Konuşmamızdan yaklaşık bir buçuk saat sonra, başına oturup her ne kadar sadece modellik yaptığım küçük ama popüler moda şirketinde, ailem vefat ettikten sonra benim istemememden dolayı amcam bütün yükü omuzlansa da bilgisayardan gelir-gider tablolarına baktığım sırada, ahşap eskitmesi kapı üç kez tıklatıldı. Ardından aralandı ve karamelin bir tonundaki saçları ile Yoongi kafasını uzattı.
''Ooo. Bakıyorum da, daha on dakika varken Sayın Min Uykucu Yoongi buralara teşrif etmiş.'' yüzüme alaycı bir ifade takınıp dediklerimden sonra Yoongi, adımlayıp karşımdaki sandalyelerden birine oturdu.
''Hep ben mi geç geleceğim yahu? Değişiklik olsun dedim.'' esnedikten sonra ekledi.
''Senin en değerlin uykuyu bırakıp gelmen takdir edilesi.'' dedikten sonra kıkırdadım. O ise göz devirdi ve oturduğu sandalyenin karşısında bulunan sehpanın üzerindeki ikramlık drajelerden beyaz olanını aldı, havaya fırlattı ve kafasını hareket ettirerek başarılı bir şekilde ağzıyla yakaladı. Sonrasında sordu:
''Eee, sen ne yapıyordun?''
''Yarım saat önce çekimdeydim dediğim gibi. Aşırı bunaltıcı ama katlanıyoruz ne yapalım.'' masaya dirseklerimi dayadıktan sonra çenemi ellerimin arasına aldım ve yanaklarımı şişirip derin bir of çektim.
''Diğerleri de gelsin başla-'' konuşacağım sırada kapı bir anda açıldı ve içeriye zıplaya zıplaya neşeli bir Jimin girdi.
''Selam!'' kollarını iki yana açmış ikimize bakıyordu. İkimiz de selamladık onu. Sonra ellerini ceketinin ceplerine attı ve odada yavaşça yürümeye başladı. Sonrasında kimsenin konuşmamasından sıkılmış olmalı ki, sabırsızca kendini Yoongi'nin ilerisindeki sandalyeye bıraktı ve konuşmaya başladı:
''Nasıldı girişim, beğendiniz mi?''
•••
Hepimiz toplanmıştık ve herkes kendine şık kıyafetler seçmişti. Biz parçaları kombinlerken zaman çok hızlı geçmiş, saat yediyi gösteriyordu.
Hoseok üstündeki altın sarısı ceketi omuzlarından ve yakalarından tutup aynada kendisine bakarak sordu:
''Kanka ya aşırı absürt durmadı değil mi?''
Jimin boynuna sardığı kırmızılı uzun fuları çekiştirip düzeltti ve kafasını Hoseok'a çevirip ellerini beline koydu.
''Yok be. Zaten gözler önünde olmak isteyen sen değil misin? Altın gibi parlarsın işte.'' kıkırdayıp devam etti ''Yoongi de göze batacak sanırım.''
''Sarı piton seni! Tıss.'' deyip kahkaha attım. Yoongi de kaşlarını çatıp yapmacık bir sinirle soludu.
''Giymem bak!''
''Tamam tamam sustuk.''
___
BÖLÜM SONU
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝒇𝒓𝒐𝒎 𝒉𝒂𝒕𝒆 𝒕𝒐 𝒂𝒅𝒅𝒊𝒄𝒕𝒊𝒐𝒏
FanfictionNefretten bağımlılığa. Buydu işte aralarındaki tüm mesele. Jeongguk ondan nefret ediyordu tüm iliklerine kadar. Ona bakıp da kahvelerinde dalmamak için her şeyini verirdi. Bir yandan yanıyor, kül oluyor ama hiç ses etmiyordu. Onların kaderleri yavaş...