.

Ona baktığımı fark edince o da bana baktı. Ne söyleyeceğimi merak ediyordu ama söze aynı anda başladık.

"Seni seviyorum."

🥺

Sizlere üzücü bir şeyin haberini vermek zorundayım. Bir sonraki bölümümüz final.

Ama yine 4 kişilik bir hikaye yazmaya başlayacağız merak etmeyin.

Bölüm için emoji bırak etkinliğine de katılın yourmlara bırakın unutmayın.

By:Yenda

Sınır: 15 oy

Sınır: 15 oy

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
black swan |rosekook|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin