Boğazında hissettiği kuruluk, nefesi tıkanana kadar yanmasına sebep olmuştu. Gözlerini böylesine kötü bir sabaha araladığını düşünürken, aslında en kötüsünü daha fark etmemişti. Evin içerisinden gelen sesler yüzünden Hongjoong ve Seonghwa'nın erken saatlerde buraya geldiğini düşünmüştü. Aslında onlara fazlasıyla ihtiyacı vardı. Zihni, dün gece gördüğü kabus yüzünden çok bulanıktı ve bir süre daha bunu atlatabilecek gibi değildi. Her gece yatmadan önce aldığı ilaçlar bile, ona huzurlu bir uyku çektirmiyordu.
Seonghwa ve Hongjoong, Wooyoung için her zaman en endişe duyan kişiler olmuşlardı. Onlara bu rüyalardan bahsederken üstüne beyaz bir örtü çekiyordu. Her şeyi daha masum yansıtıyor, hayatının içinde yaşadığı stres yüzünden böyle olduğunu dile getiriyordu. Şimdilik böylesi en iyisi diye düşünüyordu Wooyoung.
"Şimdilik."
Dudaklarından, elinde olmadan bir kelime dökülmüştü. Gözlerini tam karşısında olan boy aynasına doğru yönelttiğinde, yine o tanıdık yüz ile karşı karşıya kaldı. Tam arkasında, sadece aynada görünen bir silüetti bu. Siyah saçları gözlerini kapatıyordu. Yüz hatları oldukça sertti ama kendisine göre daha ufak bir bedeni vardı, gördüğü silüetin.
Bu kadar rahat davranmasının tek sebebi iki haftadır, hep aynı saatlerde o kişiyi görüyor olmasıydı. Ne olduğunu bilmediği gibi, bir hafta boyunca da delirdiğini düşünmüştü. Kullandığı ilaçların yan etkilerini araştırmış, herhangi bir halüsinasyon gösterecek yan etkiye rastlanmamıştı. Rüyalarında gördüğü o çocuk, aynadan her zaman onu izliyordu ve bunu kabullenmek zorunda kalmıştı.
Onunla konuşmaya çalışmamıştı. Bunu daha önce yaptığında, aynanın üzerinde çatlaklar oluşmuştu ve cam parçaları tenine zarar vermişti. O gün olanı Seonghwa ve Hongjoong'a açıklamak ise tenine yediği cam parçalarından daha acı verici olmuştu. Onlara her yalan söylediğinde, aynada gördüğü çocuk bundan zevk alır gibi sırıtıyordu ve bu Wooyoung'un sinirinin tepesine çıkmasına yetiyordu.
Zihninde yankı yapan bu düşünceleri dağıtmak amacıyla, adımlarını kapıya doğru ilerletti. Her attığı adım, parkelerden çıkan gıcırtılara sebep oluyordu. Bugün bedeni daha hassas gibiydi. Kulakları daha keskin işitiyor, koku alma duyusu ise tavan yapmış durumdaydı. Attığı her adım, burnuna ilişen ve başının dönmesine sebep olan bir çürük kokusuna doğru sürüklemeye başlamıştı onu. Bu normal değildi. Seonghwa ve Hongjoong evde değil miydi? Gözlerini araladığı andan itibaren duyduğu müzik sesi neydi peki?
Odadan çıkmadan önce son bir kez aynaya doğru çevirdi gözlerini. Orada gördüğü silüet şu an olmasa bile, onun soğukluğunu ve odanın içerisinde yarattığı doluluk hissinin hala farkındaydı. Geri geri attığı adımlarda, kalbi biraz daha hızlanmıştı. Bu koku o kadar yoğundu ki, artık neye benzediğini anlamaya başlamıştı. Merdivenlerden korkarak iniyor, bununla beraber kalbi de patlayacak kadar kuvvetli çarpıyordu. Wooyoung, göz bebeklerinin bile yuvalarından fırlayacakmış gibi zonkladığını hissettiğinde son basamağı da inerek, kokunun en yoğun olduğu bölgeye yaklaştı. Burası merdiven ve banyonun birleştiği ufak bir boşluktu. Wooyoung buraya taşınmadan önce çoktan alçı ile kaplanan bir duvardı ve arkasında gizlenmiş birkaç boru hattı olduğu hakkında bilgi verilmişti sadece.
Bir hayvan mı ölmüştü? İhtimaller dahilinde bu olabilirdi ama hala duyduğu müzik sesinin nereden geldiğini bilmiyordu. Aynada ki silüet bunu yaptıysa, işler artık komiklikten çıkmaya başlamıştı ve hiç eğlenmiyordu.
Bir elini alnına yaslamış, geçirdiği küçük çaplı krizi atlatmaya çalışırken, duvarların beyaz alçısına bulaşan siyah lekeler gözüne çarpmaya başlamıştı.
Hayal miydi?
Birkaç adım geriledi ve iyice yoğunlaşan koku yüzünden kusmamak için eliyle ağzını kapadı. Gözleri hâlâ duvara işlemeye başlayan siyah lekelerdeydi ki, saçlarına ve yüzüne doğru damlayan bir sıvı hissetti. Eliyle kaşlarının biraz yukarısına dokunana kadar bunun ne olduğunu anlamasa bile gördüğü siyahlık, boğazında birikmiş olan çığlığı patlatacak kadar yakınlaştırmıştı. Başını yukarıya doğru çevirdiği zaman her şey kararmıştı. Bedeni baştan aşağıya kadar uyuşmuştu ve birkaç saniye içinde bilinci kapanmıştı bile, Wooyoung.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Betsalel
ParanormalRadyoların frekansları değiştikçe, gerçekleri açıklığa kavuşturmasına bir adım daha az kalıyordu. Her gece onun bakışlarını üzerinde hissederken, nasıl olurdu da huzurla uyuyabilirdi ki? Sesler her gece daha da artıyor, rüyalarını ele geçiriyordu. B...